Avukat Mehmet Emin Aktar, Diyarbakır’da 2017 Newroz kutlamaları sırasında polisin vurup öldürdüğü üniversite öğrencisi Kemal Kurkut ile ilgili davanın cezasızlıkla sonuçlanmasını, bianet’e değerlendirdi.
Kurkut ailesinin avukatı Aktar, “Karar, tipik bir cezasızlık kararı” dedi.
Dosyanın en başından beri ihmal edildiğini belirten Aktar, kamuoyunca da bilindiği üzere Kurkut hakkındaki ilk haberlerin “canlı bomba yakalandı” şeklinde olduğunu, gazeteci Abdurrahman Gök’ün çektiği görüntüler sonucu gerçeğin ortaya çıktığını belirtti.
- Kurkut’u vuran polis hakkında cezaya yer olmadığına hükmedilirken, olayı görüntüleyen Gök ise bu fotoğraflar nedeniyle “örgüt propagandası yapmak” suçlamasından 1 yıl 6 ay 22 gün hapse mahkum olmuştu.
Kurkut’u vuran polis halen görevde
Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesinin [istinaf] bozma kararının ardından Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden yapılan yargılamada mahkeme kararını dün (17 Ocak) açıkladı.
İstinaf, “Kurkut'un öldürülmesinde silah kullanma koşullarının oluştuğu” değerlendirmesi yaparak, polis Y.K.’ya verilen beraat kararının kaldırılıp ceza verilmesine yer olmadığına dair yeni bir hüküm tesis edilmesi yönündeki bozma kararı vermişti. Bu karar sonrası yapılan yargılamada, mahkeme istinafın kararına uyarak polise ceza verilmesine yer olmadığına hükmetti.
Avukat Aktar, polis Y.K.’nın halen polislik görevine devam ettiği bilgisini verdi.
- Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, 5271 sayılı CMK'nın 223/3-4 maddesinde düzenlenmiştir. Ceza verilmesine yer olmadığı kararı beraat kararı mahiyetinde değildir, fiil suç teşkil etmesine rağmen faile belli nedenlerle ceza verilmemesi sonucunu doğuran nihai bir karardır.
Aynı bilirkişi kurumu, zıt sonuçlu iki ayrı rapor
Mehmet Emin Aktar, bu sonuca giden süreci şöyle açıkladı:
“Yargıla sürerken mahkeme, Ulusal Kriminal Büro’dan bilirkişi raporu istedi. Gelen raporda, polisin Kurkut’u hedef alarak vurduğu ve kasten öldürdüğü ifade ediliyordu.
Ancak mahkeme hiçbir neden yokken aynı kurumdan ikinci bir rapor istedi. Ulusal Kriminal Büro’nun ikinci raporu ise tamamen zıt bir sonuçla yazılmıştı.
İkinci raporda merminin yerden sekerek Kurkut’a isabet ettiği belirtiliyordu, bu sonuç da bilinçli taksirle cezalandırmanın yolunu açıyordu. Kaldı ki betondan seken kurşunun insan vücuduna nasıl ölümcül zarar verilebileceği belirtilmiyordu.”
Savcı “bilinçli taksirle öldürme” dedi
Aktar, Savcı bu rapora dayanarak mütalaasında bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermekten ceza istedi, mahkeme ise bunu da dikkate almayarak oyçokluğuyla beraata hükmetti” diye konuştu.
İstinafın ise bu kararı yeterince gerekçeli bulmadığını düşünen Aktar, “Bir gerekçe yaratmak üzere ‘ceza verilmesine yer olmadığına’ dair hükmün işletilmesini isteyerek kararı bozdu” dedi.
“Yerel mahkemedeki ilk yargılamada, suçun sabit olmadığı gerekçesiyle beraat kararı verilmişti. Beraat sözcük anlamıyla suçsuz bulmaktır. ‘Ceza verilmemesine yer yok’ kararında ise eylemin suç olduğu ve failin belirlendiği kabul edilirken, cezaya engel bir hukuki düzenleme olduğuna işaret edilir, ‘meşru müdafaa, amirin emri, kolluğun ateş etmesine haklı gerekçe…’ gibi. Mahkeme de dünkü kararında, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 24. Maddesine dayanarak bu kararı verdi.”
- “Kanunun hükmü ve amirin emri” başlıklı 24. maddede “Kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez” hükmü bulunuyor.
Polislerin amiri “Sakın ateş etmeyin” demişti
Avukat Aktar, bu olaydaki eylemin, bu maddedeki hükmü de karşılamadığını, mahkemenin kararının bu şekilde gerekçelendirilemeyeceğini ifade etti:
“Bu olayda aksine, polislerin amirinin tam aksi bir şekilde, “Sakın ateş etmeyin” şeklinde bir emri var. Dolayısıyla eylem, TCK’nın 24. maddesini karşılamıyor. Aynı şekilde polisin ateş etmesinin gerekçeli olduğuna dair kararı da olaya uygun değil, polisin, elinde ateşli silah olmayan Kurkut’u başka şekilde etkisiz hale getirme imkanı vardı.”
Mahkeme yeni delili de dikkate almadı
Mehmet Emin Aktar, yeniden yapılan yargılama sırasında mahkemeye yeni bir delil ulaştığını, ancak polisin aleyhine olan bu delilin de dikkate alınmadığını ekledi:
“Olayla ilgili Diyarbakır Valiliği ve İçişleri Bakanlığı, idari soruşturma başlatmıştı. Bu soruşturma yargılama sürerken sonuçlandı. Soruşturma raporunda, kolluk amirinin ateş edilmemesi talimatının bulunduğu, olay sırasında “Sakın ateş etmeyin” dediği, buna rağmen polislerin ateş ettiği yazıyor.
“Aynı soruşturmada, Kurkut’un üstünün çıplak olduğu, bağırıp çağırıyor olsa da başka türlü yakalanabileceği tespiti yer alıyor ve polisler kusurlu bulunuyor. Olay yerindeki birçok polis bu idari soruşturma sonucu disiplin cezası da aldı. Bizim talebimizle bu rapor dosyaya girdi ancak mahkeme kararında, bu raporu, yani yeni delili dikkate almadı.”
TIKLAYIN - “Polis 14 yılda 404 sivili öldürdü”
Baran Tursun Vakfı’nın “Kolluk Güçlerinin Orantısız Güç Kullanımı Sonucunda Yaşam Hakkı İhlalleri Raporu – Ölmek Zorunda Değillerdi” başlıklı raporuna göre, “Yalnızca kabahatler yasasına muhalefet eden çoğu zanlıyı, yargılama sürecine dahil etmek yerine; ‘Öngörü, Makul şüphe ve Takdir’ gibi soyut kavramları kendi mantığına göre yorumlayan zanlı polis, 400’den fazla sivil insanı olay yerinde öldürdü.”
(AS)