TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, 17 Ağustos 1999’da Gölcük merkezli 7,4 büyüklüğünde meydana gelen Marmara Depremi’nin 25’inci yıldönümü dolayısıyla basın toplantısı düzenledi.
İstanbul Karaköy’deki oda binasındaki düzenlenen toplantıda konuşan İMO Başkanı Sinem Kolgu, Marmara Depremi’nin ülke tarihinin en büyük felaketlerinden biri olduğunu söyledi.
“Yalnızca can ve mal kayıpları itibariyle değil, meydana geldiği bölgenin, sanayinin ve nüfusun yoğunlaştığı bir coğrafya olması dolayısıyla depremin ekonomik ve siyasal sonuçları da ağır olmuştur” dedi.
Ancak aradan geçen sürede iktidar başta olmak üzere, yetkili kurumların afete hazırlık konusunda herhangi bir adım atmadığını, afete hazırlık konusunda yapılan bilimsel-teknik çalışmaların ise ‘tozlu raflarında’ unutulmaya terk edildiğini anlattı:
Bizler, 17 Ağustos 1999’dan bu yana yapılması gerekenleri defalarca seslendirirken, yetkili makamlarda bulunanlar, yerel ve merkezi yöneticiler ne yaptı? Bu sorunun cevabını görmek için son 25 yılda yaşanan diğer depremlerin yıkıcı sonuçlarına bakmak yeterli. 1 Mayıs 2003 Bingöl Depremi, 23 Ekim-9 Kasım 2011 Van Depremleri, 24 Ocak 2020 Elazığ Sivrice Depremi ve 30 Ekim 2020 İzmir Depreminde binlerce kişi hayatını kaybetti, binlerce yapı yerle bir olurken kentlerin altyapıları çöktü, haftalar, hatta aylarca deprem bölgelerinde yaşam normale dönemedi.
Bizler ülkemizin yapı stoku, yapı üretim ve denetim süreci başta olmak üzere depreme hazırlık konusundaki uyarılarımızı ne kadar yapsak da alınmayan tedbirler, görmezden gelinen deprem gerçeği sonucu can ve mal kayıpları yaşanmaya devam etti. Ancak ne yazık ki uyarıların da dikkate alınmaması, afet yönetiminin siyasi şova dönüştürülmesi, deprem gerçeği bahane edilerek kentsel dönüşüm uygulamalarının kentlerin değerli arsalarında rantsal dönüşüme alet edilmesinin en acı sonucu 6 Şubat 2023 Maraş Depremlerinde görüldü.
“6-7 milyon yapı stoku riskli statüde”
Depremlere hazırlık çalışmalarının başında yapı stokunun iyileştirilmesinin geldiğini anlatan Kolgu, AKP iktidarının yanlış verilerle halkı yanılttığını söyledi:
Ülkemizde yapı stokunun durumu tam anlamıyla belirsizlik içinde. Öyle ki Türkiye'de yapı stokunun sayısı, bunların ne kadarının riskli olduğu bile tam anlamıyla bilinmiyor. TBMM'nin İzmir Depremi sonrası kurduğu Araştırma Komisyonu’nun Temmuz 2021 tarihli raporuna göre; Türkiye'de 10 milyon civarında olan yapı stokunun 6-7 milyon civarında olan kısmı riskli yapı statüsünde.
Yine TBMM'nin Maraş Depremleri sonrası kurduğu Araştırma Komisyonunun hazırladığı Mayıs 2023 tarihli raporuna göre son 11 yıl içerisinde ülke genelinde 238 bin civarında riskli yapının ‘Kentsel Dönüşüm’ uygulanarak yenilenmesi sağlanmıştır. Telaffuz edilen riskli yapı tahminlerinin yanında, 238 bin oldukça yetersiz kalmıştır.
İstanbul ili geneli için de benzer belirsizlik söz konusudur. İstanbul'da 6 milyon civarında konutun yaklaşık 600 binin çok riskli olduğu ifade edilmektedir. Bakanlığın açıklamalarına göre 2012 yılından bu yana İstanbul'da yaklaşık 800 bin bağımsız bölümün dönüşümü tamamlanmıştır. İstanbul’da acil dönüşmesi gereken 600 bin bağımsız bölüm başta olmak üzere toplamda 1,5 milyon konutun 5 yıl içerisinde dönüştürüleceği Bakanlığın açıklamalarında vadedilmektedir. 12 yılda 800 bin konut dönüştürülmüşken 5 yılda 1,5 milyon konutun nasıl dönüştürüleceği merak konusudur.
Kolgu mevcut yapı stokunun durumunun iyileştirilmesi için Marmara Depreminden bu yana geçen 25 yılın boşuna harcandığını da söyledi. Çözüm içinse yapı üretim süreci ve yapı denetim sisteminin değişmesi gerektiğini savundu.
“Önlem almak için kaybedilecek tek bir günümüz bile yoktur” dedi.
(HA)