İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), ölüm orucundaki avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal ile ilgili açıklamasında, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin bir an önce karar vermesini istedi.
TIKLAYIN - "Bakanın talimatı var, müdahale edilecek"
TIKLAYIN - Ebru Timtik’ten Yargıtay’a “kadrolu tanık” itirazı
Adil yargılanma talebiyle ölüm orucunda olan tutuklu avukatlar Ebru Timtik ile Aytaç Ünsal, Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “hapishanede kalmaları uygun değildir” raporuna rağmen tahliye edilmeyerek 30 Temmuz’da hastaneye kaldırılmıştı.
Ölüm orucu eylemi 218. gününe giren Timtik, Dr. Sadi Konuk Eğitim Araştırma Hastanesi’nde; 187 gündür ölüm orucunda olan Ünsal da Kanuni Sultan Süleyman Eğitim Araştırma Hastanesi’nde tutuluyor.
Yargılandıkları dosya Yargıtay 16. Ceza Dairesinde değerlendirme aşamasında.
“Mahkum koğuşları hapishaneden de kötü”
Hak örgütleri bugün yaptıkları yazılı açıklamada, “Adli tatilde de çalışması gereken Yargıtay 16. Ceza Dairesi nöbetçi heyeti dava dosyasına sunulan tahliye taleplerini yerel mahkemeye gönderip sorumluluğunu yerine getirmiyor” dedi.
“Son dönemde iktidarın açlık grevlerine yönelik zora dayalı tutumu, müzakere yerine müdahaleden yana kararları dayatması, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesinin kararına da yansıdı ve tahliye talepleri reddedilip, raporlar dikkate alınarak hastane koşullarında takip ve tedavilerinin ivedi olarak sağlanması için yazışmalar yapıldı.
“Bu karar üzerine her ikisi de cezaevinden alınıp garip bir gizlilik içinde hastanelere götürüldüler. İtirazlar reddedildi, İstanbul 38. Ağır Ceza Mahkemesi de benzer bir kararla itirazı reddedip zoru destekledi.
“Tekrarlayan muayenelerin özellikle uzamış açlık koşullarında nasıl işkence uygulamasına dönüştüğünü, muayeneyi reddettikleri koşullarda da “mahkûm koğuşu” olarak anılan ve hastanelerin genellikle en karanlık, havasız ve dar alanlarında özellikle pandemide fiziksel mesafe kurallarının uygulanamayacağı çok sayıda kolluk görevlisinin eşliğinde tutulduklarını avukatların yaptıkları başvurulardan biliyoruz.
“Mahkûm koğuşu adı altında cezaevi koşullarından daha kötü koşulların olduğu bir hastane ortamının tedavi nedeniyle zorunluluktan bu koğuşlara sevk edilip yatırılan insanlar için hak ihlali olarak değerlendirilmesi gerekir.
“Avukatların başvurularındaki bilgilere göre 24 saat ışığı açık tutulan bir ortamda, temizlik için gerekli olanaktan yoksun ve pandemi hastanesi olarak ayrılmış hastanelerde uzamış açlık nedeniyle bağışıklık sistemi de ileri derecede zayıflamış insanların zorla tutulması kasıtlı bir zarar verme hali olarak adlandırılabilir.
“Mahkum koğuşlarında tutmaya zorlama, bu ortamın sağlığı daha da bozacak niteliği ve zorun hem fiziksel hem de ruhsal etkileri birlikte işkence uygulaması kapsamındadır.
“Başta Yargıtay 16. Ceza Dairesi olmak üzere yargılamayı yapan İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bir an önce tahliye kararları vererek, hukuka uygun davranmalarını ve böylece pandemi riski altında hastanelerin mahkum koğuşundaki işkenceye varan uygulamalara son vermelerini bekliyoruz.” (AS)