Avukat Hülya Gülbahar, Ankara 8. Aile Mahkemesi Hakimi Eray Karınca'nın 16 yaşındaki kız çocuğunun evlendirilmesine izin vermeyip, ailesinin ekonomik ve sosyal anlamda desteklenmesine; çocukların da okula yönlendirilmesine hükmettiği kararını, "erken ve zorla evlendirmeleri sadece hukuksal değil toplumsal bir olay olarak görüp sosyal devlet ilkesinin gereklerini hatırlattığı için çok önemli bir karar" olarak değerlendiriyor.
"Bu, Anayasa'da yer alan kişi özgürlüğü ve güvenliği, çocukların korunması, ailenin korunması ve sosyal devlet ilkelerinin somutlandığı örnek bir karar" diyen Gülbahar, kadınlarla ilgili evlilik, boşanma, cinsel saldırılar ya da ayrımcılık gibi davalarda konunun toplumsal boyutlarının, uluslararası hukuk ve anayasal çerçevenin öncelikle göz önünde bulundurulması gerektiği görüşünde.
"Çünkü bu yolla dini nikah kavramı kullanılarak erken ve zorla evlendirmelerin, erkek çok eşliliğinin, kadın seks ticaretine sürüklenmelerinin ekonomik ve sosyal koşullarının ortadan kaldırılmasına hizmet edecek kararlar verilebilir. Ekonomik gücü, fiili iktidarı kullananların kız çocukları ve kadınları sistematik olarak istismar etmelerinin önü alınabilir."
Gülbahar, kreş açma zorunluluklarının kaldırılması, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağlı hasta, yaşlı, sakat bakım merkezlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu'na devredilmesi gibi uygulamalarla sosyal devletin kadınlar açısından tasfiye edildiğini belirterek, "Devlet mekanizmalarına görevlerini hatırlatan bu karar, Türkiye eğer kadınlar için de bir hukuk devleti olma yolunda ilerliyorsa öncü olmuştur" diyor.
Konunun özü, kadınların cinsel istismarı
Türkiye'de kız çocuklarının evlilik ve cinsel ilişkiye girme yaşı konusunda bitmeyen bir kavga yaşandığına değinen Gülbahar, "Kadın örgütleri evlilik yaşının ve cinsel ilişkiye rıza yaşının yükseltilmesi için mücadele ediyor, erkek milletvekillerimiz ve hukukçularımızsa bu yaşı indirmek için uğraşıyor" diye konuşuyor:
"Medeni Yasa değişikliği sırasında evlilik yaşının her iki cins için de 18 olması için çok büyük bir mücadele verdi. Erkek milletvekillerinin çabalarıyla kız çocuklarının 16 yaşında evlenmesi sağlandı."
"Türk Ceza Kanunu (TCK) değişiklikleri sırasında da 15 yaşın altındaki çocuklarla cinsel ilişkinin kesin olarak yasaklanmasına ve 'çocukların rızası ile tecavüz' maddesinin çıkartılmasına çalıştık. Sonunda, çocuklarla cinsel ilişkiye girme yaşının 15'ten aşağı indirilmemesi için mücadele etmek zorunda kaldık."
Erken evlilikler, çocuklarla girilen cinsel ilişki ya da "çocukların rızası ile tecavüz" gibi maddeler etrafında süren tartışmaların "kadınların cinsel istismarına ilişkin tartışmalar" olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunan Gülbahar, "Erkekler, iktidarı ellerinden kaçırmak istemiyorlar. 16 yaşından küçük çocukların sudan sebeplerle evlendirilmesine izin veren yargıçlar da aslında benzer zihniyetteki yargıçlar" diyor. (BB)