Lozan Antlaşması, son günlerde alevlenen azınlık tartışması dolayısıyla sıkça gündeme geliyor. Antlaşmanın çeşitli hükümlerine melaen yapılan atıflar, Türkiyenin bu antlaşmadan doğan hak ve sorumluluklarının anlaşılması bakımından kimi bulanıklıklara yol açabiliyor. Tartışanların Lozan Antlaşmasının meali yerine aslına başvurabilmeleri için ilgili bölümün İngilizceden yapılan çevirisini sunuyoruz.
BÖLÜM III.
AZINLIKLARIN KORUNMASI
MADDE 37.
Türkiye 38. ile 44. Maddelerde yer alan hükümlerin temel yasa olarak kabul edileceğini ve hiçbir yasa, yönetmelik ya da resmi uygulamanın bu hükümlerle çelişmeyeceğini; hiçbir yasa, yönetmelik ya da resmi uygulamanın bunlardan üstün olamayacağını taahhüt eder.
MADDE 38.
Türk hükümeti doğuş, milliyet, dil, ırk ya da din farkı gözetilmeksizin Türkiyede yaşayan herkesin hayat ve özgürlüğünün tam olarak korunmasını teminat altına almayı taahhüt eder.
Türkiyede yaşayan herkes kamu güvenliği ve ahlaka aykırı olmadıkça ister halk arasında (public) ister özel yaşamında her tür itikat, din ve inancın gereğini yerine getirmekte özgür olacaktır.
Gayrimüslim azınlıklar, bütün Türk uyruklular için ülkenin bir bölümü ya da tamamında Türk hükümetince ulusal savunma ve kamu düzeninin korunması gerekçesiyle alınan önlemlere tabi olarak, seyahat ve göç etmekte tam özgürlük sahibi olacaktır.
MADDE 39.
Gayrimüslim azınlıklara mensup Türk uyruklular Müslümanlarla aynı yurttaşlık haklarına ve siyasal haklara sahip olacaktır.
Türkiyede yaşayan herkes, din farkı gözetilmeksizin yasa karşısında eşit olacaktır.
Hiç bir Türk uyruklunun, örneğin kamuda işe alınma, kamu görevi yerine getirme ya da onurlandırılma ya da iş ve meslek edinme gibi yurttaşlık haklarından ve politik haklardan yararlanmasında din, itikat ve inanç farkı gözetilmeyecektir.
Hiçbir Türk uyruklunun özel ilişkilerinde, ticarette, ibadette, basında ya da her tür yayında ya da halka açık toplantılarda herhangi bir dili serbestçe kullanmasına kısıtlama getirilmeyecektir.
Resmi dilin mevcut olmasına bakılmaksızın Türkçe konuşmayan Türk uyruklulara mahkeme önünde kendi dillerini sözel olarak kullanmaları için yeterli olanak sağlanacaktır.
MADDE 40.
Gayrimüslim azınlıklara mensup Türk uyruklular yasa karşısında ve gerçek yaşamda öteki Türk uyruklularla aynı muameleyi görecek ve aynı güvenceye sahip olacaktır. Özel olarak, , buralarda serbestçe kendi dillerini kullanmak ve kendi dinlerinin gereğini yerine getirmek hakkına sahip olarak, masraflarını kendileri karşılayarak, her tür hayır kurumu, dinsel ve toplumsal kurum, her türden okul ya da eğitim ve öğretim amaçlı başka kuruluş kurmak ve denetlemekte eşit hak sahibi olacaklardır.
MADDE 41.
Kamusal eğitim için Türk hükümeti gayrimüslim uyruklarının hatırı sayılır bir oranda yaşadıkları kent ve ilçelerde böylesi uyruklarının çocuklarına ilköğretim okullarında kendi dilleri aracılığıyla öğretim verilmesi için yeterli olanak sağlayacaktır. Bu hüküm Türk hükümetini bu okullarda Türkçeyi mecburi dil kılmaktan ala koymayacaktır.
Gayrimüslim uyruklarının hatırı sayılır bir oranda yaşadıkları kent ve ilçelerde bu azınlıkların eğitim, din ya da hayır amaçlı devlet, belediye ya da başka bütçelerden yararlanmaları ya da bu bütçelerin kullanılmasında hakkaniyetli bir pay almaları teminat altına alınacaktır. Söz konusu paylar, bu kurum ve kuruluşların yetkili temsilcilerine ödenecektir.
MADDE 42.
Türk hükümeti, gayrimüslim azınlıkların, aile içi ve kişisel anlaşmazlıklarını kendi adetlerine göre çözmelerine izin verecek önlemleri almayı taahhüt eder.
Bu önlemler, eşit sayıda Türk hükümet temsilcisi ve söz konusu azınlıkların her birinin temsilcilerinin yer aldığı özel komisyonlarca ele alınacaktır. Görüş ayrılıklarında Milletler Cemiyeti Konseyi ve Türk Hükümeti aralarında anlaşarak Avrupalı bir avukatı hakem tayin edecektir.
Türk hükümeti yukarıda söz edilen azınlıkların kilise, sinagog, mezarlık ve diğer dinsel kuruluşlarına tam koruma sağlamayı taahhüt eder. Halihazırda Türkiyede mevcut sözü geçen azınlıkların inanç vakıflarına ve din ve hayır kurumlarına bütün olanak ve yetkiler tanınacak ve Türk hükümeti yeni din ve hayır kuruluşlarının kurulması için, bu türden diğer özel kurumlara garanti edilen gerekli olanakların hiçbirini reddetmeyecektir.
MADDE 43.
Gayrimüslim azınlıklara mensup Türk uyruklular inançlarının ya da dinsel telakkilerinin ihlaline yol açabilecek hiçbir eylemde bulunmaya zorlanmayacak ve kendi tatil günlerinde mahkemeye çıkmadıkları ya da herhangi bir yasal işlemi yerine getirmedikleri gerekçesiyle herhangi bir kısıtlamaya uğratılmayacaktır.
Bununla birlikte bu hüküm böylesi Türk uyrukluları, kamu güvenliği gerekçesiyle bütün öteki Türk uyruklulara getirilen mecburiyetlerden bağışık kılmayacaktır.
MADDE 44.
Türkiye, bu bölümde yer alan önceki maddelerin Türkiyenin gayrimüslim uyruklarıyla ilgili bölümlerinin uluslararası ilgiye mahzar mecburiyetler oluşturduğunu ve Milletler Cemiyetinin teminatı altında olduğunu kabul eder. Bunlar Milletler Cemiyeti Konseyinin çoğunluğunun onayı olmadıkça değiştirilemez. Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtalya, ve Japonya, Milletler Cemiyeti Konseyinin çoğunluğunca onaylanan bu maddelerin herhangi bir şekilde değiştirilmesine onay vermeyeceklerini kabul ederler.
Türkiye ayrıca, Türk hükümetiyle anlaşmayı imzalayan devletlerden herhangi biri ya da Milletler Cemiyeti üyesi başka herhangi bir devlet arasında bu maddelerden kaynaklanan hukuksal ya da olgusal sorunlarda ortaya çıkacak herhangi bir görüş ayrılığının Milletler Cemiyeti Sözleşmesinin 14. Maddesi uyarınca uluslararası bir anlaşmazlık olarak ele alınacağını kabul eder. Türk hükümeti, böylesi herhangi bir anlaşmazlığın, diğer taraf bunu isterse, Uluslararası Daimi Adalet Divanınca ele alınacağını kabul eder. Daimi Divan kararı nihai olacak, hüküm, Sözleşmenin 13. Maddesi ile aynı kuvvet ve etkiye sahip olacaktır.
MADDE 45.
Türkiyenin gayrimüslim azınlıklarıyla ilgili olarak bu bölümdeki hükümlerde tanınan haklar aynı şekilde Yunanistan tarafından kendi topraklarındaki Müslüman azınlığa tanınacaktır.