"Götürmeyin kızımı, o daha çok küçük!"
Tarih: 26 Aralık 1995.
Cezaevi aracının arkasından böyle bağıran annenin kızıyla beraber, onun kadar küçük 16 çocuğun Manisa Emniyet Müdürlüğü'ne götürülmesinin üzerinden 16 yıl geçti.
"Manisalı Çocuklar"ın bitmek bilmeyen hukuk süreci ancak son buldu. Danıştay'ın verdiği nihai kararla İçişleri Bakanlığı, işkenceden tazminata mahkum oldu.
İçişleri Bakanlığı'nın itirazı reddedildi ve o gün gözaltına alınan 16 çocuğa 10 bin ile 25'er bin TL arasında tazminat ödenmesi kararı onandı.
Çoğunluğunun yaşı 14 ve 18 arasında değişiyordu. Mahir mesela, 14 yaşında ortaokul öğrencisiydi o zaman. Diğerleri de lisedeydi.
Bir trenin vagonuna "Paralı eğitime hayır" yazmışlardı.
Bu kadar.
Yaptıkları, dönemin Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili ve davanın avukatı Sabri Ergül'ün Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararından okuduğu kadarıyla şöyle karşılık buldu:
"Çırılçıplak soyma, soğuk suya sokma, elektrik verme, makata cop sokma, hayaları sıkma, kaba dayak."
11 gün boyunca.
Aileleriyle hiç görüştürülmediler. Bu yalnızca gözaltı kısmıydı.
Bu arada suçlamalar artmıştı: "Duvarlara yazı yazmak, bildiri dağıtmak, Molotof kokteyli atmak, gizli bir örgüte üye olmak" gibi.
En azı üç buçuk ay, en fazlası iki yıl yedi ay cezaevinde kaldı.
Çocuklar, ilk olarak Manisa Sulh Ceza Mahkemesi'nde 14 Mart 1997'de, izinsiz yazı yazmaktan, sonra 28 Ekim 2000'de, ifadelerinin işkence altında alınmasından başka bir kanıt bulunamaması nedeniyle İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde beraat etti.
İşkenceden yargılanan polisler için zamanaşımı riski vardı. Sürenin dolmasına iki buçuk ay kala hapse girdiler.
Manisa Ağır Ceza Mahkemesi, çocuklara işkence yaptıkları iddiasıyla yargılanan polis memurları, Levent Özvez'i 12 mağdur için 120 ay, Turgut Demirel'i 6 mağdur için 60 ay, Engin Erdoğan'ı 11 mağdur için 110 ay, Fevzi Aydoğa'yı 11 mağdur için 110 ay, Musa Geçer'i 11 mağdur için 110 ay, Mehmet Emin Dal'ı 11 mağdur için 110 ay, Turgut Özcan'ı 7 mağdur için 70 ay, Atilla Gürbüz'ü 10 mağdur için 100 ay, Ramazan Kolat'ı 11 mağdur için 110 ay ve Baş komiser Halil Emir'i de 13 mağdur için 130 ay hapse mahkum etti.
Şimdi, 16 yıl sonra İçişleri Bakanlığı da sorumluluğunu kabul etmek durumunda kaldı.
Avukat Ergül, Manisa Emniyet Müdürlüğü'nün dördüncü katını "bastığında" daha sonradan ceza genel kurulu kararını oluşturacak o anları kendi gözleriyle gördü ve olayı ısrarla takip etti.
bianet'e, "Bu davanın hem avukatıyım, hem tanığıyım hem de sanığıyım. Çocukların avukatlığını yaptım; Manisa Emniyet Müdürlüğü'nün dördüncü katında işkenceye kendi gözlerimle tanık oldum; hakkımda ceza ve tazminat davası açıldı, sanık oldum" dedi.
"Belgeleri kaybettiler, kanıtları sakladılar, cevap vermediler ama sonunda dava bir nihayete ulaştı. Ancak tazminatın 10 bin lira gibi bir rakamla ölçülmesi üzücü. Herhangi bir Avrupa ülkesinde bunun karşılığı en az 10 katından başlar."
"Ceza, caydırıcı olduğu ölçüde anlamlıdır. Bu parayı idare ödeyecek ama polisin ödemesi gerekir. Ancak bu şekilde işkence ve polis arasında bir bariyer oluşabilir."
Manisa davasıyla ilgili google'da İngilizce ve Türkçe yaklaşık iki milyon haber var.
Ve bir de çok önemli bir kitap.
Hüseyin Korkut'un.
O zamanlar, Karadeniz Teknik Üniversitesi Elektronik Bölümü 2. sınıf öğrencisiydi. Okulunu bitiremedi. Onun yerine Buca E-Tipi Kapalı Cezaevi'nde üç buçuk ay kaldı. Üç buçuk ayın karşılığında tam 10 yıl depresyon tedavisi gördü. Yaşadıklarını geride bırakmak için yazdı; Ateş Manisa'ya Düştü kitabını okuyun. (IC)