Fotoğraf: Metin Lokumcu Dava takip sosyal medya hesabı
Artvin'in Hopa ilçesinde AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın başbakan olduğu 2011'de kente yaptığı ziyaret sırasında yaşanan polis saldırısında yaşamını yitiren Metin Lokumcu’nun ölümüne ilişkin açılan davanın 2'nci duruşması ikinci gününde devam etti.
Dönemin il ve ilçe emniyet müdürlerinin de aralarında bulunduğu 13 polisin "taksirle ölüme neden olmak" suçundan yargılandığı dava Trabzon 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor. Duruşma salonunda Metin Lokumcu’nun ailesi ve avukatları ile sanık 9 polis ile avukatlar hazır bulundu.
NOT: Bir önceki duruşmada SEGBİS’le savunmaları alınmak istenen ancak teknik nedenlerle alınamayan sanıklardan 9’u bu kez duruşmaya katıldı. Bir önceki duruşmada mahkeme bu yönde karar vermişti.
Mezopotamya Ajansı haberine göre, Duruşmayı takip etmek için birçok kentten Trabzon’a gelen izleyiciler, salon boş olmasına rağmen adliye içerisine alınmadı.
Duruşma, sanık polis İlhami Ç.’nın savunmasıyla başladı. Başbakanın mitingi için Kars’tan Hopa’ya takviye edildiklerini söyleyen Ç. mahkeme başkanı ve müşteki avukatının olay gününe dair gösterdiği fotoğraflarda kendisinin bulunmadığını, gaz kullanmadığını, kullananları da tanımadığını ifade etti. Ç. müşteki avukatlarının sorularına karşın ise şunları söyledi:
“Avukat Meriç Eyüboğlu: Size eğitimde kimyasal gazların insanlarda yarattığı etkiyle alakalı ne öğretildi?
Ç.: Bizlere kapalı alanda kullanılmamasıyla alakalı bilgiler verildi.
Eyüboğlu: Gazın kullanma kararını, ne kadar atacağına kim karar verir? Amir mi, gazcı mı?
Sanık Ç.: Amir emri verir, grup dağılıncaya kadar atılabilir. Ona gazcı karar verir
Meriç Eyüboğlu: Gaz biterse nasıl teslim alınır? Stok biterse nasıl takviye alınır?
Sanık Ç.: Tutanakla teslim edilebilir.
Av. Eyüboğlu: Madem öyle Kars polisinde neden zimmet tutanakları bulunamıyor?
Sanık Onu ben bilemiyorum.”
“Talimatı Çevik Kuvvet verdi”
Daha sonra savunma yapan sanık polis Bayram Ali K. da olay günü Bayburt’tan Hopa’ya geldiğini aktardı.
Yaşanan olayları uzaktan gördüğünü ifade eden K., “Grup saldırısı üzerine gaz ve TOMA ile müdahale etti. Biz karşı taraftan görüyorduk. ‘Metin Lokumcu hastanede, haber bekliyoruz’ anonsu yaptılar, ortalık iyice karıştı. Ben de bu zamanda gaz kullandım. Talimatı yanlış hatırlamıyorsam Erzurum Çevik Kuvvet Amiri vermişti” dedi.
Savunma yapan sanık polis Mehmet Seyfettin U. ise olay zamanı Erzurum Çevik Kuvvet’te görevli olduğunu belirtti şöyle dedi:
“Gazı başka bir arkadaşıma devrettim. Gaz kullanmadım, sadece görev belgesinde gazcı olarak gözüküyordum. O dönem başımızda gelen çevik kuvvet müdür yardımcısı Erol Darcan’dı. Bizim bağlı bulunduğumuz tim içerisinde sevk ve idare talimatlarını amirimiz Erol Darcan veriyordu.”
Sanık avukatı ise yaptığı açıklamada Hopalıları suçlayarak “Doğaya, yeşile sahip çıkmak güzel ama Başbakanın geldiği gün bunun için eylem yapmak provoke değil mi? Sosyal medya şu an çok aktif orada her şey yapılabiliyor” dedi.
Ara karar
Duruşmaya katılmayan sanıklar için bir sonraki duruşmaya katılmaya davetiye çıkarılmasına, bu celse ifadeleri alınan sanıkların duruşmalardan vareste tutulmasına, gerektiğinde SEGBİS ile bağlanılmasına karar verildi. Bir sonraki duruşma 18 Şubat 2022’de.
— Metin Lokumcu Davası (@MetinLokumcuDv) January 7, 2022
TIKLAYIN - Metin Lokumcu davası: Emri verenler yargılansın
TIKLAYIN - Metin Lokumcu davası artık ağır ceza mahkemesinde
31 Mayıs 2011'de Hopa'da ne oldu?Dönemin Başbakanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim gezileri kapsamında il merkezi yerine bir ilçede miting yapmayı tercih etti. Erdoğan'ın mitingi Hopa sahil dolgu alanında bulunan festival alanında gerçekleşecekti. Başbakan'ın kentlerine geleceğini öğrenen Hopalılar, hidroelektrik santraller ve çay tarımında yaşanan sorunlar üzerine Hopa meydanında basın açıklaması yapmak istediler. Henüz mitinge saatler vardı, henüz Başbakan kente gelmemişti ama basın açıklaması çok sert polis şiddetiyle karşılaştı. HES'lere karşı yaşamı savunmak için horona duranları, çay üreticilerinin hakları için el ele tutuşanları gazlarla boğmak istediler. Metin Lokumcu da, Hopa meydanında, tüm şehri gazla boğmak isteyenlere karşı oradaydı. Korkmadan, yılmadan, cesurca yürüdü üstlerine, "Yeter be" dedi "Yeter, bunalttınız beni". Sonra ellerini arkasına götürdü, kendisini çocukları için feda edercesine haykırdı: Hayde alın beni, alın da kurtarın memleketi! Lokumcu; Başbakanı'nın korumaları ve polislerin yoğun kimyasal gazlı saldırısına fazla dayanamadı, ikinci kimyasal gaz bombardımanından sonra meydanda bekleyen ambulansa doğru götürülürken, ambulansın altına yeniden gaz fişeği atıldı. İyice ağırlaştı, Hopa Devlet Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Tüm Hopa'nın gaz altına kalmasının, bu gaz kapsülleri nedeniyle bir lokantanın çatısının yanmasının, hedef gözeterek atılan gaz fişekleriyle kafasından, vücudunun çeşitli yerlerinden yaralananların haberleri kulaktan kulağa yayıldıkça protesto için daha çok kişi sokaklara çıktı. Metin Lokumcu'nun ölüm haberi bardağı taşıran son damla oldu. Ağır polis şiddeti nedeniyle çok sayıda Hopalı yaralandı, hastane önünde bekleyenler de bu şiddete maruz kaldı. Hopa'da ismi konmamış sıkıyönetim ilan edildi; siyasi partiler, dernekler, oteller, kahvehaneler basıldı. O gece yapılan nokta operasyonlar ile 60 kişi darp edilerek gözaltına alındı. Telefon hatları ve internet bağlantıları kesildi. Hopa kent merkezine giriş-çıkış yasaklandı... Metin Lokumcu'nun ölüm haberi üzerine Hopa'da başlayan protestolar hızla yayıldı. İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere birçok kentte Metin Lokumcu'nun polis şiddetiyle öldürülmesi protesto edildi. Türkiye'nin her yerinde 100'lerce insan gözaltına alındı, tutuklandı, yargılandı. Hopa'da gözaltına alınanlar, ailelerine ve avukatlarına haber verilmeksizin bir gece yarısı Erzurum'a kaçırıldı. Uzun ve zorlu gözaltı sürecinin sonunda tutuklanan 17 kişi, Erzurum Yüksek Güvenlikli Cezaevine götürüldü. 7 ayı aşkın süre hapishanede kaldı. |
(EMK)