The Independent'da 6 Haziran 2008'de "7 Hikaye 7/7: Üç Yıl Sonra" başlığıyla yayımlanan ve 3 yıl önce Londra'daki bombalı saldırıların insanların gündelik hayatlarını nasıl etkilediğini anlatan bu makaleyi İstanbul'un 300 bin nüfuslu Güngören ilçesinde 17 kişinin yaşamını yitirdiği, 150 kişinin yaralandığı patlamanın ardından yayınlıyoruz.
"Tek isteğim daha önceden olduğu gibi yaşayabilmek"
Elaine Young, 49: Edgware yolunda patlayan bomba kurbanı:
Bu yılki Şubat ayına kadar iyi idare ettim. Düşüncelerim şu şekildeydi: "Oradaydım, kurtuldum, iyiyim” Ancak ben kendine hakim olma yanlısı biriyim, bu sebepten dolayı gerçek hislerimi pek dışa vurmadım. Bu kötü oldu tabii.
Şubat ayında bir gün tamamen darmadağın oldum. Haftada 80 saat ölene kadar çalıştım, içimdeki paniği susturabilmek için (olayda Elaine kritik olmayan ufak yaralar aldı ancak etrafında ölen insanları görmek onu büyük bir travmaya sürükledi).
Ruhsal olarak çöktüğüm gün iş yerindeydim. Dışarıda büyük bir gürültü duydum muhtemelen önemsiz bir şeydi ama tetikleyici bir etkisi oldu.
Korkudan sıçradım ve kendi çalıştığım bölümde saklandım. Oradan uzun bir süre çıkamadım. Bu olayın yaşandığı akşam kendi kendime şöyle dedim: Bir daha trene binmeyeceğim. O günden beri işe gitmedim.
Pek çok geri dönüş yaşıyorum ve kabuslar görüyorum. Gün içerisinde de panik ataklar yaşıyorum. Profesyonel yardım almaya çalıştım ama ortalıkta benim gibi insanlar için pek bir yardım yok. Bomba kurbanları için bir fon oluşturmuştu ancak Şubat ayına kadar o da suyunu çekti.
Doktora gittiğimde beni hastaneye yönlendirdi, orası da beni başka bir yere yönlendirdi. Aylardır bekliyorum ve pek de ümidim kalmadı. Tek isteğim daha önceden olduğu gibi yaşayabilmek.
"Şuna benziyor: Hastalık sizi öldürmez ama onla yaşamaya alışırsınız"
John Falding, 65: Kız arkadaşı 30 no’lu otobüste öldü
Hayatımın asla eskisi gibi olamayacağını olayların en başında anladım. Kabullenme safhasına çabuk geçtim, her şeyin değiştiğini kabullenip hayatınızın hep boş olacağını anladığınız safhaya...
Aradan üç yıl geçmiş olduğunu görmek gerçekten de çok şaşırtıcı çünkü ben zamanın böyle hızlı geçtiğini hiç hissetmedim.
Her şey kafamda öylesine capcanlı ki, sanki hâlâ dün yaşanmış gibi, bu yüzden geçen zaman konuyla bağlantısız gibi görünüyor.
Bomba patladığında kız arkadaşımla telefonda konuşuyordum ve birden korkunç bir çığlık duydum, ama ondan ses gelmiyordu.
Hat kesildi ve anladım ki orada korkunç bir şeyler olmuştu. Ancak hiç acı çekmeden öldüğünü düşünerek rahatlayabiliyorum.
İsrail’e geri dönmeye korkuyordu çünkü orada üstüne bomba düzeneği yerleştiren saldırganlara kurban gitmekten endişeleniyordu. Burada üzücü ve ironik olan, bu ülkede yaşanan üzerine bomba düzeneği yerleştiren saldırganın kurbanı oldu.
Kabullenmekte en çok zorlandığım şey de bu. Eğer yaşasaydı Ağustos ayında İsrail’e birlikte gidecektik ve ailesiyle tanışacaktım. Daha sonra İsrail’e tek başıma gittim, onun mezarını ziyaret etmek için.
Gelecek hafta 65 yaşına gireceğim, kız arkadaşım doğum günümden bir gün önce ölmüştü, bu yüzden artık doğum günümü kutlamıyorum. Bu şuna benziyor; korkunç bir hastalığa yakalandığınızı öğrenirsiniz, hayat asla eskisi gibi değildir, hastalık sizi öldürmez ama ona alışmayı öğrenirsiniz.”
‘7/7: Bendetta’sız hayat’
Raj Babbra,31: Eski kız arkadaşını Aldgate patlamasında kaybetti.
“İnsanlar hayatınızdan birinin koparılıp atılmasının ne demek olduğunu anlamıyorlar. Bendetta’nın öldüğü gün her şeyi değiştirdi; içimdeki en iyi ve en kötü şeyleri açığa çıkardı. İçimde üzüntü, bastırılmış duygular, pişmanlık ve suçluluk vardı ama aynı zamanda yaratıcılığımı da açığa çıkardı ve hiçbir deneyimim olmamasına rağmen şu filmi çektim ‘7/7: Bendetta’sız hayat’
Beş sene birlikte olmuştuk ve ölümünden 3 yıl önce ayrılmıştık. Ayrıldıktan sonra çok iyi dostlar haline geldik ve neredeyse her gün İnternet üzerinden konuşuyorduk.
Ondan tekrar hoşlanmaya başladım ama ona bunu hiç söylemedim, bundan çok pişmanım. Keşke onunla birlikte olabilmek için tek bir şansım olsaydı.
Öldükten sonra ona tekrar birlikte olmak istediğimi anlatan bir e-mail attım, tabii onun bunu alamayacağını biliyordum.
Çok zor zamanlardı ve bu da benim olanları atlatma yöntemimdi.
Ondan ayrılma sebeplerime bakıyorum da ne kadar da saçmaymış. Tanıştığımızda 20 yaşındaydım ve kendimi bağlanmış hissetmiştim; bu güçlü ilişkinin dışındaki hayatı merak ediyordum.
Kendimi çok uzun bir süreliğine kaybettim çünkü konuşulamayan şeyler hakkında kendimi suçlu hissettim. Ondan ayrıldığımda ne kadar da üzülmüştü. Artık hayatımda olan her şeyi yaşanan olaylara göre konuşlandırıyorum.
"Bunun arkasında onun olduğuna hâlâ inanamıyoruz"
Bashir Ahmed, 68: Üzerindeki bomba düzeneğiyle saldırıyı gerçekleştirenlerden birinin amcası
Bizler yasımızı kapalı kapılar ardında tutuyoruz ve bu hayatımız boyunca da böyle olacak. Shazad sevgi dolu bir çocuk ve tam bir Britanyalı beyefendiydi, yalnızca 22 yaşındaydı; bunun arkasında onun olduğuna hâlâ inanamıyoruz.
Ebeveynleri onun ölümüne hâlâ alışamadı ve daha da kötüye gidiyorlar. Halen yas tutuyorlar ve bu da süreceğe benziyor. Hayatlarına devam etmeye çalışıyorlar ancak bu çok zor. Neyse ki yerel cemaatimiz bize destek oluyor, ama yasımız hayat boyu sürecek.
Britanya’da böyle bir şeyin olmuş olması inanılmaz. Tony Blair ABD’nin dış politikasına ortak olmadan önce bu tip şeyleri hayal bile edemezdik. Müslüman dünyası için ABD dış politikası bir mafya gibi işliyor, çok saldırganlar.
Aynı şey Gordon Brown için de geçerli: ABD dış politikasına uyumla olmak zorunda olduğu için kamuoyundaki popülaritesi giderek düşüyor.
Buradaki insanları seviyorum, bu ülkeyi seviyorum. Hayatım boyunca buradaydım ve artık yaşlı bir adamım. Buradaki insanlar harika, hoşgörülü ve şefkatliler; ben sadece politikacıları sevmiyorum.
"Bir daha asla metroya binemedim"
Susan Harrison, 32: King’s Cross’taki patlamada bacağını kaybetti.
Dünyada benden çok daha kötü durumda olanlar var. Oradan sağ kurtulduğum için minnettarım ve hayatımı doludizgin yaşamam gerektiğini hissediyorum.
Partnerim ve ben bir kayak gezisine gitmeye karar verdik ve bunun yolunu da Disability Snowsport’la bulduk.
Kayak yapabilmek harika bir duyguydu. Yaşadığımı hissettim. Şu anda engelliler kış sporlarında gönüllü elçi olarak çalışıyorum.
Bomba patladığına ilk reaksiyonum ayağa kalkıp insanlara yardım etmek oldu, ama bir yerlere sıkışmıştım ancak o zaman bacağımın durumunu fark ettim.
Bacağımı gördüğüm anda fark ettim ki kesilmesi gerekiyordu, Great Ormond Street Hastanesinde çalışırken de böyle vakalar görmüştüm.
İki hafta yoğun bakımda kaldım ve nasıl hissettiğimi açıklamak gerçektende güç. Tekrar yürüyebileceğimden emindim, ama tabii ki duruma üzülmüştüm.
Metroya bir daha asla binmedim. Kocam ve ben 18 ay önce Brighton’a taşındık. Londra’yı çok seviyorum ancak olaylardan sonra orası benim için asla eskisi gibi olmadı.”
"Artık ders veremiyorum"
John Tulloch, 65: Edgware Yolundaki patlamadan sağ kurtuldu
Bir medya akademisyeni olduğum için, yanmış yüzümün resminin bütün gazetelerde manşet olarak gösterilmesi sübjektif ve entelektüel düzeyde önem teşkil etti.
Kitabım “Bir Temmuz Günü” ancak böyle bir deneyim yaşadıktan sonra yazılabilirdi, bu yüzden yaşananlar benim için olumlu oldu diyebiliriz.
Tabii olayların sonrasında benim hayatımı güçleştirecek şeyler de olmadı değil. Hâlâ baş dönme nöbetleri geliyor, midem bulanmadan göğe bakamıyorum. Travma sonrası stresten dolayı herhangi bir şey yüzümün yakınına gelirse kontrolden çıkıyorum.
Eğer çok uzun süre konuşursam kulaklarımda bir basınç hissediyorum. Tabii bu benim akademik kariyerimi zorlaştırdı, çünkü artık ders veremiyorum.”
"Hayatta kaldığım için kendimi suçlu hissediyorum"
George Roskilly, 65: King’s Cross’taki patlamadan sağ çıktı
Hayatta kaldığım için kendimi suçlu hissediyorum. Benim kompartımanımda ölenlerin yaş ortalaması 26 idi. Ben 62 yaşındaydım ve kendi kendime şöyle dedim:
Benim yaşayanlar arasında ne işim var ? Bu his geçmiyor tabii ama bloke etmeyi öğreniyorsunuz.
Ailem olaydan beri metroya binmedi tabii, ama ben binmek zorundaydım. Ben bir mülk müfettişiyim ve Londra merkezin her yerine gitmek zorundayım. Olaydan beş gün sonra tekrar metroya indim ve kabus sözcüğü yaşadıklarımı anlatmaya yetmez.
İlk zamanlarda bulunduğum vagonda Asyalı birini gördüğümde hemen iniyordum.
Altı ay boyunca profesyonel yardım aldım. Pek çok insan bunun maço ve erkeksi bir şey olmadığını düşünüyor ama şu ana kadar başıma gelen en iyi şeydi. (RFG/EZÖ)
* Ruşen Fırat Güllüoğlu çevirdi.