Tekeli'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) görülen iki ayrı dosyada "davacı vekili" hanesinde geçen adı, 12 Eylül darbesini yapan Milli Güvenlik Konseyi (MGK) üyelerinin yargılanması için hazırladığı iddianame yüzünden mesleğinden ihraç edilen babası Sacit Kayasu'nun hakkını arayışını gösteriyor. Tekeli, babasından etkilenerek girdiği hukuk fakültesine öğrendiği "hukuka" artık inanmıyor.
Darbecilere dava açtı
Sacit Kayasu, Adana'da savcı olarak görev yaptığı 2000 yılının 28 Martı'nda, başsavcılık makamına çıkıp elindeki iddianameyi teslim ettiğinde, başına gelecekleri tahmin etmemişti. İddianamede, 12 Eylül darbesini gerçekleştiren Milli Güvenlik Konseyi üyelerinin yargılanması talebi vardı.
Kayasu'ya göre, MGK üyeleri 1979-1980'de Anayasa'ya aykırı biçimde darbe planlamış, gerçekleştirmişti.
CMUK hakkını kullandı
Kayasu 1975 yılında avukatlığa başlamış, 1989 yılında ise savcılığa terfi etmişti. Hukukçuluğunun 25. yılında, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun (CMUK) tanıdığı bir hakkı kullanmıştı.
Meslekten atıldı
Kayasu'nun iddianamesi hakkında içtihada aykırı biçimde "suç duyurusu" muamelesi yapılarak, takipsizlik kararı verildi. Bundan üç gün sonra Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Kayasu'yu açığa aldı. Ve soruşturmanın üçüncü yılında Kayasu, meslekten ihraç edildi.
Yurttaş olarak suç duyurusu
Kayasu, bundan önce de sıradan bir yurttaş gibi MGK üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuş, "görevini kötüye kullandığı" gerekçesiyle kınanmıştı.Oysa Kayasu, 18 yıl haksız bir sebeple cezaevinde yatan babasından etkilenerek hukukçu olmuştu.
Darbe çocuğu
Kızı Gonca Tekeli, darbe çocuğuydu: Annesi O'na sıkıyönetimde hamile kalmış, 12 Eylül 1980'den iki ay sonra 27 Kasım'da doğmuştu. Babasının açığa alındığı tarihte Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi 4. sınıftaydı. Yıl sonu finalleri yaklaşmıştı.
Darbe yok sayılıyordu
Sınavlarını verecek, üniversiteyi tamamlayacak, babasına imrenerek seçtiği avukatlığa başlayacaktı:
"Okula büyük bir istekle girdim. Babam iyi bir hukukçuydu. Ben de öyle olacaktım. Okulun ikinci yılında babam açığa alındı. Derslerde ne 12 Eylül'den ne de 12 Eylül hukuku ve yargısından bahsediliyordu. Babamın iddianamesini de konuşan olmadı. Bunlar yok sayılıyordu."
"Hukuka inancımı yitirdim"
Gonca Tekeli, finallerine hazırlanırken, babasının meslekten ihraç edildiğini öğrendi. Baba Kayasu'nun da beklemediği bu karar, Tekeli için yıkım oldu:
"Hukuka olan tüm inancımı yitirdim. Babamdan etkilenerek adım attığım mesleği bırakmayı düşündüm. Okuldan ayrılmaya karar verdim. Finallere girmeyecek, başka bir bölümde okuyacaktım."
Baba ısrarı hukukçu yaptı
Tekeli, babasının ısrarı üzerine kararından caydı ve okulunu üçüncülükle bitirip mezun oldu. Artık avukattı. Geçen yıl özel bir şirkette, mali hukukçuluk yapmaya başladı. O güne değin adı, hiç bir dosyada "davacı vekili" sıfatıyla yazılmamıştı.
Dosya AİHM'de
Sacit Kayasu, HSYK'nin, biri "meslekten ihraç", diğeri "kınama", hakkındaki iki kararını geçen yıl AİHM'e taşımayı kararlaştırdı. Avukat olan kızı, babasının isteği üzerine dosyanın avukatlığını üstlendi:
"Ben bu prosedürü hiç bilmiyordum. Hem fiili olarak avukatlık da yapmadım. Dolayısıyla adımı koyduğum ilk dosyalar bunlar oldu."
"Hakkımı kullandım çılgın dediler"
Baba Kayasu'ya göre ise hukukçuluk da güven önemliydi ve deneyimsiz de olsa bu davada kızına güveniyordu:
"Uğradığım haksızlığa tahammül edemiyorum. Adımı, 'çılgın'a çıkardılar. Oysa ben yasaların bir savcıya tanıdığı bir hakkımı kullandım. Hem ne asker düşmanı ne de solcuyum: Kayınperedim ve dünürüm, emekli asker. Ben ise 1979 yılında MHP'nin Denizli il Başkanlığı'nı yaptım. Bu darbeden en son etkilenmesi gereken benim. Bu hukuksuzluğa birinin 'Dur' demesi gerekiyordu, ben bunu söyledim."
AİHM'de bir ilk
Tekeli, babasını savunmak üzere AİHM'de başlattığı hukuk mücadelesinden bir ilk yaşandı. AİHM, bugüne değin HSYK kararlarıyla ilgili hiç bir dosyayı görmediği halde Kayasu'nun dosyasını kabul etti. Ve geçen Mayıs ayında Türkiye'den "dostane çözüme ilişkin düşüncesi" soruldu. Türkiye, 30 Ağustos'ta iletmesi gereken yanıtı şimdilik göndermedi.
"Daha çok özgürlük istiyorum"
Kayasu, "Tek isteğim, mesleği geri dönüp avukatlık yapabilmek" diyor. Tekeli ise davanın lehlerine sonuçlanacağı, babasının yeniden avukatlığa başlayabileceğini umuyor:
"Onun bu 'emekli' yaşamı kendi tercihi değildi. Hukuku uyguladığı için bu duruma düşürdüler. Ben babamın yerinde olsaydım o iddianameye hazırlar mıydım, o denli cesur olur muydum, bilmiyorum. Ama babamın haklı olduğuna inanıyorum. Eskiden muhafazakardım. Şimdi daha özgürlükçü bir yönetim istiyorum. Bunun için de darbeciler yargılanmalı."
"Şayet, Avukatlığa dönerseniz 12 Eylül darbesi ile ilgili çalışmalarınıza devam eder misiniz" sorusunu, Kayasu değil, kızı Gonca, yanıtlıyor:
"Babam rahat durmaz, biliyorum." (AŞ/KÖ)