"19 Ekim 2009 Türkiye'nin tarihine Kürt sorununda barış için bir umut olarak yazıldı ama 17 Haziran 2010 yargının ne kadar siyasallaştığını gösteren bir kayıt olarak kalacak."
Türkiye Barış Meclisi'nden Hakan Tahmaz, Kandil ve Mahmur mülteci kampından gelen 17 kişinin yargılandığı iki davada çıkan 13 tutuklama kararını "açılımın faturası barış grubuna çıkarıldı" diye değerlendirdi.
34 kişilik grubun diğer üyeleri de 24 Haziran'da yargılanacak. Bugün 2 bin kişiyle birlikte adliyeye yürüyen Barış Meclisi, gelecek dava için de tüm hak savunucularını ve barış yanlılarını Diyarbakır'da buluşmaya çağırdı.
"Amacımız..."
Tahmaz, mahkemenin "örgüt üyeliği" ve/veya "örgüt propagandası" suçlamasıyla yargıladığı sanıklar için "kaçma olasılığını" varsayarak verdiği tutuklama kararlarını kabul edilemez buluyor.
"Bu insanlar sekiz aydır Türkiye'de. Tutuklananların biri 60 yaşında. Hüseyin İpek ve Mustafa Ayhan karar açıklandığında salonda değillerdi. Tutuklanacakları bile bile salona geri döndüler."
Tahmaz, sanıkların yaptığı ortak savunmada kendi iradeleriyle, hükümetin girişimi ve Öcalan'la birlikte "kamuoyunun çağrısını dikkate alarak geldiklerini belirttiklerini aktardı. Sanıklar savunmalarında şöyle dedi:
"Amacımız; Kürt sorununun şiddet dışı yöntemlerle çözümünün mümkün olduğunu göstermekti. Eğer devlet silah ve şiddet dışındaki çözüm yöntemlerinin kapısın aralarsa, Kürtlere demokratik siyasetin önünü açarsa, ifade ve örgütlenme özgürlüğü konusunda düzenleme yaparsa, Kürtlerin dağdan inemeye, Mahmur'dan dönmeye hazır olduğunu göstermekti."
Bir yılda hava döndü
PKK lideri Abdullah Öcalan, barışçıl bir çözüm umutlarının yeşerdiği bir dönemde Avrupa ve Kandil'deki PKK'lilerle, 1990'lar boyunca Güneydoğu'dan gitmek zorunda kalanların oluşturduğu Mahmur kampından bir grubun Türkiye'ye dönmesini önermiş; öneri barış savunucularından da destek görmüştü.
Grubun gelişinin ardından yaşananlar şüphecilerin kaygılarını doğruladı. Öcalan'ın "yol haritası" hazırlığı, temmuzda hükümetin "açılım" açıklaması Kürt sorununun demokratik çözümünü tartışmaya açmıştı. Bir yıl içinde hava tamamen tersine döndü. Demokratik Toplum Partisi (DTP) kapatıldı; Kürt siyasetçiler ve hak savunucuları KCK operasyonlarıyla cezaevine gönderildi.
Barış Grubu'nun Habur'da ve Diyarbakır'da on binlerce insan tarafından karşılanmasının ardından muhalafetin milliyetçi tepkisine karşılık veremeyen hükümet, açılımı zaten somut adımlara dökememişken söylemini de değiştirdi; yeniden "terörle mücadele"ye odaklandı.
Diyarbakır umutsuz
Dava, 1 Haziran'da PKK'nin ateşkesi kaldırmasıyla artan cenaze haberleri ve ordunun Kuzey Irak'a "sıcak takip" gerekçesiyle girmesinin üzerine geldi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Barış ve Demokrasi Partisi'ni (BDP) hedef gösterdi.
"Bölgede büyük bir gerilim var" diyen Tahmaz "İnsanların umudu tükendi. Açılımın Kürtleri AKP'lilerştirmekten başka bir amacı olmadığından kimsenin kuşkusu kalmadı."
"AKP siyasetin kapısını kapatarak Kürtlere tuzak kuruyor. Kürtlerin bu tuzağa düşmeyeceğini umuyorum. Ama cenazeler gelirken barış sesleri de duyulmaz oluyor." (EÜ/EÖ)