Marmara Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencileriyle meslekten ihraç edilen hocaları Yüksel Taşkın ve Baran Alp Uncu hakkında konuştuk.
686 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 48 üniversiteden 330 akademisyen kamu görevinden çıkarıldı.
Marmara Üniversitesi’nden ise 23 akademisyen çıkartıldı.
TIKLAYIN - 48 ÜNİVERSİTEDEN 330 AKADEMİSYEN KAMU GÖREVİNDEN ÇIKARILDI
Dün gece geç saatlerde çıkarılan KHK’nin ardından Marmara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Prof. Dr. Yüksel Taşkın ve Öğretim Görevlisi Baran Alp Uncu’nun ihraç edilmesini Marmara Siyasal öğrencileriyle konuştuk.
Feyzanur: Bize zarar verdiler
“Üniversiteye başladığımda ilk dersimiz Yüksel Hoca’nındı. Şu sözlerini hatırlıyorum: ‘Sizler Türkiye'nin iyi öğrencilerisiniz, şu an tren rayına oturmakta zorlanıyor olabilir, bunun sarsıntılarını yaşıyor olabilirsiniz ama endişelenmeyin tren rayına girecek’.
“Şu an bu cümle size çok etkileyici gelmeyebilir ama yeni bir hayat kavşağında, derslerde zorlandığınız ve yanlış yerde miyim deyip kendinizi sorgulamaya başladığınız o günlerde, sizi tutup yerden kaldırıcı etkiye sahipti.
“Değerli hocamın dersleri, kaçırdığım zaman içimin sızladığı derslerdendi. Çünkü mutlaka onun dersinin sonunda ‘Hadi ya, ben bu noktayı nasıl kaçırmışım’ diyeceğim bilgiler edinirdim.
“Üniversite dediğimiz özgür düşünme ve tartışma ortamını, özgürce konuşmayı ben onun derslerinde deneyimlemiştim. Çok bilgili, alanında uzman bir profesör olmasının yanında öğrencinin nabzını ölçebilen ve bildiklerini çok iyi aktarabilen bir eğitimciydi.
“O Marmara için, Türkiye için, biz acemi öğrencileri için çok büyük bir değerdi. Ona değil bizlere zarar verdiler ama farkında bile değiller.”
Pınar: Üniversiteyi, bölümü sevdirdiler
“Marmara Üniversitesi’nde birinci sınıfa başlarken, içimde ne okuduğum üniversiteye ne okuduğum bölüme, ne de yaşadığım şehre bir sevgi vardı.
“Yüksel Taşkın ve Baran Alp Uncu, beni ve benim gibi pek çok öğrenciye üniversiteyi, bölümü gerçekten sevdirmiş hocalarımız ve ayni zamanda her zaman yanımızda bulabileceğimiz birer destektirler bizlere.
“Biz yalnızca hocalarımızı geri istemiyoruz, onların sıcaklığını samimiyetini ve onların mutluluklarını da istiyoruz. Hocalarımızın sonuna kadar yanındayız.
Berkcan: Biz öğrencilere düşen görev…
“Her ne kadar Baran Alp Uncu ve Yüksel Taşkın hocamız bu KHK ile haksız yere uzaklaştırılmış olsa da bunun bir son olmadığını biliyoruz.
“Daha bir bu kadarı her an diken üstünde, denetim altında, kendilerine sıranın ne zaman geleceğini düşünüyor.
“Akademilerin ruhu olan özerklik yerini tamamen huzursuzluk ve güvensizliğe bırakmış durumda.
“Bu noktada biz öğrencilere düşen görev, tüm diğer toplumsal rollerimizi bir kenara bırakıp asıl rolümüze, öğrenciliğe dönüp hocalarımızı yalnız bırakmamaktır.
“Şayet bugün biz bu hukuksuz uygulamalara susarsak, yarın ne konuşmaya fırsatımız, ne de arkamızdan gelecek olan arkadaşlarımıza söyleyecek tek bir sözümüz kalacak.
“Bugün, ‘Atılmışsa zaten bir suçu vardır’, ‘Boş yere atmazlardı’ gibi düşünceleri bir kenara bırakmazsak, bin yaşasın dediğimiz bu yılan er geç bizi de hedef alacak.
Merve: Marmara Siyasal onlarla güzel
“Marmara Siyasal'da birinci sınıfta ilk Yüksel Taşkın’ı görürsünüz derste. Pazartesi ilk ders onundur, bir yıl boyunca haftaya onunla başlarsınız.
“Kendisinden bir gün olsun kötü bir söz duymadım, hep öğrencilerinin görüşlerine karşı saygılıdır, görünce selam vermeden hatırınızı sormadan geçmez. Ders aralarında sınıftadır, sizinle hep iletişim halindedir. “Siyasal’ı Siyasal yapan ne varsa hepsini Yüksel hocada görürsünüz. Ve elbette Baran hoca da var.
“Bu güzel insanlardan biz sadece iyi şeyler öğrendik, gerçekten. Marmara Siyasal onlarla güzel.
Eda: Hocalarımızın bize öğrettiği gibi mücadele edeceğiz
“Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümü dördüncü sınıf öğrencisiyim.
“Birinci sınıftan itibaren hem Baran Hoca’dan hem Yüksel Hoca’dan dersler aldım. İkisi de bugün beni ben yapan, akademiyi akademi yapan insanların başında gelirler.
“Geçen sene Yüksel Hoca’dan seçmeli bir ders aldım. Daha sıcak bir ortam olması için amfi yerine dersi konferans salonunda yapardı. Herkes birbirini görsün rahatça konuşsun kendisi de kürsüde olmasın bizim aramızda olsun diye.
“Bir gün dersten önce Hoca’nın doğum günüymüş diye bir konu geçti, pasta aldık. Hoca sınıfa girince de sürpriz olsun diye pastayı getirdik. Meğer yanlış alarmmış, tarihi yanlış öğrenmişiz.
“Hocamız bize hiçbir şey söylemeden pastasını kesti, çayını içti ve bize teşekkür etti. İşte öyle kibar öyle alçakgönüllü bir hocamızdır.
“Biz okulumuza belli bir nedenden akademi deriz, bu neden de Baran Alp Uncu gibi Yüksel Taşkın gibi hocaların bize siyaset bilimci olmaktan öte şeyler öğretmiş olmasıdır.
“Biz bu haksızlık karşısında hocalarımızın bize öğrettiği gibi mücadele edeceğiz.
“Bugün kime sorarsanız sorun, iki hoca da okulun mihenk taşı olarak kabul edilir. Marmara Siyasal’ı kendi yapan taşları söküp alamayacaksınız. Hocalarımız yalnız değildir.
Leyla: Bir KHK nasıl bütün üniversiteyi mağdur eder?
“Yüksel Taşkın buralarda ne işim var dediğim Marmara Üniversitesi'ni iyi ki buradayım dedirtecek hale getiren insandı. Onu benden alan hiçbir şeyin meşruiyetini tanımıyorum.
“Humanities diye bir ders var Siyasal’da ancak Yüksel Taşkın tarafından anlatılabilecek, o anlatınca anlamlı olabilecek.
“Hadi biz şanslıydık, birinci senemizde aldık o dersi. Peki, ya şimdikiler?
“Nasıl bir KHK bütün üniversiteyi mağdur eder, öğrencileri Yüksel Taşkın’sız bırakır?
“Politics and Literature dersinin methini duymuştum, emindim; en az Middle East, Humanities kadar faydalı olacaktı bana.
“Bugün öğrendim ki KHK’larla yönetilen bir ülkede hiçbir şeyden emin olmayacakmışsın.
Eda: Güzel günler elbet gelecek
“Yüksel Hoca, ‘Verecek hesabı olmayanların hainleri bol olur’ derdi. Şimdi kendisi hain damgası yemiş ve ihraç ediliyor.
“Bu devran daha ne kadar sürer bilmiyorum ama elbet sona erecek, güzel günler gelecek ve biz Baran hocam ve Yüksel hocamla kahvelerimizi yudumlarken bugünlere neler geçirdik diye bakacağız.
“Bana hatır gözetmeyi de nasıl araştırma yapacağımı da nasıl farklı düşüncede olan insanları saygıyla dinleyeceğimi de, insana insan olduğu için değer vermeyi öğreten o hocalarımdır. Onları bizden alan hiçbir meşruiyeti tanımıyorum ve saygı duymuyorum.” (DS/EKN)