* Fotoğraf: Anadolu Ajansı (AA)
Brezilya'da ikinci turu 30 Ekim'de yapılan devlet başkanlığı seçimlerini yüzde 50,9 oy alan Luiz Inácio Lula da Silva kazandı.
Lula da Silva'nın rakibi mevcut devlet başkanı ve aşırı sağcı siyasetçi Jair Bolsonaro, seçimlerin ardından yaklaşık 44 saat boyunca koruduğu sessizliğini dün (1 Kasım) bozdu ve yenilgiyi kabul etmese de "anayasa çerçevesinde hareket edeceğinin" garantisini verdi.
Bundan 20 yıl önce Brezilya'nın işçi sınıfından gelen ilk devlet başkanı olan eski fabrika işçisi Lula'nın başkanlık seçimlerini kazanması, şüphesiz sadece Brezilya için değil, genel anlamda Güney Amerika toplumu ve siyaseti açısından da önemli mesajlar veriyor.
Luiz Inácio Lula da Silva'nın üçüncü kez Brezilya devlet başkanı seçilmesinin Brezilya ve Güney Amerika için ne anlama geldiğini, hangi yerel, bölgesel ve küresel dinamiklerin Lula'nın seçilmesini sağladığını Kolombiya'nın Universidad Externado de Colombia Üniversitesi Finans, Hükümet ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden akademisyen David Castrillon-Kerrigan ile konuştuk.
Latin Amerika'da "iktidar karşıtı oy trendi"
Araştırma profesörü Castrillon-Kerrigan'a göre, Lula'nın devlet başkanı seçilmesi, esasında "Latin Amerika'da gördüğümüz trendin bir parçası."
"Bölgede son yapılan 15 seçimi kazanan adaylar, partilerin ya da iktidarın seçtiği adaylar değildi" diyen Castrillon-Kerrigan, bu durumun Latin Amerika'da "iktidar karşıtı bir oy trendine" işaret ettiğini söylüyor.
Lula'nın seçim "zaferini" de bu trendin bir parçası olarak değerlendiren Kolombiyalı akademisyen, Brezilya'daki son seçim sonuçlarının daha genel anlamda bir hoşnutsuzlukla da ilgili olduğu görüşünde.
Castrillon-Kerrigan, özetle şu değerlendirmeleri paylaşıyor:
Enflasyon, işsizlik, yoksulluk...
"Lula'nın seçilmesi, elbette daha genel anlamda bölgede ve dünyada gördüğümüz hoşnutsuzlukla ilintili. Bu hoşnutsuzluk ise kısmen pandemi ve etkileriyle...
"Öte yandan, bu hoşnutsuzluğun aynı zamanda küresel ekonomik bağlam ile de bağlantılı olduğunu söyleyebiliriz. Yani, enflasyon, para birimlerinin değer kaybetmesi, işsizlik ve yoksulluk gibi kötüleşen toplumsal koşullar...
"Seçmenleri iktidarda olmayan ya da yerleşik siyaseti temsil etmediği söylenen adaylara oy vermeye yönelten bu hoşnutsuzluğun bir sebebi kısmen bu. Lula elbette bundan birkaç yıl önce yerleşik siyasettendi fakat yine de bu adayların bunu temsil ettiğini söyleyebiliriz.
"Lula'nın seçilmesi, iki algıyı güçlendirecek"
"Lula'nın seçilmesine yol açan, bu dinamikler oldu. Lula'nın zaferi, bunun da ötesinde, bölge hakkında iki görüşü, iki algıyı güçlendirecek.
"Birincisi, bölgenin sola yöneldiği görüşü ya da algısı... Bu, Brezilya'yı ve - en son Gustavo Petro'nun devlet başkanı seçilmesiyle de gördüğümüz gibi - ilk defa Kolombiya'yı da içine alan bir trend.
"İkinci görüş ise bölgenin oldukça kutuplaşmış olduğu algısı. Her ne kadar sola bir yönelim olsa da adaylar küçük farklarla kazanıyor.
"Bu adaylar, kendilerine oy vermiş olsun ya da olmasın tüm halkı yöneteceklerine söz verdiler. Fakat bunu yaparken zorluklarla karşılaşıyorlar.
"En son Şili örneğinde gördüğümüz gibi, Şili Devlet Başkanı Gabriel Boric, anayasada reform yapma sözü vermişti. Bunun için Şili'de bir anayasa referandumu yapıldı ve başarısız oldu. Bu, söz konusu bölünmenin, parçalanmanın ve kutuplaşmanın bir göstergesi.
"Bu kutuplaşmış bağlamda sol adaylar seçimleri küçük farklarla kazanıyor. Devleti yönetmek, onlar için - Lula da dahil - çok zor olacak."
Lula, üçüncü kez devlet başkanı212 milyonun üzerindeki nüfusuyla Güney Amerika'nın en büyük ülkesi olan Brezilya'da 30 Ekim 2022'de düzenlenen ikinci tur devlet başkanlığı seçiminde, ülkeyi iki dönem yöneten solcu siyasetçi Lula da Silva yüzde 50,9, Bolsonaro ise yüzde 49,1 oranında oy almıştı. Bolsonaro, ülkede 1985'te demokrasinin yeniden tesis edilmesinden bu yana ikinci dönemde seçilemeyen ilk devlet başkanı olmuştu. TIKLAYIN - "Bölünmüş bir Brezilya'da yaşamanın kimseye faydası yok" |
(SD)