Bir kadına 2009’da “cinsel saldırıda” bulunmaktan yargılanan iş insanının yargılandığı dava bugün (15 Kasım) Gebze 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görüldü.
Davanın yeniden görüldüğü bugüne kadar, fail erkek bir gün dahi tutuklanmazken cinsel saldırıdan hayatta kalan kadın, çok zorlu bir süreç geçirdi. Psikolog tedavisi alan kadın, yaralarını sarmaya çalışırken, Mor Çatı’nın avukatları onun için mücadele etmeye devam etti.
Bugün gelinen sürece kadar yaşananlar da kadınlar açısından erkek – eril yargının durumunu gözler önüne serdi.
“İlk dava sürecinde en önemli tanığı dinlemeyi unutmuşlar”
Dava sürecine dair bilgi veren Mor Çatı avukatlarından Perihan Meşeli, şöyle dedi:
“2013 yılında Gebze 1. Ağır Ceza Mahkemesi, cezalandırılması yönünde karar verdi. Yargıtay yeterli delil olmadığını iddia edip cezanın bozulmasını istedi.
“Biz de bu süreçte davaya dahil olduk. Davayı takip ettik. Biz ilk mahkemede şunu fark ettik, ilk duruşmada önemli bir tanığın dinlenmediğini anladık.
"Başkaca deliller toplandı, kadının beyanını doğrulayan HTS kayıtları geldi. Ruh sağlığının tecavüz nedeniyle bozukluğuna dair raporlar geldi."
“Sanık ve avukatı olağanüstü bir yol denedi”
“Toplamda sekiz delili daha dosyaya sunduk. Yeniden görülen duruşmada 13 yıl 9 ay ceza hapis cezası aldı. Ama ilk davada 17 yıl hapis cezası alacaktı.
“Mahkeme cezayı vermişti ama yakalama kararı vermemişti. 2019’da dosya üst mahkemeye gönderildi ve karar çıktı. Oy birliğiyle ceza kesinleşti.
“Ceza kesinleşince bu fail tutuklanır sandık, oysa fail yakalanmadı. Biz sanığın arandığını, ve bir şekilde tutuklanacağını düşünürken, fail erkek ve avukatı bir rapor bulup Yargıtay kararına itiraz etti. Cumhuriyet Savcısı, bu karara itiraz etti. Tamamen esastan bir itiraz yaptı.
“Bu bizim için çok da alışık olduğumuz bir yöntem değil ve Yargıtay Savcısı, davayı Ceza Genel Kurulu’na taşıdı. Kurul usulen bir bozma verdi. Çünkü ilk bozma ilamında delillerin yetersiz olması sebebiyle beraat yerine mahkûmiyet kararı verilmesi hukuka aykırıdır olmuştu.
“Kurul, sanki beraat etmesi gerekiyor gibi bir kara verdi. Bu tamamen yargı bağımsızlığını ihlal eden bir karar. Çünkü kimse mahkemeye ne karar vermesi gerektiğini söylemez.
“Ceza yargılamasının amacı maddi gerçeğe ulaşmaktır çünkü. Sonuç olarak Genel Kurul, bu davanın yeniden görülmesini cezanın bozulmasını istedi.
“Biz de mahkemede, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun kararı doğru kabul edilirse de bu hukuk devletinde yaşamadığımız anlamına gelecektir üzerinden bir savunma yaptık.
"Biz de genel kurul kararında bazı benzer olduğu iddia edilen kararların dosyamızla hiçbir benzerlik göstermediğini tek tek açıkladık, mahkemenin verdiği cezanın geçerli olması kararını savunmasını ve Ceza Genel Kurulu’nun (cezanın bozulması) kararına direnme kararı vermesini talep ettik.
"Savcılık da bizle aynı fikirdeydi mahkeme karar direnme kararı verdi. 13 yıl 9 ay cezayı tekrar verdi. Yine eski kararında hükmü tekrar etti. Yakalama kararı çıkarmadı. Yurtdışı çıkış yasağı da ekledi.”
"Hukuk devletinde yaşadığımıza inanmamızı sağladı"
Son olarak kararı değerlendiren avukat Meşeli, şöyle dedi:
“Bu karar yargı bağımsızlığı ilkesinden olması gerektiği gibi ancak halen yakalama kararı verilmemesi bütün kadınlar açısından haksızlık.
“Tecavüz suçlarında ne yazık ki ceza kanununda ceza düzenlenmiş olsa da çok sıklıkla sanıkların beraat ettirildiğini görüyoruz Yargıtay ceza kurul kararında özensiz ve gerekçesiz bir karar verdi. Usulü bozmadan direnme kararı olması gereken bir karardı.
“En azından kadınlar olarak hukuk devletinde yaşadığımıza inanmak için bir vesile oldu. Umuyoruz ki ceza genel kurulu da bu karar kendisine gelirse daha dikkatli olsun.”
Kadınlar: Fail cezayı zamanaşımına uğratmak istiyor
Gebze 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki cinsel saldırı davası sonrası kadınlar açıklama yaptı. pic.twitter.com/OinADHkkpl
— Evrim Kepenek (@kepenekevrimm) November 15, 2022
Kadınlar duruşma sonrasında Gebze Adliyesi önünde basına açıklama yaptı.
Mor Çatı’dan Selime Büyükgöze’nin okuduğu açıklama şöyle:
“Bugün burada feministler olarak 14 yıldır süren tecavüz davasının cezasızlıkla sonuçlanmaması için bir araya geldik.
“Bu davada tecavüze uğrayan bir kadın, tecavüzcünün ceza alması için 10 yıl uğraşmak zorunda kaldı ve buna rağmen tecavüzcü bir gün bile tutuklanmadı. Üstüne cezayı zaman aşımına uğratmak için çabalamaya devam ediyor.
“Bu dava kadınların maruz kaldıkları şiddet, ayrımcılık karşısında adalet talep ettiklerinde karşılaştıkları akıl almaz tablonun sadece bir örneği.
“Bugün ceza kanunda yapılan değişikliklerle, kadına şiddetle mücadeleye dair paylaşılan verilerle sanki şiddet cezalandırılıyor gibi algı yaratılıyor.
“Hâlbuki bizler kadınların deneyimlerine baktığımızda cezasızlığın çok yaygın olduğunu, kadınların mahkeme salonlarında adaleti sağlamak için mücadele etmek zorunda kaldıklarını, kendilerine inanılmadığı gibi erkekleri koruyan cinsiyetçi tutumlar nedeniyle sık sık kendilerine suçlayıcı ifadelerin yöneltildiğini görüyoruz.
“Cezasızlıktan güç bulan erkekler, kadınlara şiddet uygulamaya, tecavüz etmeye, öldürmeye hakları olduğunu düşünüyor.
“Kadınların mahkeme salonlarında karşılaştıkları adaletsiz, verilen her cezasızlık kararı tüm kadınların şiddetten uzaklaşma mücadelesini ve maruz kaldığı ayrımcılık ve şiddeti etkiler. Bu nedenle kadınlar aleyhine verilen her karar neticesinde tüm kadınlar zarar görür.
‘Yaşasın feminist mücadelemiz’
“Biz de Mor Çatı olarak bu nedenle bu davaya müdahillik dilekçemizi sunduk. Mahkeme ise talebimizi reddetti.
“Biliyoruz ki erkek şiddetini sonlandırmak ancak toplumsal cinsiyet eşitliğini tesis etmekle ve kurumların bütüncül ve koordinasyon halinde çalışması ile mümkün.
“Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nden geri adım atmakla kadınlara yönelik şiddetle mücadele etmeyeceğini beyan etti fakat biz ne erkek şiddeti ile mücadelemizden ne İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz.
“Kadınların şiddetten uzak, özgür ve bağımsız hayatlar sürebildiği bir dünya için yaşasın kadın dayanışmamız, yaşasın feminist mücadelemiz!”
(EMK)