* "Peki Şimdi Nereye", Yönetmen: Nadine Labaki, 2011
Kali Robinson imzalı bu yazının İngilizce aslı, "Lübnan'ın seçim sonuçları krizini sona erdirmek açısından ne anlama geliyor?" başlığı ile 19 Mayıs 2022'de Council on Foreign Relations'ta yayınlandı.
Hizbullah ve müttefikleri Mayıs'taki parlamento seçimlerinde ciddi kayıplar verdi. Bölünmüş bir parlamento, Lübnan'daki mevcut krizden çıkış yolu üzerine anlaşmak için mücadele edecekmiş gibi duruyor.
Lübnan'daki parlamento seçimleri ülkenin çok eleştirilen hükümeti için bir değişime işaret ediyor olabilir mi?
15 Mayıs seçimleri, Lübnan'ın siyaset kurumunda mütevazı, ama muhtemelen anlamlı değişiklikleri beraberinde getirdi. Şii ve İran tarafından desteklenen militan bir grup ve siyasi bir parti olan Hizbullah'ın liderliğindeki blok, çoğunluğu kaybetti. Bu arada, bağımsız adaylar parlamentodaki 128 sandalyeden 13'ünü kazandı. 2018 seçimlerinde bu sayı sadece birdi.
Orta Doğu Enstitüsü'nden (Middle East Institute) Randa Slim, "Bu, Lübnan'daki iktidar sahiplerinin kendi faydalarına olması için tasarladıkları mezhepçi bir seçim sisteminde büyük bir başarı" diyor.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Suudi Arabistan destekli Lübnan Güçleri partisi, Hizbullah'ın müttefiki Özgür Yurtseverler Birliği'ni geçerek parlamentodaki en büyük Hristiyan parti oldu.
1975-1990 Lübnan iç savaşının ardından getirilen mezhebe dayalı sistem, parlamentodaki sandalyeleri ülkenin önde gelen dini grupları arasında paylaştırmış, en üst sıraları ise üç grup için ayırmıştı: Meclis başkanı Şii, başbakan Sünni ve cumhurbaşkanı Maruni Hristiyan olmalıydı.
Slim'e göre, Lübnan Güçleri ve Hizbullah'ın ikisi de "herhangi bir konuya aynı yerden bakmayan" düzen partileri olduğundan, meclis başkanını seçmek parlamento için ilk imtihan olacak.
Hiçbir blok çoğunluğu elinde bulundurmuyor, fakat bölünmüş muhalefet ve Hizbullah bloku meclis başkanı üzerinde anlaşabilir. Böyle bir anlaşma ise hükümetin Lübnan'ın fena halde ihtiyaç duyduğu Uluslararası Para Fonu (IMF) desteğini almak için uygulamaya koyması gereken reformları hayata geçirmek gibi diğer konularda bir araya gelebilecekleri sinyali verebilir.
Fakat analistler siyasi çıkmazın yeni bir hükümet kurulmasını geciktirebileceği konusunda uyarıyor; bu da dolayısıyla IMF ile müzakerelerin gelecek seneye kadar ertelenmesine sebep olabilir.
Hangi konular öne çıkıyor?
Lübnan, Dünya Bankası'nın ülkedeki siyasi gücü ve kaynakları elinde toplayan birkaç elit ailenin yarattığı "kasıtlı bir bunalım" olarak nitelendirdiği bir durumdan mustarip. Dünya Bankası ve Dünya Gıda Programına göre, Lübnan lirası 2019'dan bu yana yüzde 90'dan fazla değer kaybederken ülkedeki hanelerin neredeyse yarısı 2021'de gıda ve diğer temel ürünlere erişmekte zorluk çekti.
Kamu sektöründe rüşvet ve nepotizm kol geziyor; kamu hizmetleri ise yok denecek kadar az. İlaç gibi temel ürünlerin tedariği kısıtlı. Elektrik kesintileri o kadar yaygın ki bazı seçmenler seçimler sırasında oylarını karanlıkta verdi.
Analistler aynı zamanda hükümetlerin yanlış depolanan kimyasallar ile ilgili uyarıları dikkate almaması sebebiyle iki yüzden fazla kişinin ölümüne sebep olan 2020 Beyrut liman patlamasında hükümetin ihmali olduğunu söylüyor.
Beyrut limanındaki patlamaya ilişkin hükümetin başlattığı soruşturma özellikle Hizbullah ve Şii partisi Amal Hareketi mensuplarının direnişiyle karşılaşarak hız kaybetti. Beyrut'ta yaşanan felaket ile ilişkisi olduğu iddia edilen iki vekil son seçimlerde tekrar seçilse de bazı Lübnanlılar yeni hükümetin incelemeyi ilerletebileceğine geçici bir umut besliyor.
Üst üste gelen krizler toplumsal çöküş ve Lübnanlı göçmenlerin komşu ülkelere gitmesi korkularını beraberinde getirdi. Lübnan'ın kendisi dünyanın kişi başına en fazla mülteci nüfusuna sahip. Avrupa ve diğer bölgelerdeki hükümetler, Lübnan'daki durumun daha da kötüleşmesi durumunda bir göç krizininin yaşanabileceğinen endişe duyuyor.
Oylar Hizbullah için ne anlama geliyor?
Hizbullah, Batı müdahalesine direnişi ve devletin hizmet sunamadığı noktada hizmet sunabilme becerisi sebebiyle Lübnan'da pek çok kişi arasında uzun süredir popüler. Slim'e göre, grup Lübnan'daki Şii toplumunun tartışmasız lideri olarak kalsa da seçim sonuçları Hizbullah'ın artık Lübnan'daki çoğunluğun Hizbullah'ın silahlarını ulusal güvenliğin ayrılmaz bir parçası olarak gördüğünü iddia edemeyeceğini gösteriyor. Bu durum, Hizbullah'ı silahsızlandırmaya çalışan Lübnan Güçleri'ne olan seçmen desteğinde de kendisini gösteriyor. Grup, on binlerce aktif savaşçıyı bünyesinde barındırıyor ve dünyanın en ağır silahlı devlet dışı aktörü olarak tanımlanıyor.
Dahası, uzmanlar önceki Başbakan Saad Hariri'nin seçimleri boykot etmesi ve partisi Gelecek Hareketi'ni değerlendirme dışı bırakmasının ardından Sünnilerin muhtemelen muhalefet oy verdiğini söylüyor. Bazı gözlemciler Cumhurbaşkanı Michel Aoun'un Ekim'de görev süresi bittiğinde Hizbullah'ın kendi adayını seçtirmek için mücadele edeceğini tahmin ediyor.
Seçimler Lübnan halkının önemli bir bölümünün Hizbullah'ın yararına olan mevcut duruma karşı olduğunu gösterdi. Bu, pek çok sebebin yanı sıra İran ile olan yakın bağları ve terör faaliyetleri tarihi sebebiyle Hizbullah'ı küçümseyen yabancı hükümetleri de ilgilendirebilir.
Slim, sonuçların ABD, Fransa ve Suudi Arabistan gibi ülkeleri muhalefet güçlerine yatırım yapmaya teşvik edebileceğini söylüyor:
"Uluslararası toplum, bu değişim araçlarını veya değişim hareketini desteklemek için uzun süreli bir stratejiye yatırım yapmazsa bu durumun uzun vadede kendisini ayakta tutabileceğine inanmıyorum." (KR/SD/AÖ)