İstanbul'u biliriz. Kendi yerkabuğunda kalarak devr-i alem yapan, naif ve kadim şehir. İstanbul'u biliriz, peki ya Taksim'i? Tarihi sinemaların önünden geçerken, mimarisiyle büyüleyen binalarla doygun bir gün bitişi elinizdedir. Bir Taksim vardır, Taksim'den içeri.
İşte Taksim, o içrek ve içerde halini, kuytuda bir yapıyla izah eder: Taksim Maksemi.
Taksim Maksemi, Taksim Meydan'ında, bizi İstiklal'e doğru yolculayan küçük bir yapı. Ancak tarihi ve işlevi, bir kente yeni bir çehre kazandırabilecek öneme sahip.
Suyun medeniyet hikâyesi
Taksim Maksemi, yapımına 1700 yıllarında başlanıp 1731 yılında tamamlanan bir su ulaştırma tesisi. Boğaziçi kıyılarında artan yerleşimin su ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulan tesis, Belgrad ormanlarının gümrah sularını bentler ve kanallar aracılığıyla Taksim'e ulaştırıyordu. Daha sonra bu su, Taksim Maksemi ve sarnıcı aracılığıyla Tophane, Karaköy, Pera, Kasımpaşa mahallelerindeki çeşmelere kadar ''taksim'' ediliyordu.
O dönemlerde ''Pera'' adı verilen bölge, maksemin inşaasından sonra merkezi bir kimlik kazanıyor. Suyun ulaşılabilir ve temiz oluşu, o dönemlerde yaygın olan veba ve tifo gibi hastalıklar açısından güvenli bir bölge yaratıyor. Daha sonra zamanla suyun taksim edildiği yer olan maksem, artan cazibesiyle beraber kendine yeni bir kent sahnesi yaratıyor.
Maksem, sekiz köşeli, piramidi andıran bir gövdeye, yine piramidi andıran ve köşeli bir kubbeye sahip. Hemen yanındaki sarnıç ise, suyun depolandığı ve makseme bağlı ayrı bir yapı.
Yeni işlevleri ve geçirdiği dönüşümler
Yeni ulaştırma tesislerinin kurulmasıyla maksem, uzun bir süre atıl kalıyor. Ardından devletin çeşitli kurumlarına hizmet ettikten sonra, bugünlerde İstanbul Büyükşehir Belediye'sinin iletişim binası olarak kullanılıyor. Suyun aktığı çeşmenin olduğu bölümde, gezginlere ve ihtiyaç duyanlara İstanbul hakkında bilgi veriliyor. İçeri girdiğinizde sizi karşılayan yüksek tavanlı bu mermerden yapı, soğuk ama nizami yapısıyla oldukça ilginç ve güzel bir deneyim ziyaretçiler için.
Arkasındaki restore edilen sarnıç ise, 2008 yılından beri galeri alanı olarak kullanılıyor. Sık sık sergi ve kültürel etkinliklere ev sahipliği yapan sarnıç, tarihi atmosferiyle etkilerken; suyun sesinin ve akışını ruha işlediğini de hissediyorsunuz.
Çevredekiler yapıyı bilmiyor
Bu kuytuda kalmış yapıyı Taksim ziyaretçileri ve esnafına soruyoruz; ancak pek çok kişinin maksemden haberdar olmadığını görüyoruz. Bu durum, bir meydana sembol olan bir yapı için, oldukça şaşırtıcı ve üzücü bir habersizlik hali.
Tarih boyunca su etrafında oluşan toplumların, şehirlerin ve konut popülasyonlarının bir örneği olan Taksim Su Maksemi, henüz Galata civarından yeni yeni ayrılan Levanten kesimin de birleştirici bir unsuru. Şehrin kuzeyindeki ormanlardan şehre taşınan suyun ayrıldığı, yani taksim edildiği o yer, bugün bile hala pek çok milletin bir araya geldiği sembol ve kalabalık bir yer. Pera'dan çıkıp Taksim düzlüğüne ilk göç eden kesim ile önünde fotoğraf çeken insanlar, bence hala Taksim'in o görünmez suyunu içiyor. (AB/AÖ)