13 Aralık 1968’de Uluslararası Taşımada Hayvanların Korunmasına ilişkin Avrupa Anlaşmasının kabulünden sonra 10 Mart 1976’da Tarımsal Hayvan işletmelerindeki Hayvanların Korunmasına İlişkin Avrupa Anlaşması imzalandı.
21-23 Eylül 1977'de Uluslararası Hayvan Hakları Birliği tarafından düzenlenen uluslararası toplantıda "Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi" kabul edildi.
15 Ekim 1978 tarihinde Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi Paris’teki UNESCO Merkezi’nde ilan edildi.
Beyanname 1989 yılında Hayvan Hakları Birliği tarafından yeniden düzenlendi 1990 yılında kamuya açıklandı.
Beyanname “Yaşamın tek olduğunu, yaşayan bütün canlıların ortak bir kökeni olduğunu ve türlerin evrimi yönünde farklılaştığını, yaşayan bütün canlıların doğal haklara sahip olduğunu” kabul eder.
Sinir sistemi olan her hayvanın kendine özgü hakları vardır.
Bu doğal hakların küçümsenmesi ve hatta kolayca göz ardı edilmesi, doğa üzerinde ciddi zararlar doğuracaktır ve insanlığın hayvanlara karşı suç işlemesine sebebiyet verecektir. Türlerin birlikte olması; diğer hayvan türlerinin yaşama hakkının insanlık tarafından tanınmasını ifade eder.
Beyanname “insanlık tarafından hayvanlara saygı gösterilmesinin bir insanın bir diğerine gösterdiği saygıdan ayrı tutulamayacağını” söylüyor.
Saygısızlık, saygısızlıktır.
İnsanların insanlara ettiği saygısızlık ne ise; insanların hayvanlara ettiği saygısızlık da odur. Bütün hayvanlar biyolojik denge kavramı içerisinde varolmak bakımından eşit haklara sahiptir.
Bütün hayvanlar saygı gösterilme hakkına sahiptir. Hayvanları içeren sergiler, gösteriler ve filmler hayvanların onuruna saygı göstermek zorundadır. Hiçbir şekilde şiddet içeremeyeceklerdir.
Devletler, hayvanların kendilerine özgü yasal statüleri ve hakları hukuk tarafından tanınmak zorundadır.
Daha da önemlisi; eğitimden ve okullaşmadan sorumlu merciler, vatandaşlarına çocukluktan itibaren hayvanları anlamayı ve saygı göstermeyi öğrenmeleri için olanak sağlamak zorundadır.
Almanya, İsviçre, Avusturya, Hollanda, İsveç hayvanları koruma kanunlarını çıkardılar.
Türkiye 24 Haziran 2004’de 5199 sayılı “Hayvanları Koruma Yasası”nı kabul eti. Kanunun amacı; hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamaktır.
Eşek (Equus asinus), atgiller (Equidae) familyasının evcilleştirilmiş türlerinden biridir. (Wikipedi.Özgür Ansiklopedi).
Hayvanları Koruma Kanunu hükümlerinden yararlanacak olan eşek, insan tarafından kültüre alınmış ve eğitilmiş hayvanlar arasındadır.
Bir eşeğe, zorlayarak ya da korkutarak, kendi yararına olmadığına inandığı bir işi yaptırmaya çalışmak oldukça zordur.
Eşekler; oldukça zekidir. Dikkatli, arkadaş canlısı, oyuncu ve öğrenmeye meraklıdır.
Hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, acımasız ve zalimce işlem yapmak, dövmek, aç ve susuz bırakmak, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak, bakımlarını ihmal etmek, fiziksel ve psikolojik acı çektirmek yasaktır.
Eşeklerin psikolojisini bozmak da yasaktır.
28 Haziran 2008 tarihli gazetelerdeki haberlere göre; “Atatürk devrimleri travma yarattı” sözleri nedeniyle eleştirilen ve “Beni eleştirenler Devrim Kanunları’nı okudularsa eşek gibi anırırım” diyen AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, “TBMM Kütüphanesi’nden Atatürk devrim yasalarıyla ilgili belgeler alınmaya başlandı. Birçok eşeği eşeklikten kurtardım” demiş.
Olabilir, Devrim Kanunlarını okumamışlardır.
Cahildirler ve sözlerinizi anlamamışlardır. Kendi benzetmenizle onları “eşeklikten kurtarırken”, kütüphaneden belgeleri alan insanlar sözlerinizi insan oldukları için hakaret sayabilirler.
Eşekler de hayvan oldukları için Hayvan Hakları Beyannamesine ve Hayvanları Koruma Kanununa göre sözlerinizi yanlış değerlendirir ve hakaret olarak algılayabilirler.
Ya bir gün evcil hayvan türü olan “gerçek eşekler”; zeki ve öğrenmeye meraklı oldukları için Meclis kütüphanesinden devrim yasaları ile ilgili belgeleri almak, okumak, öğrenmek, insanlara örnek olmak ve size göre “eşeklikten kurtulmak” için Meclis kapısının önünde anırmaya başlarlarsa ne yapacağız?
Sizi eleştirenler hakkındaki ve kendinizle ilgili benzetmelerinize, eşeklerle ilgili görüşlerinize karışamam.
İnsanları veya kendinizi hayvanlara benzeterek siyaset yapmanız da beni ilgilendirmez. Ben sadece Hayvan Hakları Beyannamesine ve Hayvanları Koruma Kanunu göre tüm hayvanların hakları olduğuna inanıyorum.
İnsanlar gibi eşekler de korunmalıdır…
Bir yararı olmayacağına inandığım için lütfen yapmayın. Sizi eleştirenler Devrim Kanunlarını okumamış olsalar bile, siz yine de, kendi benzetmenizle, lütfen “eşek gibi” anırmayınız…