" 'Kendimi korumak için silah taşıyorum' bahanesinin ardına sığınılmasın. Silahla yaralama sonucu ölümler içinde meşru müdafaa oranının çok düşük olduğunu görürüz. Kendini psikolojik olarak güvende hissetmek bir yanılsama; tam tersine, silah taşıyan biri, potansiyel bir potansiyel katil."
Bunlar, Uluslararası Af Örgütü basın sözcüsü Özlem Dalkıran'ın sözleri. bianet'in sorularını yanıtlayan Dalkıran, geçen hafta sonu, bireysel silahlanma sonucu, bir günde üç olayın yaşanmasını, sekiz yaşında bir çocuğun öldürülmesini, biri çocuk iki kişinin de yaralanmasını "korkunç" olarak nitelendiriyor.
İstanbul Barosu Bireysel Silahsızlanma Komisyonu Başkan Yardımcısı Hülya Özkan da, bianet'e, yeni Türk Ceza Kanunu'nda, ruhsatlı da olsa, silahla havaya ateş açmaya ceza getirildiğini söyledi.
"Kimse yaralanmasa, zarar görmese dahi havaya ateş açmanın 6 ay cezası var. Zarar gören olursa, kasten adam öldürme veya yaralamadan bu ceza artırılıyor."
Dalkıran: Maganda kurşunu deyip sıyrılmak kolay
Dalkıran, bireysel silahlanmadan kaynaklanan olayların basının büyük bir bölümünde "maganda kurşunu" ya da "serseri kurşun" olarak adlandırılmasını da şöyle yorumluyor:
"Maganda kurşunu değil bu; bireysel silahlanma. Maganda kurşunu deyip sıyrılmak kolay. Bu durumda, bu ülkede 2 milyon maganda yaşatıyoruz demek; bunların da 550'si milletvekili."
Ehil her 19 kişiden birinde ruhsat var
Dalkıran, "Türkiye'de bireysel silahlanmayla ilgili çok net istatistikler yok" diyor. Ancak, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün Ağustos 2005 tarihli verilerine göre, polisin yetki alanındaki bölgelerdeki rakamları anımsatıyor:
Taşıma ruhsatı sayısı: 284,289
Bulundurma ruhsatı sayısı: 312,832
Toplam tabanca sayısı: 597,121
Kayıtlı olan yivli av tüfeği sayısı: 4,568
Ruhsat sayısı sıralamasında Ankara ilk sırada. Ardından İstanbul, Antalya ve İzmir geliyor.
"Ruhsatsız silahların sayısınınsa bunun üç katı olduğu tahmin ediliyor" diyor Dalkıran.
2003 sonu istatistiklerine göreyse, Türkiye'de toplam 1,954,303 ruhsatlı silah bulunuyor.
1,086,651 kişi taşıma, 867,652 kişi bulundurma ruhsatına sahip.
"Buna göre, silah ruhsatı alma yeterliğine sahip her 19 kişiden birinde ruhsat var" diyor Dalkıran.
Bireysel silahlanma ekonomisi
"Bireysel silahlanmanın çok ciddi bir ekonomik" alan yarattığını belirten Dalkıran,"Yasal başlayan silah ticaretinin neredeyse yüzde 80'i, 90'ı, sonuçta yasadışı kullanıma geçiyor," diyor.
Büyük silah şirketlerine gelince, işin çivisi çıkmış durumda. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi, dünya silah ticaretinin yüzde 88'ini elinde bulunduruyor."
Bireysel silahlanmayla ilgili yanlış kanılardan biri de, silahların büyük bölümünün devletin elinde bulunduğu. Oysa, 2001 sonu dünya istatistiklerine göre, durum bunun tam tersi.
Hafif silahların yüzde 37.8'i silahlı kuvvetlerin, yüzde 2.8'i polisin elindeyken, yüzde 59.2'si sivillerin elinde bulunuyor.
Dalkıran da, Özkan da silah şirketlerinin gücüne dikkat çekiyor.
Özkan, "Silah sektörü çok güçlü bir sektör. İstedikleri lobi faaliyetiyle, istedikleri kararları aldırabiliyorlar" diyor.
Dalkıran ise, sektörün bilgilerinin yasal gizlilikle saklanmasına dikkat çekiyor:
"Üretim ve ticaret bilgileri çok gizli. Sır kapsamına girdiği için bilgi edinme hakkından da yararlanamıyorsunuz."
Dalkıran: Silah bulundurmak zorlaştırılmalı
Dalkıran, yasal düzenlemelerin silah ruhsatı almayı biraz daha zorlaştırdığını, ama uygulamada pek bir şeyin değişmediğini, asıl önemli olanın silah bulundurmanın zorlaştırılması olduğuna dikkat çekiyor.
"Türkiye'de son dönemde ruhsat alma süreci daha sıkılaştırıldı. Örneğin geçmişinde aile içi şiddet olan kişilere verilmiyor.
"Ama, sivilin elindeki silahın denetimi çok zor; herkese polis verilemeyeceği için inisiyatif kişiye kalıyor. Burada toplumsal dışlama, toplumsal uyandırma çalışması gerek. Silahsızlanmanın özendirilmesi gerek."
Dalkıran dünyadaki örnek ve uygulamalara da göndermede bulunuyor: "Çatışma bölgelerinde, özellikle Afrika'da silah kültürel olarak yüceltiliyor. Afrika'da çocuklarına AK-47 adını veren insanlar var.
"Öte yandan, Brezilya'da, ekim ayında, dünya tarihinde ilk kez gerçekleşecek bir referandum var. Ülke, 'sivillere silah verilsin mi' sorusunu oylayacak.
Dalkıran " silah bulundurmanın zorlaştırılması"nın gereğine dikkat çekiyor:.
* Spor amaçlı silah bulunduranlar, kullanmadıkları zamanlarda, silahlarını bölgedeki yetkiliye, örneğin mahalle karakoluna teslim etmeliler.
* Spor için kullanacaklarında, imza karşılığı alıp yeniden geriye vermeliler.
* Silah evde mutlaka demonte halde tutulmalı. Mermileri, şarjörleri ayrı ayrı yerlerde olmalı."
Medyanın rolü
Dalkıran, bireysel silahsızlanma için medyaya büyük bir rol düştüğünü söylüyor.
"İnsan hakları bilincinin oluşmasında en büyük rollerden biri de medyaya düşüyor. Şiddeti teşvik eden yayın yapıldıkça, toplum da şiddetle büyür."
Bireysel silahsızlanma, silahsızlanma terimlerini görünür kılmak, 3. sayfa haberleri yapmak yerine, silahlanmanın sonuçlarına değinmek gerek.
Sigaraya karşı olduğu kadar, silahlanmaya karşı da kampanyalar gerek." (TK/EK)