İllüstrasyon: Özge Öz/ Kaos GL
Üniversiteler için yeni akademik yıl yakında başlayacak. Özellikle ilk kez üniversiteye adım atacak binlerce öğrenci heyecan içinde olabilirdi.
Ne var kiüniversite açılışı genel olarak üniversiteyi ailesinden ayrı başka şehirde okumak durumunda olan öğrenciler için ve daha da yoğun olarak lubunya öğrenciler için ise özellikle son yıllarda heyecanın ötesinde, barınma sorunları ve yoksullukla mücadele anlamına geliyor
17 Mayıs Derneği Toplumsal Cinsiyet ve Kapasite Geliştirme Koordinatörü Anjelik Kelavgil de tam da bu soruna dikkat çekiyor. Çünkü lubunyaların barınma söz konusu olduğunda yaşadıkları sorunlar, daha lubunya olarak ailelerine açıldıkları anda başlıyor. Özellikle 2015’ten beri artan nefret propagandası, ailelerine açılan ya da açılmaya zorlanan birçok lubunyanın aile evlerinde çok ciddi sorunlar yaşamalarına neden oluyor.
“Nefret bariyerini aşmak gerek”
Anjelik Kelavgil’e göre, ailelerin baskısı, birçoğunun aile evinden çıkmasıyla neticeleniyor:
İktidarın nevi şahsına münhasır ekonomi politikalarından kaynaklı giderek artan kiralar; gündelik hayatın her alanına sirayet eden LGBTİ+ nefreti ve fobik ev sahipleri, komşular, emlakçılar - ayrımcılık ve yoksulluk ikiliğine sıkıştırılan lubunyaların, söz konusu barınma olduğunda karşı karşıya kaldığı toplam bunları oluşturuyor. Toplumsal servetten hak ettiği payı alamayan lubunyalar, hem astronomik kiraları karşılamakla hem de sokaklara yayılan bu nefret bariyerini aşmakla uğraşıyor barınabilmek için.”
“Lubunyalar mecburen bir arada yaşamak zorunda kalıyor”
Anjelik Kelavgil ayrıca şu noktaya da dikkat çekiyor:
“Özellikle küçük şehirlerde giderek daha çok yaşayamaz hale gelen lubunyaların, uzun zamandır metropollere göç etmek zorunda kaldığını biliyoruz. “
“Metropollerde ise özellikle merkezlerde yer alan belli ilçelerde yaşayabilen ya da çalışabilen lubunyalar; bir de bu yerlerin genele göre daha da yüksek olan kiralarını karşılamaya çalışıyor. Bu sebeple birçok lubunyanın, kendilerini var edebilecekleri özel alanlardan yoksun ve kalabalık bir şekilde bir arada yaşamak zorunda kaldığını gözlemliyoruz.”
“Bahsi geçen bu ilçelerde görece karşılanabilir evlerin de, o bölgelerin en eski ve en ucuz binalarında olduğu göz önüne alındığında; bu kez de kentsel dönüşümün lubunyaları barındıkları yerlerden çıkmaya zorladığını belirtmek gerekir. “
“Ev almak lubunyalar için giderek zorlaşıyor”
“Piyasanın fobik dinamiklerinden ötürü aynı evin; lubunya olmayan kişilere maliyeti ile lubunya olduğu “anlaşılan” kişilere maliyetinin farklı olduğu örnekler de var” diyor Anjelik:
“Lubunyalardan daha çok kira isteyen ev sahipleri ya da emlakçılar köşe başlarını tutmuş görünüyor. Bir evi tutabildikten sonra da bu kez fobik komşuların lubunyaları barındırmamak için çabaladığı da yine bu deneyimlerin içinde yer alıyor.”
“Lubunyalar açısından ev almanın ya da yaşanabilir bir ev kiralayabilmenin giderek zorlaştığı su götürmez bir gerçekken; iş gücü piyasasından itilen, işsiz olan ya da sigortasız çalışmaya zorlanan lubunyalar açısından yaşlanma deneyimi de bir barınma kriziyle beraber geliyor.”
“Yeniden kapanarak, yaşlanan ebeveynlerine bakmak üzere aile evine dönmek zorunda kalan lubunyaların sayısı hiç az değilken; daha yaşlı dönemler için yaşlı bakımevi ya da huzurevlerinin ikili cinsiyetçi, heteronormatif, hivfobik ve ayrımcı yönetişimi; LGBTİ+ yaşlıları dolaplara kapanmaya zorluyor. Gizlilik ve görünmezlik yaşlı lubunyaların barınabilmesi için onlara dayatılıyor.”
Çözüm: Dayanışma pratiği
“Peki destek mekanizması yok mu?” diye sorduğumuz Anjelik, şöyle diyor:
“Dünya’da evet, birçok gelişkin örnek var. Ancak Türkiye’de ne yazık ki iyi bir uygulama ya da kapsayıcı bir destek mekanizmasından bahsetmek hala söz konusu değil. Lubunyaların ve lubunya dostlarının dayanışma pratikleri dışında bir destek mekanizmasına sahip değiliz.”
"Eşitliği temel alan politikalar oluşturulmalı"
Türkiye’de eşitsizliği yasaklayan yasaların olmadığına işaret eden Anjelik son olarak şu detaylara dikkat çekiyor:
“Sanırım her şeyin başında, eşitliği gözeten ve ayrımcılığı yasaklayan bir yasa gerekiyor. Çünkü böyle bir yasa olmadığı müddetçe ister kamu sektörü ve özel sektörde olsun, ister sokakta olsun, herkes kendinde LGBTİ+’lara ayrımcılık yapma gücünü bulabiliyor.”
“Ayrıca, kendilerini koruyan düzenlemeler olmadığı için LGBTİ+’lar ayrımcılığa uğrayacakları düşüncesiyle destek programlarına başvurmaktan kaçınıyor. Ek olarak, LGBTİ+’ların eşitliğini kabul eden temel bir kanun sağlık, eğitim, istihdam, barınma, sosyal koruma, yoksullukla mücadele gibi politika alanlarında LGBTİ+ haklarının ana akımlaştırılmasının önünü açar. Ancak bu şekilde LGBTİ+’lar, ayrımcılığa uğramayacağını bilerek destek mekanizmalarına başvurabilir.”
“Öte yandan barınmanın temel bir insan hakkı olduğu gözetilmesi ve tüm hukuksal düzenlemelerin ve uygulamaların insan hakları perspektifinden ele alınması gerekir. Bu çok ciddi bir zihniyet dönüşümü ile mümkündür diye düşünüyorum. Bu dönüşüm, barınmayı temel bir insan hakkı olarak görerek; konutu “gayrimenkul” ve “yatırım aracı” olarak değerlendirmekten vazgeçişi zorunlu kılar.”
“İnsan haklarını merkeze alan bir devletin, ayrımcılığın hedefinde olan grupların barınma gibi temel haklara erişimi noktasında destekleyici politikalar izlemesi; örneğin sosyal konutlar, sığınaklar, yurtlar ve bakımevlerini ücretsiz bir şekilde sağlaması gibi sorumluluklar yükler.”
“Kanunun ruhunun ikili cinsiyetçi, heteronormatif bir anlayıştan uzaklaşması ve sosyal destek mekanizmalarının “heteroseksüel aileyi” merkeze alan yaklaşımının da sona ermesi elzemdir”
“Her şeyden önce eğitim sisteminin LGBTİ+ kapsayıcı olmayan yapısı en büyük sorun olarak karşılarına çıkacak. Bu yapı eğitimin içeriğinden, derslerin akışına; akademisyenlerin tutumundan yurtların yönetimine kadar, üniversitenin her yerine sirayet eden bir yapı. Haliyle bir kurum olarak üniversite, LGBTİ+ dışlayıcı bir yapı olarak karşımıza çıkıyor.”
'Lubunya öğrencilerin bursları kesiliyor'
“Üniversite yurtlarının ikili cinsiyetçi ve heteronormatif yapısı; LGBTİ+ öğrencilerin üniversite döneminde ciddi barınma sorunları yaşamasına neden oluyor. Yurt yönetimlerinin LGBTİ+fobik tavırları, akran kişilerin lubunya öğrencilere dönük zorbalıkları da buna eklenince, sorunlar daha da çetrefilli bir hal alıyor."
"Özellikle son yıllarda LGBTİ+ onur yürüyüşlerine katılan, gökkuşağı bayrağı ya da simgesi taşıyan ya da okulda açık kimlikli bir lubunya olarak aktivizm yürüten öğrencilerin barınma gereksiniminin bir ceza aracına dönüştürüldüğünü gözlemliyoruz. Birçok lubunya aktivist öğrenci, yukarıdaki gerekçelerle ya yurtlarından atılıyor, ya disiplin cezaları alıyor ya da bursları kesiliyor. Ekonomik bir zorbalık söz konusu.”
“Sorun ayrı bir evde yaşamak isteyen lubunya öğrenciler için farklılaşabiliyor. Bu kez de yine ev sahipleri ve emlakçıların hem öğrencilere dönük tavrı hem de LGBTİ+fobik davranışları, lubunya öğrencilerin ev bulmasını zorlaştırıyor. Bir de ekonomik kriz ve astronomik kiralar buna eklenince, en temel hak olan barınma hakkı sağlanamadığı için birçok lubunya öğrencinin eğitim hayatını sürdüremediğini gözlemliyoruz.”
TIKLAYIN - LGBTİ+'lar İçin Daha Eşit ve Özgür Üniversiteler -1
TIKLAYIN - LGBTİ+'lar İçin Daha Eşit ve Özgür Üniversiteler -2
(EMK)