Efemçukuru köylüleriyse, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'e yolladıkları mektupta, arazilerini satmayacaklarını ifade etti ve ekledi:
"Bizler, yöremizi ve İzmir Kentinin içme suyunu kirletecek olan altın madeni işletmesini istemiyoruz. Bakanlığınız kullanılarak 'arazilerimizin kamulaştırılması hatası'na düşülmeyeceğini umut ediyoruz."
"Kamu yararı yokken kamulaştırma yapılamaz"
50'ye yakın sivil toplum örgütünün oluşturduğu Elele hareketiyle Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) da ortak bir açıklama yaptı ve Efemçukuru'nda kamulaştırma yapılamayacağını açıklayarak "geleceğimizi karartacak kirlenmenin önünü açacak işlem yapmamaları" için yetkilileri uyardı.
"Kamulaştırma, kamu yararı için yapılır. Efemçukuru Altın Madeni işletmesi, İzmir'in içme suyu havzasını oluşturan bölgenin yer üstü ve yer altı su kaynaklarının kirlenmesine yol açacak, orman ve diğer bitki örtüsünü yok edecek, yöredeki özelliği olan bağcılığın ve diğer tarımsal üretimin sonunu getirecektir.
"Burada kamu yararı bu işletmenin önünü açmak değil, işletmeye engel olmaktır, bu nedenle Efemçukuru'nda kamulaştırma yapılamaz."
"Yörenin doğal dengesini bozacağı ve İzmir'in içme suyu kaynaklarını kirleteceği"ne dair bilirkişi raporu bulunmasına karşın, madene işletme ruhsatı ve olumlu Çevre Etki Değerlendirme kararı verilmişti.
Efemçukuru, İzmir'in içme suyu havzasında bulunuyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü de, izin kararlarına ısrarla karşı çıkmıştı. Her iki karar için de yargı süreci devam ediyor. (TK/EÖ)