Aşağıda, bu seçimlerle ilgili olarak, Joao Machado Borges Neto ile Ergun Aydınoğlu'nun yaptığı bir röportaj yer alıyor. Joao Machado Borges Neto, 1999'a kadar PT yöneticiliği yaptı. Şu anda PT içindeki 'Sosyalist Demokrasi' eğiliminin liderlerinden ve ayrıca Sao Paulo Katolik Üniversitesi ekonomi profesörü.
Bir kez daha Lula, kamuoyu yoklamalarında lider görünüyor. Gazeteler, 1980'lerin sonlarından beri hemen her seçimde benzer bir durumun olduğunu yazıyorlar. Bu seçimde yine son üç başkanlık seçiminin klasik senaryosu mu söz konusu yoksa bu kez farklı bir şeyler de var mı ?
Sanırım bu kez durum oldukça farklı. Bir kere Brezilya ve bir çok Latin Amerika ülkesini saran bir kriz var. İnsanlar bu krizi, neo-liberal modelin krizi olarak görüyorlar. Bu modelin bir diğer adı da ''Washington konsensusu''. Krizin temelinde, Latin Amerika ülkelerinin iyice derinleşen bağımlılıkları yatıyor. O derece ki, şu piyasalar denilen nesneye ''güveninin'' birazcık kaybolması, pekala ulusal ölçekte bir iflasın yolunu açabilir.
Aslında başkan Fernando Henrico Cardoso'nun halkın desteğini yitirmesi, 1998 seçimlerinden öncesine tekabül ediyor. O tarihte yine bir kriz ortamı söz konusuydu. Ama Cardoso buna rağmen seçildi, çünkü insanlarda yeni bir krizin durumu daha da vahimleştirmesi korkusu vardı. Seçildikten sonra Cardoso'nun gerçekleştirdiği devalüasyon, popülaritesine şiddetli bir darbe indirdi. Bir süre sonra durumunu düzeltti, ama bu kez de enerji krizi geldi. Hatırlatmak gerekebilir ki, bunun kaynağında bir ölçüde özelleştirme olgusu da vardı. En sonunda bu yıl, önce Arjantin krizi, ardından ABD'deki ekonomik sıkıntılar, Brezilya'nın durumunu iyice kötüleştirdi. O derece ki, şu anda hükümetin adayı bile kendisini "değişimin adayı'' olarak niteliyor.
Bir diğer farklılık, Lula'nın yaşadığı ve PT'ye kabul ettirdiği değişim. Ona göre kazanmak için, en geniş ittifakları gerçekleştirmek ve bunun için de programı olabildiğince yumuşatmak lazım. Şu anda gerek burjuzinin ve gerekse orta sınıfların farklı kesimlerine, değişimin "yumuşak'' olacağı garantisini verme çabasında. Kendisi için seçtiği başkan yardımcısı, bu konudaki iyi niyetinin'' kanıtlanması çabalarından bir tanesi. PT'nin başkan yardımcısı adayı, sağcı bir parti olan Liberal Partinin üyesi bir büyük burjuva. Tekstil sektöründen geliyor. Bu taktiğin ne derece başarılı olacağını ölçmek zor, ama şu anda Lula, %35'oyla, kamuoyu yoklamalarında birinci sırayı tutuyor. Bu durumda mutlaka bir ikinci tur seçimi yaşanacak.
Diğer adaylar kimler? Programları nasıl?
Beş aday daha var. Bunlardan ikisi, radikal solun küçük partilerinden geliyor. Bunlardan biri, Arjantin'deki Partido Obrero (İşçi partisi) çizgisinde bir Troçkist eğilimli grup. Ama gerçekten çok küçük bir çevre. Diğer ise, bir kaç yıl önce PT'den ayrılmış bulunan Morenocu Troçkist grup PSTU (Birleşik sosyalist işçi partisi). Bu iki grubun da parlamentoda temsilcileri yok ve bugüne kadar %1'den daha fazla oy almadılar. Ama bu kez Lula'daki değişim nedeniyle, PSTU bu oranı aşabilir.
Bunların dışındaki diğer üç aday, Lula ile birlikte ''esas adaylar'' olarak nitelendiriliyor. Bunlardan José Serra, hükümetin adayı. Sloganı: ''değişimle birlikte süreklilik''. José Serra, sık sık Lula'nın övgüsünü yapıyor, ama yönetim deneyinin olmadığını, son zamanlardaki değişiminin pek tutarlı olmadığını da ekliyor. Eğer ikinci tur, Serra ile Lula arasında gerçekleşirse, ki bu pekala mümkün, hükümetin adayı muhtemelen Lula'nın ''söylemindeki ikilik'' konusuna ağırlık verecek. José Serra şu anda kamuoyu yoklamalarında %20'den biraz fazla bir oranla ile ikinci sırada.
Diğer iki aday, parlamenter muhalefetten geliyorlar. Bunlardan biri, Ceara eyaletinin eski başkanı olan Ciro Gomes ''İşçi Cephesi''nin adayı, ama bu cephede bir sağcı parti de var. (PTB / Brezilya İşçi Partisi.) Öte yanda bu aday, şu andaki hükümeti destekleyen PFL'nin de (Liberal cephe partisi) adayı durumunda. Ama Gomes, Lula'dan daha muhalif bir havada. Onu, ''piyasalar tarafından evcilleştirilmiş'' olmakla suçluyor. Ama öte yanda yakın zamanlarda ekibine, Milton Friedman'a yakın Chicago Üniversitesinden bir iktisatçıyı da kattı. Gomes, Lula karşıtı esas adayların en tutarsızlarından. Ama kamu oyu yoklamalarında %20'lik bir yeri var.
Son olarak, PSB (Brezilya Sosyalist Partisi) üyesi ve Rio de Janeiro eyaletinin eski başkanı olan Garotinho geliyor. Bu da kendisini en soldaki aday olarak sunmakta ve Lula'yı eski görüşlerini terk etmekle suçluyor. Ama öte yandan kendisi de sağ güçler tarafından, örneğin Liberal Parti'nin bir kesimi tarafından destekleniyor. (İlginç bir şekilde, Liberal Parti resmi olarak Lula'yı destekliyor.) Garotinho, kamu oyu yoklamalarında %10 ile sonuncu durumda.
Lula dışındaki dört esas adayın programları birbirine son derece yakın. Hepsi dışa bağımlılığın azaltılmasından, ihracatı artırmaktan, faiz oranlarını düşürmekten, tekrar büyümeyi yakalamaktan ve sosyal harcamaları artırmaktan söz ediyor. Tabii bu arada hükümetin adayı durumunda bulunan ve bir ara hükümette bulunduğu sırada bu konularda hiçbir şey yapmamış bulunan José Serra, diğer adayların şiddetli eleştirisi altında. Öte yanda söylemlerindeki solculuğa rağmen, gerek Ciro Gomes'in gerekse Garothino'nun Lula'nın sağında olduklarını hatırlatmakta yarar var.
Lula'nın iktidar, daha doğrusu hükümet programından sözeder misin? Son yıllardaki evrimi, bu programa nasıl yansıdı?
İşin gerçeği, Lula'nın bir ''iktidar programı''ndan bahsetmek mümkün değil. Lula, bu seçim kampanyası için iki temel belge yayınlamış bulunuyor. Bunlardan birincisi, PT'nin 2001'in Aralık ayındaki kongresinde kabul edilen bir metin: ''PT'nin Brezilya için hükümet programına ilişkin yönlendirici yaklaşım ve düşünceler''. Bu belge, PT'nin son yıllardaki ılımlılaşma sürecini yansıtır. Ama buna rağmen, partinin geleneği ile uyum içindedir. Kendisini''demokratik bir program'' olarak ''halk programı'' olarak niteler ve ''mevcut ekonomik modelle kopuşma''dan sözeder. Sosyal ve ulusal planda bir dizi demokratik reformlar önerir. Ayrıca bu metinde, IMF programlarının da açık bir eleştirisi vardır. Son olarak tek bir yerde de olsa, ''sosyalizm''e atıf vardır. Belgenin sözleriyle, ortada liberal modelin krizi vardır ve neo-liberal küreselleşmeye karşı çıkan hareketler gelişmektedir. Bu olgular, ''demokratik bir sosyalizmin savunulması için daha olumlu bir ortam yaratmaktadır ve yine uluslararası planda bir sol programın desteklenme perspektifi de gelişmektedir.'' Ama tabii hemen hatırlatayım: Bu bölüm, kongre sırasında PT'nin sol kanadından gelen değişiklik önergeleri sayesinde yeniden formüle edilmiş ve kabul görmüştü.
Daha sonraki aylarda Lula, daha net bir ılımlılaşma yaklaşımını partinin geniş kesimlerine kabul ettirdi. Bu ortamda, Aralık 2001 kongresinde kabul edilen metin, egemen kesimlerce kabul edilecek tarzda ''geliştirildi''. Ortaya çıkan yeni belge, ''büyüme, iş ve toplumsal kazanıma'' ya da ''toplumsal sözleşme'' gibi kavramlara ağırlık vermektedir. ''Mevcut ekonomik modelle kopuşma'', ''demokratik program'', ''sosyalizm'' ifadeleri ortadan kalkmıştır.
Öte yanda Lula, ''Brezilya halkına mektup'' başlıklı programatik bir metin de kaleme aldı. Bu belgenin esas teması, gerekli değişikliklerin mevcut sözleşmelere tam saygı çerçevesinde ve mantıklı olma kaygısını daima taşıyarak yapılacağını vurgulamaktır. Basın bu metni, ''Bankacılara mektup'' olarak adlandırmaktan çekinmedi. Aslında bu mektupta, bir Lula hükümetinin muhtemel yönelişi net bir şekilde formüle edilmekte: Halkın lehine değişimleri, en çatışmasız bir şekilde gerçekleştirmek. Finans burjuvazisi ile çatışmadan bile kaçınmak.
İttifaklar konusu nasıl işlendi? Ki bu da program konusuna daha bir açıklık getirecek bir sorun olmalı .
Resmi olarak Lula'yı destekleyen partiler şunlar: PT (İşçi partisi), PL (Liberal parti; küçük bir sağ parti), eski Brezilya komünist partisinden gelen iki sol parti PC do B ve PCB ve PMN (burjuva milliyetçi parti). Öte yandan bugünkü hükümete yakın bir dizi önemli şahsiyet de Lula'yı desteklediklerini açıkladılar. Örneğin iki eski devlet başkanı, José Sarney (1986-1990) ve Itamar Franco (1992-1994). Bunların her ikisi de şu anki hükümeti destekleyen PMDB'nin üyesidir. Yine bir zamanlar Lula'nın yolsuzlukları nedeniyle şiddetle eleştirdiği Sao Paulo eyaleti eski başkanı (1986-1990) Orestes Quércia da kendisini destekliyor.
Aslında en karmaşık konu, Liberal Parti'nin (PL) desteği. Çünkü bu partinin saflarında, 1992'de parlamento tarafından görevinden alınmış bulunan Fernando Collor'un başkan seçilmesi için ya da eski bir işkenceci için kampanya yapmış kişiler vardır. Yine aynı parti, askeri diktatörlük döneminden Sao Paulo eyaleti başkanlığını yapmış olan Paulo Maluf'un aynı göreve seçilmesi için çalışıyor.
Maluf, Brezilya sağının yolsuzluğunu, çürümüşlüğünü sembolize eden bir şahsiyet. Yani Liberal Parti, hem Lula hem de Maluf için seçim kampanyası yürütüyor. Ve bu durum Lula ve PT çoğunluğu tarafından içe sindirilebiliyor. Konunun tartışılması sırasında Lula tutumunu, ''kendisine yapılan destekleri reddedemeyeceği''şeklinde açıkladı. Parti içinde bu konuda çok şiddetli bir tartışma yaşandı ve Liberal Parti ile ittifak önerisi, ancak çok küçük bir çoğunlukla kabul edildi. Nedeni ise, oylamadan önce Lula bütün ağırlığını koymasıydı. Bu ittifakın reddedilmesi durumunda aday olmayacağını söyledi. İşin gerçeği Lula ve onun taraftarları tarafından seçilen bu yol üzerine, şimdilik fazla tartışılmıyor. Çünkü seçim kampanyası içindeyiz. Ama seçimlerden sonra konunun şiddetli bir tartışma konusu olacağı açık.
Şu anki başkan Henrico Cardoso tüm adaylardan, IMF programı için taahhütte bulunmalarını istedi. Gazetelerden okuduğumuz kadarıyla, Lula açık bir şekilde taahhütte bulundu. Bu durum seçilmesi durumunda Lula'ya ne kadar manevra alanı bırakır sence?
Aslında formel olarak bakıldığında hiçbir manevra alanı bırakmaz. Ama tabii sorunun şu yanı da var. IMF programı yeniden görüşme konusu edilebilir. Öngörülen de bu zaten. Ayrıca hükümet üyeleri dışında kimse IMF ile yapılan anlaşmanın tam içeriğini de bilmiyor. O anlamda Lula, seçilmesi durumunda pekala o programı uygulamayı reddedebilir.
Peki Lula'nın seçimi kazanmasının gerek Brezilya gerekse uluslararası düzeyde -en azından Latin Amerika düzeyinde- ilk yankıları, sonuçları neler olabilir?
Brezilya'da böyle bir seçim zaferi kanımca muazzam bir kitlesel zafer olarak algılanacak. Bunun sosyal mücadeleler için kışkırtıcı bir faktör olması beklenebilir. Tabii bu faktör, herhalde Brezilya'da değil ama özellikle diğer Latin Amerika ülkeleri için geçerli. Ama daha sonraki gelişmeler, büyük hayal kırıklıkları da yaratabilir.
Aslında pek çok kişi, seçim zaferinden sonra Lula'nın hemen eski radikal Lula haline geleceğini düşünüyor. Ben aynı kanıda değilim. Lula'nın kendi niyeti bu olsa bile, bunu hayata geçirmesini engelleyecek bir dizi faktör var. Birincisi, bugüne kadar halkın önünde defalarca artık ''olgunlaştığını'', ''değiştiğini'' ilan etti ve bunun kanıtı olarak da programını gösterdi. Sürekli olarak söylediği bir şey var. Tüm çelişkileri, anlaşmazlıkları daima masa başında görüşmelerle çözümleme yeteneğine sahip olduğu üzerinde ısrarla duruyor. Bir diğer faktör, seçime girerken yaptığı ittifaklar.
Örneğin başkan yardımcısı adayı olarak bir büyük burjuvayı seçmesi. Bir başkası, seçim kampanyası sırasında Brezilya Bankalar Federasyonuna (FEBRABAN) ve ülkenin en önemli patron örgütü olan Sao Paulo Eyaleti Endüstri Federasyonu'na (FIESP) yaptığı taahhütler. Eğer Lula seçim sonrasında bu söylediklerine bağlı kalmaz, farklı şeyler yapmaya başlarsa, sadece büyük bir muhalefetle karşılaşmayacak, bundan da öte, ülkede son derece istikrarsız bir siyasal ve sosyal atmosfer yaratmış olacak. Ayrıca seçim kampanyası sırasında kitlesel seferberlikten ciddi bir şekilde kaçındığı dikkate alındığında, böylesi bir durumda etrafında büyük bir kitlesel destek de bulamayabilir. Bu da kısa bir sürede devrilmesinin yolunu açabilir. Ayrıca hükümetin gerek Meclis gerekse Senato ile uyumlu bir tarzda çalışması gerek. Buralarda ise, muhalefet çoğunlukta olacak.
Bütün bunlar bir yana, benim kişisel kanaatim o ki, Başkan seçilmiş Lula, eski radikal Lula'nın yapacaklarını gerçekten yapmak istemeyecek. Ben onun, ''artık değiştim'', ''olgunlaştım'' derken gerçekten samimi olduğuna inanıyorum. Elbet bu değişimin ''olgunlaşmasıyla'' hiç bir ilgisi yok. Esas konu, ulusal ve uluslararası politik ve kurumsal çevrelerin şiddetli baskısını üzerinde hissetti ve bu doğrultuda davranmayı seçti. Sonuçlarını hep birlikte göreceğiz.
Ama yine de devlet başkanlığına gelecek olan kitlesel bir işçi partisinin lideri. Krizin daha da derinleşmesi sonucu, kendisini bir yolağzında hissetmesi düşünülemez mi?
Bu elbette olabilir. Kriz gerçekten derinleşirse, ki bu beklenen bir şey, o durumda Lula hükümeti bir süre sonra daha radikal bir değişiklik yolunu deneyebilir. Hatta istemeye istemeye girebilir bu yola. Çünkü ortada Arjantin'de De La Rua'nın düştüğü tuzak örneği de var. Onu yaşamak istemeyebilir. Ama tabii bütün bunlar sadece birer tahminden ibaret. (EA/EK)