* Fotoğraf: Arşiv / AA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Başta Marmara Denizi olmak üzere denizlerdeki müsilaj sorununun sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Müsilaj Araştırma Komisyonu, raporunu tamamladı.
Raporda müsilajın kontrolü için; kentsel, endüstriyel, tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan kirliliğin tespit edilmesi gerektiği ve kirlilik kaynaklarının etkisinin ve yükünün azaltılması amacıyla da eğitim ve farkındalık çalışmalarına ihtiyaç duyulduğu belirtildi.
Marmara Denizi Eylem Planı’na atıfta bulunulan raporda, bu kapsamda hazırlanan Marmara Denizi Bütünleşik Stratejik Planı’nda yer alan faaliyetlerin, ilgili ve sorumlu kurumlar tarafından belirtilen süreler içerisinde hassasiyetle uygulanması gerektiğinin altı çizildi ve planın belirtilen standartlarda işletilmesi ile Marmara Denizi’nin iyi çevresel duruma ulaşabileceği kaydedildi.
TIKLAYIN - "Marmara Denizi iyileşecek ama yardımımıza ihtiyacı var"
Marmara’ya 7.5 milyon metreküp atık su
Rapora ilişkin konuşan Müsilaj Araştırma Komisyonu Başkanı ve AKP İstanbul milletvekili Mustafa Demir, müsilaja küresel ısıtma ve Marmara’nın durgun bir deniz olmasının da etki ettiğini belirterek, en büyük kirleticilerin insan odaklı kentsel atıklar olduğunu söyledi.
Marmara Denizi’nin etrafındaki beşi büyük yedi ilden biyolojik arıtma olmadan Marmara Denizi’ne su verilmemesi gerektiğini kaydeden Demir, “Marmara’ya 7.5 milyon metreküp atık su veriliyor. Bunun yüzde 76’sı İstanbul’dan. Her ne pahasına olursa olsun artık İstanbul’un ileri biyolojik arıtma tesislerinden geçmeden Marmara Denizi’ne su vermemesi lazım” dedi.
TIKLAYIN - Greenpeace: Sorun müsilaj değil kirlilik
Müsilaj sorunu nasıl çözülmeli?
Raporda, hızlı nüfus artışına bağlı olarak artan su ihtiyacının, sanayi ve tarımsal faaliyetlere paralel olarak ortaya çıkan aşırı kullanımının, atık su yönetiminin önemini ortaya koyduğu vurgulandı ve şu çözümler sıralandı:
- Atık su yönetiminde temel prensip “en az kirletme” ve “maksimum geri kazanım” olmalı.
- Marmara Denizi Havzası’nda bulunan atık su yükünün azaltılması amacıyla öncelikli olarak kirliliği kaynağında önleme prensibine dayanan temiz üretim uygulamaları ile atık su debisinin ve kirlilik yükünün azaltılması sağlanmalı; oluşan atık suyun uygun arıtma yöntemleri ile arıtıldıktan sonra yeniden kullanım alternatifleri değerlendirilmeli ve bu tedbirlerin alınması sonrasında oluşan atık suyun deşarjı mevzuatta belirtilen standartlara uygun olarak gerçekleştirilmeli.
- Arıtılmış evsel atık suların sanayide, park, bahçe ve yeşil alan sulamalarında kullanımı yaygınlaştırılmalı. Kullanılmış suların tekrar kullanılması hakkında yasal düzenlemeler yapılmalı.
- Gri suyun yeniden kullanımı yasal düzenlemelerle teşvik edilmeli.
- Bu kapsamda tüm evsel ve endüstriyel atık sular ileri biyolojik arıtmaya tabi tutulmalı, arıtma tesislerinde su geri kazanımı sağlanmalı, Marmara Denizi’nin azot-fosfor yükünü azaltmak öncelikli tedbir olmalı.
- Marmara Denizi’nin ekolojik seviyesini korumak için besin yükü azaltımı ihtiyacı dikkate alındığında kaynakların olabilecek en etkin seviyede kontrolü gerekmekte olup, bölgede bulunan mevcut atık su arıtma tesislerinin tamamının ileri biyolojik arıtma tesisine dönüştürülmeli.
- Marmara Denizi alt akıntısının arıtılmamış ve/veya yeterli arıtılmamış atık sular için seyrelme ve Karadeniz’e taşınması için bir konveyör olarak kullanılması prensibinden vazgeçilerek, fiziksel ve biyolojik evsel atık su arıtma tesislerinin ivedilikle ileri biyolojik arıtma tesisine dönüştürülmesi sağlanmalı.
Tarımsal kaynaklı kirlilik
Raporda, tarımsal kaynaklı kirliliği de değinilerek kirliliğin oluşumuna ilişkin şu bilgiler kaydedildi:
“Marmara Denizi’nde müsilaj oluşumunda en önemli faktör sudaki besin maddeleri (azot, fosfor) oranının artmasıdır. Bitkisel üretim amacıyla bitkinin ihtiyacından fazla verilen kimyasal gübreler ve hayvancılık işletmelerinde uygun depolanmayan hayvansal dışkılar ve silaj suları içerisinde bulunan besin maddeleri yüzey akışı ile yer üstü sularına, sızma yolu ile yer altı sularına karışarak kirlilik oluşturmaktadır.”
Çözümleri
- İyi Tarım Uygulamaları Kodu’nda da yer alan tedbirlere uyulmasının tarımsal kaynaklı kirliliği önemli ölçüde azaltacağı belirtilen raporda, şu maddeler sıralandı:
- Havza bazında pestisit, gübre ve diğer kimyasal bileşiklerin kullanımının kontrol altına alınması, bu tür kimyasalların kullanılması, üretilmesi, taşınması ve depolanması sırasında atıkların çevreye bırakılmasının önlenmesi yönünde sıkı tedbirler alınmalı, havza içerisinde organik gübre kullanımı teşvik edilmeli.
- Zirai faaliyetlerde arazi yönetimi, gübreleme yönetimi teknikleri ile birlikte damla sulama sistemlerine geçilerek tarımsal gübre kullanımı kaynaklı kirleticilerin akarsulara geçişi sınırlandırılmalı.
- Müsilaj sorunu ve tarımsal kirliliği önlemeye yönelik tedbirler konusunda kamuoyu farkındalığı ve çiftçilerin bilinçlendirilmesi amacıyla kamu spotları hazırlanarak yerel ve ulusal kanallarda yayınlanmalı.
Marmara’da müsilaj
Balıkçıların nez, köpük ya da salya olarak tanımladığı müsilaj tek hücreli bitkisel canlılardan bir tür fitoplankton olan Gonyalux fragilis’in yoğun çoğalması ve oluşturduğu renk sarmalı. Sakin denizlerde kendini daha çok gösteren müsilaj, doğal olmasına rağmen aşırı çoğalınca ekosisteme zarar verebiliyor.
2007’den beri Marmara Denizi’ni etkisi altına alan ancak 2021’in ilkbahar aylarıyla beraber Marmara Denizi’nin dibine ek olarak neredeyse tüm yüzeyini de kaplayan müsilaj, bir kirlilik sorunu olarak ortaya çıktı.
Marmara Denizi'ndeki müsilaj sorununa 2007’den bu yana dikkat çeken Marmara Çevresel İzleme Projesi (MAREM), bu tür anomalilerin denizde kirlenme düzeyinin göstergesi olduğuna işaret ediyor. Proje yöneticisi Levent Artüz çok yapışkan, bulaşkan bir yapıya sahip olan müsilajın denizdeki canlıların sonunu getirebileceğini vurguluyor.
Balık yumurtalarının büyük çoğunluğunun denizin yüzeyinde bulunduğuna ve yüzeydeki yumurtaların müsilajın içinde hapsolarak yaşama şanslarını kaybettiğini belirten Artüz larvalar için de aynı şeyin söz konusu olduğunu kaydediyor. Buna göre müsilaj zamanla, hareket edemeyen (sesil) midye, istiridye, tunikatlar gibi canlıların üzerine de çöküyor, deniz çayırlarını örtüyor ve ışıkla temaslarını kesiyor.
Öte yandan uzmanlar müsilajın nedenlerini ise kıyıların doldurulması ve atıklar nedeniyle denizdeki oksijen kaybı ve küresel iklim değişimine bağlı olarak Akdeniz havzasında sıcaklıkların yükselmesi şeklinde açıklıyor.
Çevre aktivistleri ise Ergene Havzası Koruma Eylem Planı çerçevesinde gerçekleştirilen proje kapsamında havzada yer alan sanayi bölgelerinin tehlikeli atıklarının "derin deşarj" adı altında ileri arıtma yapılmadan direkt olarak Marmara Denizi'ne boşaltıldığını ve bu işlemin bir an evvel durdurulması gerektiğini söylüyorlar.
(TP)