Soma/Karanlıkdere’deki madendeki yangın sonrası saat 14.45 itibariyle 232 madenci öldüğü açıklandı. Madende kurtarılmayı bekleyenler arasında 15 yaşındaki Kemal Yıldız adlı bir madencinin de bulunduğu iddia edildi. Hürriyet gazetesi maden çıkışınnda bir madenci yakınıyla yapılan röportajı yayınladı. Yakınını bekleyen kişi 15 yaşındaki yeğeninin madende olduğunu söyledi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ise 15 yaşında bir çocuğun madende çalıştırılmasının mümkün olmadığını açıkladı.
Konuyla ilgili olarak görüşlerini aldığımız DİSK-AR (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü) Müdürü Dr. Serkan Öngel 15 yaşında bir çocuğun madende çalıştırılamayacağını söyledi. Çocuk işçiliğinin yaygınlaştırılmasını emek maliyetlerini küresel rekabet söylemi adı altında aşağı çekmenin ürünü olarak değerlendirdi.
“15 yaşında bir çocuğun orada olması aslında bu sistemin yarattığı bir sonuçtur.”
Yönetmelik değişikliği
Serkan Öngel geçen sene, bianet’e hükümetin yaptığı yönetmelik değişikliğini değerlendirirken 16 yaşında ağır işlerde çalışmanın yolunu açan değişikliğin, 16-18 yaş arası genç sömürüsünden daha fazla yararlanmak isteğinin bir ifadesi olduğunu anlatmıştı.
Maden ocakları ile kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yeraltında veya su altında çalışılacak işler 25 Ekim 2013’te çocuk ve genç işçilerle ilgili yönetmelik kapsamından çıkartıldı.
İstihdam stratejisiyle bağlantılı
Bugünkü mevcut durumda sistematik olarak yasal düzenlemelerin gevşetilmeye çalışıldığını belirten Öngel, çocuk işçiliğinin yaygınlaştırılmasının uzun iş günü stratejisinin bir parçası olduğunu ifade etti.
“Son dönem yapılan yasal düzenlemeler çocuk işçiliğinin yaygınlaştırılmasına hizmet eden bir noktada.
“Özellikle mesleki eğitim bağlamında bunu yapmaya çalışıyorlar. O anlamda bunu istihdam stratejisinden bağımsız olarak düşünmek mümkün değil.
“Bir taraftan yasalar gevşetilirken bir taraftan yasaların bilfiil kamu kurumları tarafından görmezden gelindiği bir dönemden geçiyoruz.
“Kamuda özellikle taşeronla ilgili düzenlemelerin, yasal yaptırımların hiçbir şekilde yerine getirilmediğini, mahkeme kararlarının uygulanmadığını söylemek mümkün.
Denetim piyasaya bırakılamaz
Öngel bir yandan yasaların gevşetilip daha kuralsız bir yapı inşa edildiğini, diğer yandan ise mevcut yasaların da uygulanmadığı bir süreç yaşandığını vurguladı.
“Bakanlık özellikle işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda çok iddialı bir yasa çıkardığını söylüyordu, ama görünen o ki, bu iş piyasaya bırakılarak, piyasadaki kimi firmaların hizmet alımı yoluyla bu işim denetiminin yapılmasıyla sağlanamıyor.
“Bu alana dair hem kamunun denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekiyor. Hem de sendikaları daha örgütlü bir yapıyla buraya müdahale etmeleri gerekiyor ama bu, mevcut istihdam stratejisinin tam tersi istikamette etki edebilecek bir durum.
“Çünkü taşeronlaşmanın, çocuk işçiliğinin yaygınlaştırılması emek maliyetlerini küresel rekabet söylemi adı altında aşağı çekmenin ürünü. Bundan bağımsız düşünülemez.” (YY)