Lübnan'ın içerisindeki bazı bölgelerin birbirleriyle, ülkenin tamamının dünyayla ve hatta Beyrut'un bazı mahallelerinin şehrin diğer kesimleri ile ilişkisi tamamen koptu.
Batı Şeria'nın etrafına örülen duvarla Lübnan semalarına füzelerden örülen ağ. halkları topluca rehin tutuluyor.
Güney Lübnan
Güney Lübnan kanıyor. İsrail füzelerinin yarattığı dehşet ve güney bölgelerini kuzeye bağlayan yolların yok edilmesi nedeniyle hiçbir insani yardım kuruluşu bölgeye ulaşamıyor.
Güney Lübnan, Litani nehrinin güneyinde kalan bölge olarak tanımlanıyor. Burası aynı zamanda İsrail'in kara kuvvetleriyle ilerleyip kontrol altına almak istediği bölge.
Köprüye bomba
Litani nehrinin üzerindeki iki köprü bombalandı. 8 Ağustosta Kızılhaç başkanı, Jakob Kellenberger suyu büyük ölçüde çekilmiş nehri yürüyerek geçmek zorunda kaldı.
Bir kaç kişinin protesto anlamında nehri geçmesi hoş da asıl gerekli olan kamyonların geçebilmesi oysa.
9 Ağustosta köprüyü onarmaya gelen Çinli ekip bombardıman tehditleri nedeniyle işini tamamlayamadı.
Bombardıman haberli bildiriler
Aynı gün güneydeki Sur şehri üzerine İsrail devleti imzalı bildiriler yağdı: "Litani nehrinin güneyinde bulunan her araç, niteliği ne olursa olsun, terörist roketler taşıdığı şüphesi ile bombalanacaktır."
11 Ağustosta tehditler arttı. Ve, İsrail kuzey bölgelerinde işleyen kamyonların saat 8'den sonra bombalanacağını duyurdu.
Yüz binlerce aç ve hasta Lübnanlı İsrail ordusunun umurunda değil. Acımasız kurallar savaşın dehşetinden kaçmaya çalışan sivil halk için de geçerli.
İsrail, 12 Ağustosta, kara kuvvetlerinin istila ettiği Marjayoon kentinden kaçan sivillerin bulunduğu konvoya sekiz füze ile saldırdı. Özetle, siviller, insani yardım kuruluşları, gazeteciler herkes hedef durumunda.
Petrolsüzlük
İzolasyon Lübnan'ı karanlığa gömüyor. İsrail ordusu bir haftayı aşkın süredir Kıbrıs'ta bekleyen petrol dolu iki tankere bombalamama güvencesi vermiyor.
Beyrut sokaklarında arabaların oluşturduğu kuyruklar kilometrelerle ifade edilebilir ancak. İnsanlar pet şişelerde sakladıkları iki parmak benzine muhtaç durumdalar.
Petrol darlığı yüzünden Beyrut'ta artık günde sadece dört saat elektrik verilebiliyor. Hastaneler alarm veriyor; hekimler yakında jeneratörleri çalıştıracak benzin bulamayacaklarını haykırıyor.
Petrol denize akıyor
Oysa petrol denizleri dolduruyor. 14 ve 15 Temmuzda vurulan Jiyyeh Elektrik Santralinden 15 bin ton petrol denize aktı.
Lübnan Çevre Bakanı Yakup Sarraf'a göre sızıntı bu güne dek Akdeniz'de yaşanan en büyük çevre felaketi.
Beyrut Plajı ölülerine yas tutarcasına karalara büründü. Plajda çalışan görevli, temizlik çalışmalarının üç dört yılı bulacağını söylüyor ve Lübnan turizm endüstrisinin yediği darbeye feryat ediyor.
Beyrut
İzolasyon Beyrut içerisinde de hakimiyetini sürdürüyor. Şehrin güneyinde yer alan, savaşın başından beri ağır bombardımana maruz kalan daha çok Şiilerin yaşadığı Dahieh mahallesine giriş ve çıkışlar imkansızlaştı.
Savaşın öncesinde bile şehrin hali vakti yerinde kesiminden ayrı tutulan fakir güney Beyrut halkı evlerinden uzak mülteci kampına dönüştürülmüş parklarda kalıyor.
Her gün yağdırılan bildiriler bombaların her an düşebileceği konusunda insanları uyarıyor. Bu bölgelere düşen füzeler ise Beyrut'un tüm sakinlerini ve parklarda yaşayan mültecilerin iliklerini sızlatıyor.
Öyle ki, insanlar eşyalarını toplamak için bile evlerine dönemiyor, çünkü füzeler nedeniyle bu da yasak. Aynı nedenle enkaz kaldırma çalışmaları da yapılamıyor.
Tanınamayan ölüler
Dahieh mahallesinin Çiyah kesiminde, 7 Ağustos tarihinde bir apartmanı vuran füze 41 kişinin canını aldı. Binanın yanındaki İnternet kafede bilgisayar oynayan bir çocuk da bu 41 kişiden biriydi.
Enkaz kaldırma çalışmalarına katılan, 53 yaşındaki Faysal Amin bana gösterdiği listede yer alan ölülerin yarısının tanınamayacak şekilde ezildiğini anlatıyor.
Görüşmemiz havadan yağan bildirilerin sessiz süzülüşü ile kesildi. İsrail bombardımanı arttıracağını söylüyordu.
Hayatı boyunca İsrail korkusu altında yaşadığını söyleyen Amin mahalleden kaçmak için koşuştururken sözlerini ¨"Madem İsrail bizimle savaşmak istiyor demokrasi ile savaşsın" diyerek noktalamak zorunda kaldı.
Bir enkaz çalışması daha başka bir yarına kaldı. (AB/BA)