İki erkeğin yargılandığı davada Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi bölgede işlenen "töre cinayetleri"nin nedenlerini de belirten gerekçeli kararını dün açıkladı.
Mahkeme, bölgede davranışların "töreye uygun olanlar" ve "uygun olmayanlar" şeklinde sınıflandırıldığını ve aynı davranışı gerçekleştirenin kadın ya da erkek olmasına göre değişen tepkiler verildiğini belirtti.
Avukat Habibe Yılmaz Kayar'a göre, dikkat çekici nokta töre bahanesinin insan haklarını hiç tanımıyor olması.
Kayar olayı bianet'e değerlendirdi:
"Diyarbakır 1. Ceza Mahkemesi'nin yaptığı açıklamalardan anlaşılmaktadır ki kadın ve erkeğin hayat içinde varlıkları ve davranışları çok eşitsiz biçimde tanımlanıyor ve erkek için hak olan eylemler kadınların hayatına mal olabiliyor."
Kayar, hükümetlerin Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri imzalarken temel hakların ihlal etmeme vaadinde de bulunduğunun altını çiziyor.
Kayar'a göre hükümetlerin sorumluluklarından biri de bu temel hakların yaşanmasına olanak sağlayacak sosyal ortamı da hazırlamak.
"Genelgeyle çözüm olmaz"
"Türkiye'de bu konuda gerekli yasal düzenlemeler görünüşte yapılmış. Sorun temel hakların ve kadınların eşit, yaşama hakkının gerçekleşmesi için gerekli toplumsal koşulların sağlanmaması. Nüfusun yarısını tehdit eden kadına yönelik şiddet konusunu hükümet genelgeler yayınlayarak çözmeye çalışıyor. Böyle olamaz."
Kayar, toplumun tüm kesimlerine "insan hakları eğitimi"nin ulaştırılmasının ilk adım olarak gerektiğini vurguladı.
Türkiye'nin de imzaladığı Birleşmiş Milletler Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) Komitesi 19 Nolu genel tavsiye kararında taraf devletlerin alabilecekleri tedbirlerden bazıları şöyle:
"(...)kadın aile bireyinin öldürülmesi veya saldırıya uğraması durumunda namus savunmasının yasalardan çıkarılması, aile içi şiddet kurbanlarının güvenliği ve emniyetini sağlamak için sığınak, danışmanlık ve rehabilitasyon programları gibi hizmetler; barınma, danışma, rehabilitasyon ve şiddet tehlikesi altındaki ya da şiddet kurbanı kadınlar için destek hizmetleri içeren koruyucu tedbirler."
Dava nasıl sonuçlanmıştı?
Milliyet gazetesinin haberine göre sanıklardan Mehmet Şah Taş ve Gülistan Gümüş'ün imam nikahıyla birlikte yaşadığı Ömer Taş Türk Ceza Kanununun "töre saikiyle adam öldürme" suçunu kapsayan 81/1. maddesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmış ancak sanıkların yargılama sürecindeki davranışları dikkate alınarak cezaları müebbet hapis cezasına dönüştürülmüştü. (GG/EÜ)