Soma'dan maden bölgesine ulaşım oldukça zor. Ancak otostop çekerek varıyoruz. Bir buçuk kilometre kala jandarma araçlardan inmemizi ve yürüyerek gitmemizi istiyor.
Maden ocağına vardığımızda yoğun bir kalabalık ve tedirgin bir hava karşılıyor bizi. Zaman zaman Rüzgar ve toz bulutu yükseliyor.
İki işçi çıkarılıyor
Biz vardığımızda iki işçiyi çıkarıyorlar madenden. Yüzleri kapalı. Aileler, "Yüzlerini görmek istiyoruz" diye bağırıyorlar.
Dört yıldır madende çalışan Hasan ile konuşuyorum. İçeriyi iyi biliyor. "Madenin derinliği 3-4 km" diyor. Genişliği de bir o kadar varmış. Kazanın nedenini soruyorum, anlatıyor:
Madenci Hasan konuşuyor
"Makine sürekli çalıştığı için bağlı olan kablolar ister istemez gevşiyor ve şase yapıyor. Böylece trafoyu zorluyor. Ve trafo patlıyor."
Hasan, arama kurtarma çalışmalarına da katılmış. "İçerisi toz duman" diyor.
Metan ya da karbondioksit gazının yoğun olduğunu söylüyor. İşçilerin hiçbirinde yara izi yokmuş. Yalnızca zehirlenmişler. Bir madenci demiri yalayarak, oksijen almak amacıyla, hayatını kurtarmış.
"Madencilik askerlik gibidir" diyor. "Askere gider gibi vedalaşırız yakınlarımızla."
Maskeyle çıkartılanlar
İsmini vermek istemeyen arama-kurtarma ekibinden bir kişi ocaktan yüzünde maskeyle çıkartılanların birçoğunun aslında cansız bedenler olduğunu söylüyor.
"Peki neden maske takıyorlar?" diye soruyorum, "Ailelerin tepki göstermesinden çekiniyorlar" diyor.
Dört günlük madenci
Halil Canbey ise 18 yaşındaki yeğeni Uğur Canbey'i bekliyor. Uğur, madende çalışmaya başlayalı dört gün olmuş.
"Çok önceden başvurmuştu. Keşke hiç başlamasaydı" diyor. Ve ekliyor: "Özelleştirmeden dolayı oluyor bunlar. Makineler sürekli çalışıyor. Böyle şey olur mu?"
Ailelerin bekleyişi sürüyor. (SK/NV)