Musa Dağ, Kel Dağ ve Simon Dağı’nın arasında, Asi Nehri’nin Akdeniz’le buluştuğu noktada kurulmuş bir kenttir Samandağ. Bu ismi, hem Katolik hem de Ortodoks kiliselerince aziz kabul edilen Antakya doğumlu Simon Stilit’ten (Arapça Sama’an) alsa da Arapça ismi Süveydiye’dir. Bu isim de Arapça “esved”, yani siyah kelimesinden türetilmiştir. Çünkü üç dağın gölgesi düşer bu kente.
6 Şubat ve 20 Şubat 2023 tarihlerinde bir de depremin gölgesi düştü Samandağ’a. Antakya ve Defne’den sonra yıkımın en çok yaşandığı üçüncü ilçe oldu. Yıkık ve ağır hasarlı bina sayısının 10 binin üzerinde olduğu Samandağ’da, enkaz kaldırma işlemleri hala sürüyor.
Yıkımın yoğun olduğu diğer ilçelerde olduğu gibi Samandağ’da da kırsala göç arttı. Bunun yanı sıra Antakya ve Defne’deki Armutlu, Gazi, Elektrik mahallelerinde yaşayan Samandağlılar da evleri yıkıldığı için büyük ölçüde köylere yöneldi. Bölgenin ana geçim kaynağı olan narenciye, asıl mesleği bu olmayan yurttaşlar için de bir geçim kaynağı, hatta yaşadıkları sıkıntılı günleri bir nebze unutma vesilesi oldu. Ancak aylarca verilen emek yıl sonunda karşılık bulmadı, mandalina ağaçta kaldı, çürüdü.
Asi Nehri vadisinde unutulmuş bir köy
Yeşilyazı, Samandağ ilçe merkezine yaklaşık 6 kilometre, Antakya’ya ise 26 kilometre mesafede, Asi Nehri’nin geçtiği vadide yer alan küçük bir köy. Depremden önce 147 kişi olan köy nüfusu, depremden sonra katbekat artmış. Ancak ne altyapı ne de üstyapı bu nüfusun ihtiyaçlarını karşılamaya yetiyor.
Köy yolu sürprizlerle dolu. Dağ yamacı boyunca uzanan yolda araçla giderken çukurları es geçmek imkânsız gibi. Yol boyunca sağlı sollu dökülmüş mandalinalar nedeniyle kesif bir koku, üzerlerinde uçuşan sinekler de cabası.
Yeşilyazı’dan Ali Malik Kar’la denk geliyoruz yol üzeri, o aracıyla önde, biz arkada köye varıyoruz. İki katlı evin girişinde çay ocağıvari bir yer, içeride köyün erkekleri iskambil oynayarak zaman öldürüyor. Oyun hararetli olunca selamlaşma faslı da hızlı oluyor. Ali Malik ise bir yandan geliş nedenimizi detaylandırırken diğer yandan bize kahve pişiriyor. Oyun başındakiler oralı değil, seyirci takımının gözü oyunda ama kulağı bizde. “6 Şubat’tan bu yana ne değişti?” diye sorunca kameranın “kayıt” tuşuna basmaya kalmadan konuşmaya başlıyor hepsi.
“Beş senede köy yolunu yaptıramadık” diyor bir yurttaş, “Depremden önce zaten unutulmuştuk. Depremde de kimse gelmedi” diyor bir diğeri.
Ama 72 yaşındaki “ihtiyar delikanlı” Sami Dede, aynı zamanda öfkeli de. “Mandalina ağaçta kaldı. Bir Allah’ın kulu gelip de buraya acaba bu köy ne oldu diye sormadı” diyor.
Ali Malik alıyor sözü, “Merkezi yönetim de yerel yönetim de elini taşın altına koyabilirdi. Yanaşmadılar” deyip ekliyor: “Şimdi köylü bunu toplayıp götüremez. Ama onlar bunu düşünselerdi maliyetinin çok altına, 1-2 liraya bile verirdi ürünü köy halkı. Çünkü çürüyeceğini biliyorlar. Gelselerdi de bu mandalinayı çiftçiden 5-6 liraya da değil daha ucuza alsalardı. Vatandaş da daha ucuza yerdi. Şimdi İstanbul’da eminim bu mandalina yoktur. Olsa bile 30-40 liradır.”
“Manzarayı görüyorsunuz, anlatmaya gerek yok”
Sami Dede, 6 Şubat depremlerinde Armutlu’daymış. Evi yıkılınca ailesiyle beraber köyüne, Yeşilyazı’ya taşınmış. Birlikte evlerin ve mandalina bahçelerinin olduğu yere yürüyoruz. Evin önündeki tandırın başında ekmek yapan iki kadın var, selamlaşıyoruz, “Buyurun, alın” diyorlar. Dönüşte uğrama sözü veriyoruz.
Babasından kalan arazide iki kardeşi, oğlu ve kızının konteynerlerinin olduğunu anlatıyor Sami Dede. Tek tek gösteriyor hepsini, “Kendi paramızla aldık bunları. Devletin hiçbir fonksiyonu yok burada. Kimse bize bir şey vermedi” diyor üstüne basa basa. Kızı ve oğlunun öğretmen olduğunu anlatıyor, “Kızım her Allah’ın günü Antakya’daki okuluna kendi arabasıyla gidip geliyor. Oğlum da lisede müdür yardımcısı.”
Evlerin hemen önünde binlerce mandalina ağacı var. Bu mevsimde yeşil kalması gereken ağaçlar, alabildiğine turuncu. Mandalinalar ya ağaçta ya toprakta…
Sami Dede, “Yani manzarayı görüyorsunuz. Anlatmaya gerek yok. Buyurunuz. Bu sene müstahsil bu duruma düştü. On birinci, on ikinci ayda bitmesi lazımdı bunların” diyor, tek hamleyle dalından kopardığı mandalina elinde dağılırken sitemini sürdürüyor: “Bunu ne yapacaksın? Hepsi bu, çürük yani. Bitmiş artık.”
Yaklaşık dört dönüm arazide, aşağı yukarı 30 ton ürün var. Yapacak hiçbir şey yok.
“Başka geçim kaynağınız var mı?” diye sorunca, ülkede aynı durumdaki milyonlarca yurttaşın ortaklaşan tepkisini duyuyoruz: “Emekliyim. Geçen aya kadar 7 bin 500 lira alıyordum. Sağ olsunlar şimdi 10 bin yaptılar. Bu, başka bir şeyim yok.”
Dönüşte tandır başındaki kadınlara da uğradık. Sıcacık ekmelerden birini tutuşturuyorlar elimize. Önce aş, sonra iş. Sami Dede’nin eşi Hayat'mış içlerinden biri, o da “Üç evimiz vardı Antakya’da, hepsi gitti, işte buraya geldik. Burada da mandalinaların hepsi çürüdü gitti, ne yapalım. Eşim emekli, başka bir şeyimiz yok” diye yineliyor.
Diğer kadın ise komşuları, “Ben Elmas Kürt” diyor, Hayat Dede düzeltiyor “Kurt” diye. Türkçe konuşurken zorlanıyoruz, “Kulağım pek iyi duymuyor” diyor, ama sohbet anadilinde, Arapça olunca bir çırpıda anlatıyor yaptıklarını.
“İki oğlum, bir kızım var. Bir oğlum depremden sonra yurtdışına gitti. Kızım evli, evi yıkılınca kaynanasına taşındı. Ben köyde eşim ve oğlumla yaşıyorum. Oğlum okuyor ve Samandağspor’a gidiyor. Babası çalışıyor, yaşlı bir adama bakıcılık yapıyor. Hayatımız böyle geçiyor işte. Ne malım ne mülküm var. Allah’a şükürler olsun çocuklarıma bir şey olmadı, hepsi sağlıklı. Neyse gel buyur, daha ekmek ye.”
“Şanslı” olan da dertli
Yeşilyazı’dan ayrılırken yol kenarında mandalina ağaçlarını budayan bir yurttaşa rastladık. Elinde orağıyla dalları usulca keserken, mandalinalarını sorduk. “Ben şanslıydım” diyerek başladı konuşmaya 70’li yaşlarındaki Malik amca.
“Ben kabale (toptan) vermiştim. Alan kişi topladı. Ama amcamın çocuklarının mandalinaları ağaçta kaldı. Onlar hiç satamadı. Bu sene böyleydi. Bizim Samandağ’ın tüccarlarının zaten ambarları yakıldı. Soğuk hava depoları kalmadı. Nereye koyacak? Alıp da ne yapacak? Alan yok, soran yok.”
“Burası hem evimiz hem de işyerimiz”
Birkaç gün önce Vakıflı’ya giderken hemen köyün girişindeki kompleks bir yapı dikkatimizi çekmişti. İki katlı bir yapı, üstü ev gibi ama tam değil. Arkada bir de depo görünüyor. Beri yanda üç adam, büyükçe bir kamyondan mandalina kasaları indiriyordu.
Merhabalaşıp içeri girdiğimizde buranın bir mandalina tesisi olduğunu öğreniyor, sahibi Edip Kılınç ile konuşuyoruz. Aslında kendisi çiftçi, baba mesleğini sürdürüyor. Samandağ merkezdeki üç katlı evi depremde yıkılmış, depo olan alt kattaki ürünleri enkaz altında kalmıştı. Depremden sonra “risk alarak” kendi paketleme tesisini kurduğunu ve yaklaşık 200 kişiye istihdam sağladığını anlatıyor.
Tesisi kurduğu yer aslında “bağ evi”, ancak şimdilerde hem ev hem yazıhane hem yemekhane hem depo hem de paketleme tesisi.
Edip Kılınç da “Mandalina üreticileri açısından sorun büyük diyor. 2022’de ağaçtayken 6-7 lira olan mandalinanın 2023’te neden 1-2 liraya kadar düştüğünü şöyle açıklıyor: “Antakya’da soğuk hava deposu ve paketleme tesisi kalmadı. Hatay genelinde bizim en azından 50 ihracatçımız vardı. Artık yok. Şu an narenciyemizin yüzde 70’i hala ağaçta. Öldü, tamamen öldü. Hiçbir ekonomik değeri yok.”
Samandağ’ın mandalina üretiminde Türkiye’deki önemli merkezlerden biri olduğunu, başta Rusya ve Romanya olmak üzere birçok ülkeye ihracat yapıldığını anlatırken yerel yönetimler ve merkezi yönetime de tepkili Edip Kılınç. “Kooperatiflere, birliklere veya üreticilere saklama alanları yaratılmış olsaydı durum böyle olmazdı. Ama maalesef bunlar olmayınca hiç kimsenin malı değerlenmedi, toplanmadı, hepsi ağaçta kaldı.”
Ezcümle, Vakıflılı mandalina üreticisi Garbis Kuş’un da dediği gibi, “deprem üstüne deprem yaşadı” Samandağlılar.
“Çiftçinin hiçbir ürünü para etmedi”
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Ziraat Mühendisleri Odası Hatay Şube Başkanı Ahmet Sever’e göre sadece mandalina değil, çiftçinin hiçbir ürünü 2023’te “para etmedi.”
“Bunun sebebi, üretim planlamasının tam olarak yapılamamış olmasıydı. Neyi, ne kadar, ne miktarda üreteceğimizi hesaplayıp çiftçilerimize ona göre desteklemeler yapılmalıydı. Bunlar yapılmayınca zarar kaçınılmaz oluyor.”
Mandalinadaki rekolte artışına dikkat çeken Sever, devlet sübvansesiyle üreticinin mağduriyeti giderilebilecekken bunun tercih edilmediğini ve ürünlerin ağaçta kaldığını belirtiyor.
“Ziraat Mühendisleri Odası olarak biz en azından mandalina alımı konusunda devletin bir sübvanse uygulamasını, il veya ilçe tarım müdürlükleri kanalıyla çiftçilerin belirlenmesi ve bunlardan alınacak ürünlerin büyük süpermarketlere satılmasını önerdik. Bunun haricinde meyve suyu fabrikaları bir an önce kurulmalı diye düşündük. İlkokullarda çocuk başına 2-3 tane her gün, her sabah süt verir gibi mandalina verilmesini de önerdik. Bunları yeni değil, eylül ayından bu yana dile getiriyorduk. Çünkü mandalina konusunda olabilecekleri öngörmüştük. Fakat hiçbiri yapılamadı.”
2023 Maraş depremleri
6 Şubat 2023’te merkez üsleri sırasıyla Maraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan, 7.8 ve 7.5 büyüklüklerindeki depremler sonucu Akdeniz’in doğusu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerindeki 11 ilde yıkım yaşandı. Suriye’de de büyük yıkım ve can kaybına yol açan deprem, Türkiye’nin neredeyse tamamında, Ortadoğu ve Avrupa’nın ise birçok yerinde hissedildi.
Depremin merkez üssü olan Maraş ile Hatay ve Adıyaman gibi kentler büyük yıkıma uğradı. Bu illerin yanı sıra Adana, Antep, Elazığ, Diyarbakır, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Urfa’da üç ay süreyle olağanüstü hal ilan edildi.
Türkiye’de resmi verilere göre, 50 bin 783 kişinin hayatını kaybederken, 100 binden fazla kişi yaralandı. Depremden yaklaşık 14 milyon kişi etkilendi. Afet sonrası 2 milyondan fazla kişi barınma sorunu yaşarken en az 5 milyon kişi farklı bölgelere göç etti.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 3 Şubat 2024’te Hatay’da yaptığı konuşmada, 11 ilde 39 bine yakın binanın depremde yıkıldığını, 200 binden fazla ağır hasarlı bina olduğunu açıkladı.
Hatay, 20 Şubat 2023'te merkez üssü Defne ve Samandağ ilçeleri olan 6.4 ve 5.8 büyüklüklerindeki iki depremle daha sarsıldı. Depremler nedeniyle 6 Şubat’ta ağır hasar alan bazı binalar yıkılırken, resmi verilere göre 6 kişi hayatını kaybetti, 562 kişi de yaralandı. Hatay Valisi Mustafa Masatlı, 2 Ocak 2024'te Anadolu Ajansı'na yaptığı açıklamada, kentte yıkık ve ağır hasarlı bina sayısının 83 bin olduğunu ve bunların yüzde 95’inin enkazını temizlediklerini belirtti.
(VC)