İşçiler ve aileleri, çevre illerden gelenlerle 9 Şubat Cumartesi Gökçesu Köprübaşı'ndan Pazar Yeri'ne yürüdüler. 1200 nüfuslu Mengen'in Gökçesu Beldesi'nde, maden işçilerinin yürüyüşüne ailelerle birlikte katılanlar 500 kişiyi aştı.
Dev.Maden-Sen Genel Başkanı Çetin Uygur, Bianet'e yaptığı açıklamada, Gökçesu'da yaşananı "özelleştirilen kömür sahalarındaki işçilerin her türlü güvenceden uzak bir ortamda sendikalaşma çabaları" olarak özetliyor.
Özelleştirmeyle gelen
Enerji Bakanlığı'na bağlı Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) Genel Müdürlüğü özelleştirme politikaları çerçevesinde, Nurullah Ercan kurduğu Kuzey Anadolu Madencilik A.Ş, Bükköy Madencilik LTD. ŞTİ. ve Üçpınar Madencilik LTD. ŞTİ. adlı şirketlerle kömür sahalarına sahip oldu, işletme hakkını devraldı.
İşletmede çalışan maden işçileri 2001'de DİSK/Dev.Maden-Sen'e üye oldular. Bunun üzerine, Nurullah Ercan, sendikadan istifa tehditleri sonuç vermeyince işletmeleri kapattı, işçilerin kazanılmış haklarını gasp etti.
Dev.Maden-Sen olayı yargıya taşındı. Ercan "işçilerin işyerinde çalışma güvenliğini ortadan kaldırdılar" diyerek mahkeme tespiti yaptırdı. Sendika, "hangi mahkeme yetkilisinin ocaklara girdiğini bilmemesine karşın tespitte 'bilirkişi' imzası atan maden mühendisi de düşündürücü" diyor.
Sendika soruyor
* İranlı bir maden mühendisi nasıl çalışma izni aldı, nasıl bilirkişi oldu?
* Bu kişinin Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'nden (TMMOB) çalışma izni var mı?
* TMMOB'den Bolu-Zonguldak il sınırlarında bilirkişilik yapma izni ve mahkemelere bildirilmiş listelerde ismi var mı?
* İşyeri hekimi olarak tanıtılan bayan hekim Türk Tabipleri Birliği'nin işyeri hekimliği eğitim ve kurslarını tamamlayıp "uygunluk" belgesi almış bir hekim değildir. Ercan'ın işletmesiyle bağı sadece işletme müdürünün eşi olmaktan öteye geçmiyor.
İşletmeyi kapatıyor, Abant'ta tesis açıyor
Uygur, Ercan'ın "örgütlenme hakkı" başta olmak üzere her türlü "pervasızlığı" yapmak hakkını kendinde gördüğünü söylüyor ve uygulamayı aktarıyor:
* İşçilerin bir kısmını taşeron olarak gösterilen kişiler adına kayıtlara geçiriliyor.
* İşçilere çalıştıkları sürede 230 milyon öderken, bordrolarda, SSK, maliye bildirimlerinde 141 milyon gösterilerek SSK primlerinden vergiden kaçırılıyor.
* TKİ Genel Müdürlüğü , Enerji Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı'na ayda 250 ton linyit kömürü üretildiği bildirilirken, işçilerin kendi çalışmalarından çıkardığı sonuçlarla aylık üretimin 6000 ton civarında olduğudur.
* İşçilerin hiçbir hakkını ödemeden "süresiz kapatmaya" giden Nurullah Ercan bir bayramı, bir yılbaşını, işçilerin ailelerinin aç ve yoksul geçirmesinde hiçbir rahatsızlık duymuyor. Maden işçilerinin ürettiği değerleri alıp Mengen-Gökçesu'ya hiçbir şey bırakmadan Abant'ta, Antalya'da yatırımlara dönüştürürken hiçbir rahatsızlık duymuyor.
* DİSK/Dev.Maden-Sen olarak bütün bu yasa dışılıklarla ilgili gerekli kurum ve kuruluşları gerekli işlemlerin yapılması için uyardık. Çalışma Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve ilgili kuruluşlar uyarıldı. Bölge yargı kurumlarında gerekli yasal başvurular yapıldı, sonuçları bekleniyor.
Çevre dayanışması
Gökçesu'da 2000 maden işçisi bulunduğu, hiçbir işçinin sosyal güvencesi buluyor.
Miting ve yürüyüşe, İstanbul'dan Türkiye Basın İşçileri Sendikası (Basın-İş) Genel Sekreteri, Kocaeli'den Türkiye Genel Hizmet İşçileri Sendikası (Genel-İş) Şube Yöneticileri, Bolu'dan ise Büro Emekçileri Sendikası (BES), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Eğitim, Bilim ve Kültür Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), Belediye-İş, Orman-İş yönetici ve üyeleri ile Halkevleri katıldı. Mitinge Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Demokratik Sol Parti (DSP) belde Temsilcileri ile Emeğin Partisi (EMEP) Bolu İl Başkanı katıldı.
Ocaklar açılsın, işçiler çalışsın
Miting ve yürüyüş sırasında, Bolu Jandarma Alayı beldede ve çevrede geniş güvenlik önlemleri aldı. Dışarıdan gelenler ikişer arama noktasından geçerek ve kimliklerini dönüşte almak üzere Jandarma'ya bırakarak Gökçesu'ya girebildiler.
Dayanışma amacıyla gelen Bolu Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) adına Eğitim-Sen Şube Başkanı, Türk-İş adına İl Temsilciliğini yürüten Belediye-İş Şube Başkanı ve Genel-İş Kocaeli Şube Başkanı birer konuşma yapmışlardır.
Sloganlar
Miitingde; "Sendikalaştırmaya, işsizliğe hayır, , Yaşasın sınıf dayanışması, Maliye uyuma, hırsızları yakala, Maden işçileri demokrasi bekçisi, Ocaklar açılsın, işçiler çalışsın, İşçilerin birliği sermayeyi yenecek, İş cinayetleri istemiyoruz, Yaşasın iş, ekmek özgürlük mücadelemiz, İş güvencesi yasası hemen şimdi, Tenceremizde aş değil, taş kaynıyor, İnsanca yaşayacak bir ücret ve insanca yaşam koşulları istiyoruz" gibi sloganlar atıldı, pankartlar taşındı.
Kutlamada bir araya gelmek
Sendika genel başkanı Uygur, mitingdeki konuşmasına "Mengen/Gökçesu maden işçilerinin insanca bir çalışma düzenine kavuştuğu, işyerinden doğan hakları için işverenle müzakere yapabildiği, Anayasal hakkı olan sendikalaşma hakkını kullanarak sözleşmesini bağıtladığı bir kutlamada bir araya gelmek isterdik" sözleriyle başladı.
"Türkiye'de yaşadığımızı, bizleri dünya patronlarının sömürü ve soygun örgütleri Uluslar arası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası programları ile bağlanan bir ülkede yaşadığımızı da hiç unutmadık."
Uygur'un konuşmasından bazı başlıklar
* Yaratılan krizlersonrası, son altı ayda tam 1 milyon 75o bin kişi işsiz kaldı...
* İşçilerin sendikalaşma hakkı engellendi, sendikalaşmak isteyenler işten atıldı.
* Sendikalaşıp, toplu sözleşme imzalayan işçilerin sözleşmeleri çiğnendi, iş akitleri çiğnendi, ücret zamları düşürüldü...
* Ülkemiz yaşayanlarının 25 milyonu açlık sınırının altında yaşıyor.. Nüfusun en yoksul yüzde 20'si üretilen değerin yüzde 4,2 sini alıyor. Yani bizleriz... Ama en zengin yüzde 20'si ise bizim ürettiğimiz bu değerlerin yüzde 50'den fazlasına el koyuyor.
Çalışma hayatını cehenneme çeviren kararlar
* IMF'den, Dünya Bankasından alınan 200 milyar doları aşan borçla bankalar ve bankaları hortumlayanlara akarken, bizlere bu borcu ödemek için yeni yeni vergiler hazırlayan bir parlamenterler kitlesi ve hükümet çalışma hayatını cehenneme çeviren yeni kararlar peşinde...
* Kıdem ve ihbar tazminatı ödemelerini kaldırmanın peşindeler...
* Sendikaları, işçilerin çıkarlarını koruyan, geliştiren ve siyasete müdahale eden örgütlenmeler değil, hükümetlerin kararlarını hayata geçirmede yan kuruluşlar, sivil toplum kuruluşları yapmanın peşindeler...
* Bütün bunları gerçekleştirmek isteyenlerin "demokratikleşme uğruna devleti zaafa uğratamayız" diyerek, kendilerinin denetlenmesi, eleştirilmesi ve farklı düşüncelerin, farklı çözümlerin açıklanmasını suç ilan etmenin peşinde olduklarını da görüyoruz...
Satılmış Tepe'nin, Mehmet Çavdar'ın
* Devletin bahçesinde elinde sopasıyla kendini bekçi ilan edip dolaşanların yarattığı ülkemizin küçük bir kopyası oldu Mengen/Gökçesu... Hem de daha acımasızca yaşanılan, yaşatılan bir bölge. Gökçesu'lu, DİSK'li maden işçileri, Zonguldaklı maden işçileri Satılmış Tepe'nin , Mehmet Çavdar'ın yaşamak istemedikleri sömürüye ve soyguna başkaldırılarını yaşamlarını kaybederek örnek oldukları süreçleri bir bayrak gibi devralmış durumdalar.
İrtibat Bürosu Açılışına engelleme
Miting sonrasında, Sendika'nın irtibat bürosunun açılış töreni, bina önüne sıralanan güvenlik kuvvetleri ve jandarma komutanının "kaymakam izin vermiyor" açıklamasıyla engellendi.
Uygur, İrtibat Bürosu açmak için kimsenin iznine ihtiyaçları olmadığını, sendika Ana tüzüğünün kendilerine böyle bir hak tanıdığını ve Kaymakama yapılan başvurunun izin değil bildirim olduğunu, sendika şube ya da irtibat bürolarının tasarrufunun Kaymakam'da olmadığını açıkladı.
"Kaymakam, yasaları değil kendi keyfi tutumunu uyguluyor ve taraflı davranıyor. Kaymakamlık, tüm başvuruları kayda geçirmek zorunda, bunu yapmamakta yasaları çiğniyor."
Uygur, sendikal mücadelenin geliştiği bölgede gerçekleşen bu ilk yürüyüş/miting sonrası, bir araya gelen dayanışmacı kuruluşların aldıkları kararı aktarıyor: "Bizi bir sendikal eylemde bir araya getirdiler. Bunu değerlendirelim. Artık hep birlikte olalım." (NM)