İHD açıklamasında şu noktalara dikkat çekti:
Aramayı Birleşmiş Milletler istedi: 2003'te Bağdat'taki Birleşmiş Milletler (BM) binasının bombalanmasının ardından BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), birkaç görevli dışında, Irak'ı terk etmek zorunda kaldı. Kampın BM tarafından denetiminde zorluklar ortaya çıktı.
BM denetiminin azalması, Türkiye'nin sürekli olarak Mahmur Kampı'nın silahlı militanların denetiminde olduğu iddiaları üzerine, UNHCR Irak makamlarından kampta arama yapmalarını ve kampta silahlı kişi ya da gruplar varsa bunların saptanmasını ve etkisiz hale getirilmesini istedi.
Irak makamlarının BM'den gelen bu talebi dikkate alarak dün (17 Ocak) Mahmur Mülteci Kampı'nda arama yaptığını belirten İHD, bu arama sırasında işgal güçlerinin de bir Danimarkalı temsilci bulundurduğu bilgisini verdi. "Edindiğimiz bilgilere göre, aramalar son derece profesyonel bir tarzda yapılmış ve herhangi bir silah ya da suç unsuru bulunmamıştır."
Arama "teörle mücadele operasyonu" değil: İHD, "olağan ve bu tür kamplarda sık sık yapılan bir aramanın 'terörle mücadele' kapsamında yapılan bir operasyon olarak sunulması tamamen yanlıştır" dedi ve mültecilerle ilgili spekülasyon yapılmasının sakıncalarına değindi: "Can güvenlikleri nedeniyle ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan ve mülteci konumuna düşen kişiler üzerinden spekülasyonlar yapılması, doğru habercilik ilkesine aykırı olduğu gibi, mültecilik hukukuna ve ihsan haklarına da aykırı."
Mültecileri tehlikeye atmayın: "Haberlerin birçoğunda mülteci kampından 'PKK'nin Mahmur Kampı' diye söz edilmesi, istemeden de olsa, sayıları 10 binin üzerinde olan son derece mağdur insanların kamuoyu tarafından en azından 'yasadışı örgüt mensubu' olarak algılanmasına neden olmuş ve hedef haline getirmiştir."
UNHCR görüşmeleri hız kazanacak: İHD BM çevrelerinden edindiği bilgilere dayanarak, önümüzdeki günlerde kampın "mültecilik hukuku çerçevesinde ve tümüyle gönüllülük temelinde kalıcı çözümlerle boşaltılması" çalışmalarının hız kazanacağını, UNHCR'ın kampta incelemeler yapmasının, ilgili devlet yetkilileri ve sivil toplum kuruluşlarıyla görüşmelerde bulunmasının gündeme geleceğini kaydetti.
İHD, bu noktalara işaret ettikten sonra, devlet adına yapılan açıklamalarda ve medya yayınlarında mülteci haklarına daha duyarlı olunmasını, mültecileri gelecekte risk altına sokacak, yaşamlarını zorlaştıracak tutumlardan uzak durulmasını istedi.
Mahmur'un geçmişi
İHD, Mahmur Kampı'yla ilgili şu bilgileri de verdi.
* 1991-1992 yıllarında Türkiye'deki yoğun çatışmalar nedeniyle yaşamları tehlikeye giren çok sayıda kişi aileleri ile birlikte sınırdan Irak'a geçti ve mültecilik başvurusunda bulundu.
* UNHCR tarafından bu kişiler için Erbil ve Musul arasındaki Mahmur'da bir mülteci kampı kuruldu, kendilerine mülteci statüsü tanındı.
* Mahmur'da halen yaklaşık 11 bin kişi yaşıyor.
* Bu kişilerin güvenli bir şekilde Türkiye'ye dönmeleri için 1994 yılından itibaren BM, Irak ve Türkiye arasında 3'lü görüşmeler yürütüldü. 1994 sonlarında önemli ölçüde ilke anlaşmasına varıldı. Ancak, bu kişilerin geri dönmesi için gerekli hukuki, ekonomik ve sosyal güvencelerin sağlanması yönünde bazı sorunlar aşılamadığı için, anlaşma uygulanamadı.
* ABD'nin Irak'a müdahalesiyle Irak yönetimi değişti ve Mahmur Kampı'yla ilgili önemli bir gelişme sağlanamadı.
* Türkiye, zaman zaman güvenlik kaygılarını ileri sürerek kampın boşaltılmasını istemişse de, uluslararası mültecilik hukuku çerçevesinde ilgili devletler arasında tam bir mutabakat sağlanamadığı için, bunun gerçekleşmesi mümkün olamadı.
* 2003'te Bağdat'taki BM binasının bombalanması nedeniyle, UNHCR birkaç görevli dışında Irak'ı terk etmek zorunda kalınca, kampın BM tarafından denetiminde zorluklar ortaya çıktı.
* BM'nin nihai hedefi, mülteci statüsündeki insanlara kalıcı çözümler bulmak yoluyla mülteci kamplarının boşaltılması. Bu nedenle kampta yaşayanlar için kalıcı çözüm arayışları, özellikle gönüllük temelinde Türkiye'ye dönmelerinin sağlanması çabaları devam etti. Görüşmeler Türkiye, Irak ve UNHCR arasında Cenevre'de halen devam ediyor. (TK/AÖ)