"Tutuklunun infaz dosyası tetik edildiğinde Devrimci Halk Kurtuluş Partisi Cephesi (DHKP-C) militan kadrosunda bulunduğu sırada Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314/2. maddesine istinaden tutuklandığı, bu nedenle adı geçen tutuklunun talebi uygun görülmedi."
Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi' Müdürlüğü tutuklu avukatlar Taylan Tanay ile Selçuk Kozağaçlı'nın bilgisayar taleplerini bu açıklamayla reddetti.
Hapishanelerde bilgisayarın yokluğu birçok davada CD halinde verilen iddianamelerin okunmasını da imkansız kılıyor, savunma hakkı kısıtlanmış oluyor.
Tanay ve Kozağaçlı'nın avukatı Süleyman Gökten Edirne F Tipi'nde ve Silivri Cezaevinde bu hakkın tanındığını söylüyor, Bakırköy Kadın Cezaevinde ise kadınlar bilgisayar bekliyor.
Füsun Erdoğan ''bilgisayarsızlık sorunu''nu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıdı, Ahmet Şık cezaevindeyken bilgisayar edinemedi, Büşra Ersanlı tutukluluğunun son bir buçuk ayında görevli kontrolünde bilgisayar kullanabildi.
Gökten: Hukuki dayanak yok
Avukat Süleyman Gökten Taylan ve Kozağaçlı'nın taleplerinin reddinin hukuki bir dayanağı olmadığını, İnfaz Hakimliği'ne itiraz edeceklerini söylüyor, yasayı hatırlatıyor.
"5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 67. maddesine göre bilgisayar talebiyle ilgili bir kısıtlama öngörülmüyor. Sadece 67/4. madde uyarınca bir kısıtlama var ancak bu madde hükümlüler için geçerli. Cezaevinde bulunan dört avukat da tutuklu, bu madde onlarla ilgili uygulanamaz."
Ersanlı: Dördüncüde izin çıktı
Prof. Dr. Büşra Ersanlı KCK davasından Bakırköy Kadın cezaevinde dokuz ay tutuklu kaldı. Dört başvurusundan üçünün reddedildiğini, tahliyesinden bir buçuk ay önce bilgisayar kullanma hakkını verildğini anlatıyor.
''Kamuoyu baskısının da devreye girmesiyle, haftada dört saat bilgisayar kullanabilme izni verildi. Bilgisayar kullanırken yanımda sürekli bir görevli de beni izliyordu. ''
Yalçın: İddianameyi okuyamayacaktım
Gazeteci Soner Yalçın OdaTV davasından Silivri Cezaevindeyken bianet'e yazdığı mektubunda sorundan bahsetmişti.
"11 aydır cezaevindeyim daha bilgisayar odasına çıkamadım; çünkü yargılandığım 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nden başvuruma henüz yanıt gelmedi. Yani, olayın traji-komik yanı, mahkeme iddianameyi CD şeklinde gönderdi; yani avukatlarım basılı getirmese 22 Kasım 2011'deki ilk duruşmaya iddianameyi okuyamadan girmiş olacaktım!
"26 Aralık'ta ikinci duruşma var ve ben hala bilgisayar odasındaki 'teknik donanımdan' yararlanabilmiş değilim. Bu arada bilgisayar hakkımın, haftada sadece iki saat olduğunu da belirteyim."
Erdoğan: Tam ulaşacakken...
Tutuklu gazeteci, bianet yazarı Füsun Erdoğan da "tam bilgisayara ulaşacakken sevk edildiğini" yazmıştı:
"16 Kasım 2009'da Adalet Bakanlığı'na başvurmuştum. Aylar sonra verdiği yanıtta Adalet Bakanlığı; ilgili yasaya göre parasını karşılamak suretiyle, kurumca satın alınacak ve kurumun denetiminde bir odada mesai saatleri içerisinde bu hakkımı kullanabileceğimi belirtmiş.
"Kesin kararı hapishane yönetimine bırakmıştı. O dönem Gebze M Tipi Hapishane yönetimi başvuruma olumlu yanıt vermişti. Ancak bilgisayarı aldıramadan buraya gönderildik."
Erdoğan, şimdi Kandıra 2 Nolu T Tipi'nde, halen bilgisayar kullanamıyor, AİHM kararı bekliyor.
Şık: Bu bilgisayar internete girmez
Gazeteci Ahmet Şık cezaevinden gönderdiği mektupta, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Sefa Mermerci'ye dertlerini anlatmaya çalıştıklarını yazmıştı.
"Koğuşlarımıza bilgisayar alamadığımızın 'makul sayılabilecek' gerekçesi var: İnternete girilebilir. Bu teknik işlerden çok anlamasam da modem kartı olmayan bir bilgisayarın internete giremeyeceğini, telefon hattını nereden bağlayacağımızı anlatmaya kalktık. Nafile."
Açıklamayan açıklama
Bianet Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Basın Bürosu'na ''bilgisayar sorunu''nu sordu.
Görevli detaylı açıklama yapamayacaklarını, mevzuatın Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Tüzük ile düzenlendiğini açıkladı. (AS)