Ring aracında yanarak ölen mahpusların avukatlarından Necdet Edeman, Bakanlığın, "Onlar zaten hapisteydi" şeklindeki savunmasını "vicdansız" olarak niteledi, "Şablon dilekçelerle idareyi sorumluluktan kurtulmaya çalışıyorlar" dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, "Hazine'nin Bakanlığınız adınıza yürekleri sızlatan savunması, adalette silinmeyecek yeni bir kara leke yarattı" dedi.
İstanbul Metris Cezaevi'nden 11 Eylül 2011'de yola çıkan cezaevi nakil aracı yedi il ve beş ilçe dolaşıp beş günde 3 bin 166 kilometre kat ettikten sonra, motorundaki arıza nedeniyle 16 Eylül'de yandı.
Araçta bulunan mahpuslar Medeni Demir, Sinan Aşka, Akif Karamalı, İsmet Evin ve Abdülsettar Ölmez adlı hükümlü ve tutuklular yanarak öldü.
Yalnızca araç sürücüsü ve araçta görevli iki jandarma subayı hakkında "taksirle adam öldürmeye sebebiyet" iddiasıyla Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.
Tutuklular Demir, Aşka ve Karamalı'nın aileleri, Adalet Bakanlığı aleyhine üç ayrı tazminat davası açtı.
Edeman'ın açıklamasına göre, Bakanlık adına savunma yapan Hazine, davası sürerken ölen Karamalı'nın "Oğlunuz cezaevindeydi, tazminat istemeye hakkınız yok" anlamına gelen bir yanıt verdi.
Demir'in ailesi için de "10 yıl hüküm giymiştir. Bilakis ailesinin maddi desteğine ihtiyacı vardı" savunması yapıldı. Üç savunma da yangının oto bakım servisinin hatasından kaynaklandığı üzerine kuruldu.
Oysa savcılık, servis çalışanları hakkında takipsizlik kararı vermiş; nakil aracı sürücüsü ile araçta görevli iki jandarmaya dava açmıştı.
"Devletin sorumluluğunda öldüler"
Avukat Edeman, bu savunmaya karşı bir cevap dilekçesi yazdıklarını, ölen üç kişinin hükümlü değil tutuklu olmalarına vurgu yaptıklarını söyledi.
"Masumiyet karinesi gereği bu kişiler suçsuz. Ayrıca görülen davada ve iddianamede, olay sıradan bir trafik kazası gibi yansıtılıyor. Beş insan diri diri yandı, devletin sorumluluğu altında devletin hizmet kusuruyla öldüler. İdarenin sorumluluğu kabul etmesini, en azından sessiz kalmalarını beklerdik."
Edeman, Bakanlığın savunmasının aileleri çok incittiğini, ailelerin sigorta şirketinin dava bitmeden tazminat ödeme teklifini de reddettiklerini söyledi.
Edeman, "Aileler tazminatla ilgili değil, olayın meydana gelmesinde katkısı olan herkesin adalet önünde hesap vermesini istiyorlar" dedi.
"Can güvenlikleri için nasıl önlemler alınıyor?"
Sezgin Tanrıkulu, şu soruların yanıtlanmasını istedi:
* Hazine'nin Bakanlığınız adına yaptığı savunmayı sahipleniyor musunuz? Bu savunma Bakanlığınızla iş birliği yaparak mı hazırlandı?
* Beş günde 3 bin 166 km yol yapan ve insanların canına kast eden bir vahşetin sorumluları Bakanlığınız nezdinde tespit edildi mi? Bu olay sonrası yapılan soruşturmalar ve sonuçları nelerdir?
* Söz konusu savunma, yurttaşların ihlal edilen yaşam haklarına karşı maddi bir bedelden dahi kaçınıldığını açıkça göstermiyor mu?
* Kişilerin mahkûm olmaları temel insan haklarından mahrum bırakılmalarını meşrulaştırır mı?
* Tutuklu veya hükümlülerin can güvenliğini sağlamak devletin temel vazifelerinden biri değil mi? Nakiller sırasında mahkûmların can güvenliklerini teminat altına almak için ne tür önlemler alınıyor? (AS)