Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği, “kanuna ve ahlaka aykırı faaliyet yürütme” iddiasıyla kapatılmak isteniyor.
Derneğe açılan dava, bugün (1 Haziran 2022, Çarşamba) Çağlayan’daki İstanbul 13. Asliye Hukuk’ta görüldü. Mahkeme, ailelerin ve baroların mahkemeye katılma taleplerini reddetti. Bir sonraki duruşma 5 Ekim'de. Zaman zaman Adliyede, "Yaşasın kadın dayanışması" sloganı atıldı.
TIKLAYIN - KCDP iddianamesinde "Sebahat Tuncel ve Gültan Kışanak" detayı
Aileler de müdahil olmak istedi
Duruşma hakkında bianet’e bilgi veren derneğin avukatlarından Esin Yeşilırmak, duruşmada Platform’u 280’e yakın avukatın
Müdahillik talebinde bulunan ailelerNihat Palandöken, Abdullah Köker, Öznur Sazlar, Hüsniye Yıldırım, Filiz Demiral, Sevgi Gülseren. Müdahillik talebinde bulunan barolar ve kadın örgütleri Türkiye Barolar Birliği, Gaziantep Barosu, Ankara Barosu, Eskişehir Barosu, Ankara Barosu LGBTİ+ Komisyonu, İzmir Barosu, Tekirdağ Barosu, Kırklareli Barosu, Adıyaman Barosu, Önce Kadınlar ve Çocuklar Derneği, Tekirdağ Barosu Kadın Hakları Komisyonu |
savunacağını belirmişti.
Duruşma öncesinde Türkiye’nin farklı illerinden gelen kadınlar açıklama yapıyor. Konuşmalarda "Adliyeler bizim sokaklar bizim" vurgusu öne çıkıyor.
Duruşmayı Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Oya Ersoy, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Gamze Taşçıer, erkek şiddeti sonucu yaşamını kaybeden kadınların yakınları, baroların kadın hakları merkezleri ve kadın örgütleri takip ediyor.
Duruşma başladı. İlk olarak derneğin başkanı Gülsüm Kav konuştu:
"Biz derneği kurup dava takiplerini sistemleştirdikten sonra resmi kurumların da bu davaları izlemesi için çağrı yaptık. Aile Bakanlığı da geldi davalara. Faillerin avukatlarının bundan rahatsız olduğunu biliyoruz.
"Bu da derneğin başarılı bir iş yaptığını gösteriyor. Şikayetçi tarafın bile suçlu olup cezaevinde olması (nafaka mağduru olduğunu iddia eden erkek) bu davanın düşmesine neden olmalı düşünüyorum."
Daha sonra derneğin başkan yardımcısı Fidan Ataselim konuştu.
Ataselim şunları söyledi:
“Ahlaka aykırı diye bir dava başlamış durumda. Savcı davanameyi defalarca somut delil olmadığı için iade etmiş. Biz hakkımızda açılan bu davanın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının bir devamı olarak bu davanın açıldığını düşünüyoruz. Bu davanın siyasi olduğunu düşünüyoruz.
"Bunu görmek çok zor değil. İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasını isteyenler aynı savunmalarla bizim derneğimizin de kapatılmasını istiyor.
“Açıklama yapmadığımız tek bir adliye yoktur. Kadınların davasını takip ediyoruz, raporlar hazırlıyoruz. Binlerce gönüllümüz var. Mücadele edenlerin önerdikleri dikkate alınsaydı bu kadar cinayet olmazdı."
"Suç işleyen bir erkeğin şikayetiyle dernek kapatılmak isteniyor"
Ataselim’in ardından derneğin avukatlarından Leyla Rukiye Süren konuştu. Süren, savcılığın somut delile dayanmadan bu davayı açtığını belirterek, BİMER şikayetlerine değindi. “Bu şikayetler birbirinden kopya edilerek yazıldı” dedi.
Süren şöyle dedi:
“Bir üyemizin KHK’li kapatılan derneğe üye olduğu iddia ediliyor. Bu yazı bize gönderilmiyor ve Emniyet Müdürlüğü’ne gönderiyor. Emniyet, bu kişiyle ilgili herhangi bir belgeye ulaşamadığını belirtmiş. Nafaka ödemediği için suç işleyen bir erkeğin şikayetini dikkate alarak bu davayı açmış.
“2018’de derneğimizin feshini istemiştir. Valilik derneğimizin kapatılmasını isterken biz erkek şiddeti sonucu yaşamını kaybeden kadınların davalarını takip ediyorduk.
“Ben adliyede kadınlar için mücadele ederken, onlar da adliyede bizi kapatmak için uğraşıyormuş. Savcılık eğer bize önceden sorsaydı, biz ne sizin zamanınızı alacaktık ne de Türkiye’nin bir çok noktasından meslektaşımız buraya gelecekti.”
Torun: Hukuka aykırı deliller var
Avukat Tuba Torun konuştu, şunları söyledi:
"Hukuka aykırı kayıtlarla yöneticilerimizi yargılamak istiyorlar. Kolluk kuvvetlerinin tuttuğu bazı kayıtlar hukuka aykırı. Bu kayıtlar arşiv kaydına dahi giremez. Toplumsal olay kaydı olarak değerlendirilebilir ve özel verilerdir."
"Aile yapısına karşı değiliz erkek şiddetine karşıyız"
Son olarak avukat Esin Yeşilırmak konuştu. Bu davanameyi savcılık hazırlamadı. Bunu nereden görüyoruz? İl Sivil Toplum
Derneğin kuruluşunu Gülsüm Kav şöyle anlattı 2009’da Münevver Karabulut cinayeti sonrasında yaşananlar bizi ve Türkiye’yi çok etkilemişti. Fail yakalanmıyordu. Biz bir reflekse ailenin yanına gittik, “Yalnız değilsin” dedik. Bizim çok sahiplendiğimiz sloganlar da böyle ortaya çıktı. "Kadın ölümleri hep bir magazin boyutuyla tartışıldı. Oysa bu cinayetler ciddi bir hak sorunudur. Münevver Karabulut cinayetinde bu dayanışmanın çok önemli olduğunu fark edince bütün davaları takip etmeye başladık. Kamuoyuna çağrı yaptık. Çağrımıza kim yanıt verirse onlarla birlikte platformu kurduk. O dönemdeki ailelerin de kurucusu olduğu platformumuz adına derneğimizi kurduk. |
Müdürlüğü’nün hazırladığı raporu imzalamış savcı. Bu raporun altında “kanaatindeyim” diye imzalanmış. Savcılık sadece “Derneğin kapatılması isteniyor” cümlesini eklemiş.
“Bizim derneğimizin hangi somut gelişmelerle amacından sapmış buna dair bilgi yok. Bizden buna dair savunma yapmamız bekleniyor. Ancak somut bir delil yok davada. Derneğimiz 3 kere denetime giriyor. Bu dönemde de hepsinde ‘kanuna aykırılık var mı?’, ‘ahlaka aykırılık var mı?’ diye bakıldı, bunulamadı. Denetim raporlarında ‘kanuna aykırılık yok ve ahlaka aykırı faaliyet yok’ diyor."
Son olarak avukat İpek Bozkurt konuştu ve davanın AİHM kararlarına ve AİHS'e aykırı olduğunu söyledi.
Aileler konuştu
Erkek şiddeti sonucu öldürülen Muhterem Göçmen’in ablası Çiğdem Kuzey konuştu. “Platform hep yanımdaydı” dedi.
Sonrasında Helin Palandöken’in babası konuştu, şöyle dedi:
"Dernek bizi hiç yalnız bırakmadı. Onlar bizim psikolojik tedavilerimizi bile yaptı. Bu dernek nasıl aile ahlakını bozuyor? Esas kadına şiddet aile ahlaksızlığı değil mi? Bu dernek bizim derneğimiz. Bu dernek bizi yalnız bırakmadı. Yalnız yürütmedi biz de onları yalnız bırakmayacağız.
Öznur Sazlar konuştu, şöyle dedi:
"2019’da eşim bana iftira attı. Çocuğum kaçırıldı. Devletten yardım istedim devlet bana yardım etmedi. Çocuğumu geldi aldım fakat 16 bıçak darbesi ile erkek beni yaraladı.
"İlk duruşmada erkek tahliye etti. Platform her zaman kadına cinayetin karşısında şiddetin önleyicisi ben platformumuzun kapatılmasını istemiyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kadına şiddete sıfır tolerans eylem planı var. Bunu hatırlatıyorum bu platformun kapatılmasını asla istemiyorum."
"Hukuk kazanacak"
Duruşma önesinde adliye önünde açıklama yapıldı. İlk olarak konuşan Platform Sözcüsü Gülsüm Kav, şunları söyledi:
"Her gün yaşam tarzımıza müdahale ile karşılaşıyoruz. Nedense yasaklanmaya çalışılan her durumda kadınlar oluyor. Her şeyi kadınlar üzerinden yürüten bu baskı sistemine karşı elbette kadınlar bir araya gelecek.
"Bu tesadüf mü düşenlerin hep kadınlar olması? Çünkü hep yüksekten düşerek ölenlerin de kadın olması tesadüf değil. Çocukların gözleri önünde kadınların öldürülmesi hangi ahlaka sığar? Bu dava hukukun davasıdır. Hukuk kazanacak diye inanıyoruz. Bu dava, kadınların yaşamasını istemiyoruz davasıdır."
Gezi direnişinde uzaklaştırma kararı olmasına rağmen, karakola gittiğinde seni koruyamayız bütün polislerimizi Gezi’de dedikleri için öldürülen Muhterem Evcil’in ablası Çiğdem Kuzey, şöyle dedi:
“Muhterem’i bir katile kurban verdim. O dönemde koruma memurları, Muhterim nasıl koruyacaksınız dedim. Bütün polisler Gezi parkında dediler. Bize ait olan mekanları bizim elimizden almak için mücadele ederken bir katil kardeşimi elimden aldı. Ne tesadüf ki 1 Haziran günü kardeşimden sonar sığındığım bu mahkeme bahçesinde dimdik yanımda duran kadınlara açılan dava.
"Bugün de ben onların yanındayım. Bugün dik durma günü bizim için değil tüm kadınlar için. Türkiye kadınları fark etsin ki yavaş yavaş sesimizi kısmaya, önümüzde durmaya çalışıyor. Biz onlara bunu verirsek yeniliriz. Ben yenilgiyi kabul etmiyorum. İçeriye kararlı girip kazanmış şekilde çıkacağız. Unutmasınlar bir kardeşimi kaybettim evet binlerce kardeş kazandım ben onları onlara yedirmem.”
(EMK / HA)