Çapari takımı, uzun ve gereği kadar kalın bir naylon misina üzerine belli aralıklarla dizilen köstekli iğnelerden oluşur. İğnelere yem görüntüsü vermek için martının göğüs tüylerinden dört beş kadar tüy bağlanır.
Yavaş hareket eden motorlu teknenin 35 - 40 metre arkasından çekilen çapari, palamut veya torik sürüsünün içinden geçerken balıklar da yem sandıkları oltadaki bu tüylere atlarlar.
Gizli iğneler
Tüylerin arasında gizli iğnelere takılan balıklar avlanır. Denizlerimizde çapariyle avcılık, palamut ve torikler deniz yüzeyinden orta derinliklere inene kadar devam eder.
Çapariyle avcılık eylül başında resmi olarak açılacak balıkçılık mevsimine kadar yaklaşık 45 gün sürer.
Bu süre içerisinde çaparilerde kullanılacak tüyler için özellikle iri gövdeli martıların tercih edildiği av başlar. Kıyılarda binlerce martı avlanır, tüyleri yolunup telef edilir.
Karaya ve denize düşen martılar
Bu katliam süresinde iç paralayıcı manzaralardan birisi de vurulup karaya düşen martılar kadar yaralanıp denize düşen ve kaderine terk edilen martı görüntüleridir.
Kaldı ki avcıların ya da eli silahlıların çoğunun av kuşlarını bile doğru dürüst tanımadığı gerçeğinden yola çıkarsak balıkçıların, martı türleri arasındaki ufak ayrıntıları teşhis edip korunan tür ile avı serbest türü ayırt etmesi ne denli imkânsızdır varın siz düşünün.
Palamut mevsiminin açılmasıyla birlikte on binlerce martı öldürülüyor. Bu arada palamutta olduğu gibi istavrit, çinekop ve kolyoz balığı da zaman zaman çapari ile avlanır; dolayısıyla bu türler için de martı tüyü kullanıldığını dikkate almak gerekir.
Yasalarda çelişki
Denizlerimizde balıkçılık düzeni Su Ürünleri Sirküleri doğrultusunda yapılır. Su Ürünleri Sirküleri balıkçılığı, Merkez Av Komisyonu da erken kara avcılığını düzenliyor.
Kara Avcılığı Sirküleri martıları koruma altında tutarken Deniz Avcılığı Sirküleri martıları görmezden geliyor ve sonuçta martılar kara avcılığı ile balık avcılığı düzenlemeleri arasında "bürokrasi" kurbanı olarak yok ediliyor.
Kara avcılığı ile balıkçılık arasında yıllardır göz ardı edilen bu çelişki, sayıları azalmakta olan kimi martı türlerinin varlığını tehdit etmektedir.
Bir başka eksik
Merkez Av Komisyonu kitapçığında martılara yapılan bir başka haksızlık kuzey gümüş martısı / Larus argentatus ile ortaya çıkıyor. Uluslararası sirkülerde korunan bu tür Türkiye Kara Avcılığı sirkülerinde "es" geçiliyor.
Bu önemli bir eksiktir. Bu martı türünün "yerli" sirkülerde belirtilmemiş olması yukarda açıklamaya çalıştığımız çarpıklığın "kaçamak" kapısını da açık tutmaktadır.
Kuzey gümüş martısı Batı Karadeniz, İstanbul Boğazı ve Marmara'da yaşıyor. Bu kuş türünün de Merkez Av Komisyonu kararlarında belirtilmesi ve isminin korunan türler arasında sayılması gerekir. Ülkemizde az görülen bir tür olduğu için özellikle korunmalıdır.
Katliama son verin....
Su Ürünleri Sirküleri martı tüyü ile yapılan çapari avcılığına kesin bir yasak getirmelidir. Kara avcılığı kararlarında da bu konu özellikle belirtilmelidir. Palamut ve torik avcılığında kullanılan çapariler özellikle ergin martıların tüyleriyle yapılır.
Zira ergin martının göğüs tüyleri beyazdır. İstavrit çaparisi için kullanılan büyük gövdeli martıların kanat ve kuyruk telek tüyleri grimsi beyazdır.
Üreme aşamasına gelen kuşların telef edilmesi nesillerin devamını tehlikeye düşürebilir. Ülkemizde balıkçılık yapabilmenin bedeli doğadaki başka türleri yok etmek olmamalıdır.
Balık oltacılığı ve av gereçleri sanayii hem dış ülkelerde hem de ülkemizde oldukça ileri düzeydedir. Çapari ve martı katliamı sorununa çözüm bulabilmek için yetkili mercilerin gerekli uyarı ve girişimleri yapmaları zamanı geldi.
Önümüzdeki yıllarda balıkçılık tekniklerimizin Avrupa standartlarına uyarlanması kaçınılmaz biçimde söz konusu olacaktır. Bu uyarlamayı "ikaz edilmeden" yapmanın kararlılığını göstermenin zamanıdır. (ŞR/AE/BA)
* Şahika Ertan - Asaf Ertan: Doğa Gözcüleri Derneği (Van) Kurucu Üyeleri, (0 432 225 14 01 / 0 216 413 88 18)