Barış Bloku, Demokrasi İçin Birlik, Diyalog Grubu ve Yurttaş Girişimi HDP’ye yönelik baskılar, HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın vekilliğinin düşürülmesine basın toplantısı düzenledi.
Ayşe Erzan, Levent Tüzel, Oya Baydar ve Zülfü Livaneli’nin konuşmacı olduğu toplantıya HDP milletvekili Filiz Kerestecioğlu, Hasip Kaplan, Akın Birdal, Necmiye Alpay, Gençay Gürsoy, Levent Tüzel'in de aralarında olduğu çok sayıda kişi katıldı.
Toplantıda dört örgütün “Hangi partiden, hangi siyasal çizgiden olursa olsun, demokratik hukuk devletini savunan her kişi ve örgütün; yasal bir parti olan HDP’nin çalışmalarını özgürce sürdürebilmesi, referandum çalışmalarını eşit koşullarda yürütebilmesi, tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılması için sesini yükseltmesi gerektiğini düşünüyoruz” çağrısı yaptığı ortak deklarasyon okundu.
TIKLAYIN: "DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİNİ SAVUNANLAR HDP İÇİN SESİNİ YÜKSELTMELİ"
Barış Bloku, Demokrasi İçin Birlik, Diyalog Grubu ve Yurttaş Girişimi temsilcileri Ayşe Erzan, Levent Tüzel, Oya Baydar ve Zülfü Livaneli’nin konuşmacı olduğu toplantıda Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekili Filiz Kerestecioğlu da söz aldı.
Toplantıda 13 gündür haber alınamayan, üç kişinin öldürüldüğü, 39 kişinin gözaltına alındığı, gözaltına alınanlara işkence yapıldığı iddia edildiği, CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun işkenceye uğradığı belirtilen bir insanın fotoğrafını paylaştığı Nusaybine’e bağlı Kuruköyü’nde yaşananlara da dikkat çekildi.
İçişleri bakanı Süleyman Soylu’nun Kuruköy’de yaşananlar ile ilgili “Kılıçdaroğlu'na söylüyorum; adamlarını bir araya topla, terör örgütünün propagandasını yapmasınlar” sözlerine ve “Demirtaş denen o adam müsvettesi de milleti birbirine kırdırmak için meydanlara çağırıyor” sözlerine tepki gösterildi.
Açıklamalardan öne çıkan ifadeler şöyle:
Baydar: Sadece siyasi değil, ahlaki ve vicdani bir çıkış
“Son derece kritik bir anayasa referandumuna giderken bu referandumun meşruiyetini daha en baştan zedeleyen şekilde Meclis’in üçüncü partisi HDP, büyük baskı altında. Partiyi kapatmıyorlar belki ama Meclis çalışmaları engelleniyor, milletvekilleri bir bir tutuklanıyor.
“Bütün seçilmiş yerel yöneticiler, partinin iki eş başkanı tutuklu durumda. En son eş başkan Figen Yüksekdağ’ın milletvekilliğinin düşürülmesi bir anlamda bardağı taşıran damla oldu.
“Barış Bloku, Demokrasi İçin Birlik, Diyalog Grubu ve Yurttaş Girişimi olarak biz burada bulunmamızı sadece siyasi bir karşı çıkış değil, ahlaki ve vicdani bir karşı çıkış olarak görüyoruz.
Livaneli: Birlikteliği sürdürmeli
"Bugün burada olanlar içinde bulunduğumuz durumun farkında. Herkesin yüreğinde kuşku var. Olağanüstü şartlarda referanduma gidiyoruz. Biz çok kötü günler görmüş bir kuşağız ama bunu da doğrusu ilk defa görüyoruz. En kötü boyutu da halkın bir bölümünü diğer bölümü üzerine kışkırtan hareketler görüyoruz. Sanki bir silahlı çatışma arzu ediliyor gibi.
"Bugün bizi burada toplayan şey vicdan, hukuk devletine, demokrasiye olan bağlığımız ve her şeyden öncesi barış özlemimizdir. Toplumsal barış istiyoruz çünkü bu toplumda kavganın nelere mal olduğunu çok yakından görmüş insanlar var aramızda. Bu bedelleri ödemeden Türkiye bu sefer bundan kurtulsun diye herkesi akla, sağduyuya, kanunlara saygılı olmaya çağırıyoruz.”
“Bu birliği, beraberliği bozmamak gerekiyor. Ayrı ayrı gruplar halinde toplanmak yerine birlikteliği sürdürmek gerekiyor.
“30-40 senedir toplanırız, hep konuşuruz. İçişleri Bakanı, Başbakan, köy farklıdır ama aynı sistem devam ediyor. Demek ki bir sistem meselesi var ortada. Sadece bugünle ilgili değil, geçmişten geleceğe dinamik tahlil yaptığımız zaman bizi yoran, üzen bir şey var. Bunlarla ne yazık ki hep aynı insanlar uğraşıyor bunlarla. Yaşar Kemal gibi ağabeylerimiz oluyordu, onlar gitti, biz devam ediyoruz, bizler gideceğiz sonra.
“Genç kuşakların el atması gereken bir şey. Bunu kader olarak kabul etmediğimiz için buradayız ama Grek mitolojisinde Sisyphos efsanesi vardır; tanrılar her sabah çok büyük bir kayayı tepeye çıkarmak kayanın her gece aşığa yuvarlanması, her sabah tekrar kayayı çıkarmaya başlamak cezası verir.
"Biz de bir nevi bu salondaki insanlar Sisyphos cezasına çarptırılmış gibi durmadan bunlarla uğraşmak durumundayız. Bizler bu tip toplantılar yapmasak, bizi yayınlayacak basın organları olmasa hiçbir şekilde ses duyulamayacak. Hayatımızın her döneminde olduğu gibi bugün de çok kuvvetli bir ‘hayır’ diyoruz, bu ‘hayır’da birleşiyoruz. Hukuksuzluğa, adaletsizliğe, milletvekilliğinin düşürülmesine ‘hayır’, sonunda inşallah referandumda ‘hayır’.”
Tüzel: Halkın iradesine başvurmak adına halk iradesi kenara bırakılıyor
“Ortak referansımız hukuk, özgürlükler ve demokrasi ilkeleri üzerine. Mücadelemiz bunların egemen olması üzerine. Yargıda, siyasette, meclis işleyişinde bu ilkelerin yok sayıldığı bir durum var. Yargı, siyaset, meclis, medya iktidarın esareti altında.
“Referandum sürecinde HDP’yi etkisizleştirmek, demokratik muhalefete bunun üzerinden tehdit mesajı göndermek tehlikeli bir siyaset tarzı.
“Bütün bir toplum susturulmak isteniyor. Mesele 6 milyon oy almış partinin sorunu olmak öte memlekete meselesi.
“Özgürlüklerimizin, ortak geleceğimizin, bir arada yaşamamızın, demokrasi hakkımızın referandum konusu yapılması olacak iş değil.
“Halkın iradesine başvurmak adına referandum devreye sokuluyor ama HDP ve Yüksekdağ şahsında halk iradesi kenara bırakılıyor. Bu yol çıkmaz bir yol. Barıştan vazgeçmeyeceğiz, hayır demek isteyen farklı düşünceleri olan, referandumda demokratik meşruiyetin oluşturacak güçlerin devre dışına bırakılmasına sessiz kalmayacağız.”
Erzan: Yüksekdağ'ın vekilliğinin düşürüldüğünü kabul etmek zorunda değiliz
Erzan, Barış Bloku Eş Sözcüsü Bahadır Altan’ın işkence ve cinayet iddialarını olduğu ve girişlerin engellendiği Kuruköy’e gitmek üzere Nusaybin’de olduğunu belirtti. Kuruköy’e gitmek isteyen basın mensupları ve Türk Tabipleri Birliği temsilcilerinin girişlerine izin verilmediğini belirterek, Barış Bloku’nun Altan’ın tanıklığına dair açıklamasını paylaştı:
“Bahadır Altan, 13 gündür abluka ve sokağa çıkma yasağı olan Kuruköy’ün 15 km ötesinde jandarma tarafından durduruldu. Köydekiler askerlerden saklanmış olan telefonlarla operasyon adı altında köylülere edilen kötü muameleyi paylaştılar. Doğanlı ve Kuyular köylerinde de operasyon sürmekte.
“Vahim insan hakları ihlali olduğuna dair somut bulgular, belgeler var. Fotoğrafları yansıyan, işkence gördüğü aktarılan kişinin 90’larda da işkence görmüş olduğu, ruhi sorunları olduğu, bölgedeki bir psikiyatrist doktorun hastası olduğu bilgisi var.
“Sahiciliği teyit edilemeyen iddialarla köylüleri terörist ilan ederek operasyonları meşrulaştırmak mümkün değil. Temel insan haklarının tanınmadığı, haber alma, yaşam hakkının yok sayıldığı köylerde de toplu göçertme yıkım ve mülksüzleştirme sürecinin işleyeceğinden endişe ediyoruz.”
Erzan, ayrıca kendisi şu noktalara işaret etti:
“Milletvekillerinin tutuklu oluşu sadece ilke olarak demokrasiyi rencide etmekle kalmıyor TBMM’Yi sakatlıyor, görevini yerine getiremiyor demektir. Bunun bir kaç milletvekilinin özgürlüğünün kısıtlanması değil, doğrudan doğruya TBMM’ye yapılmış saldırı olarak algılanması gerekiyor.
“Figen Yüksekdağ’ın vekilliğinin düşürülmesi olayında ise bu müeyyidenin uygulanabilecek koşulların ve tanımların yerine getirilmediği görülüyor
“Biz Yükdekdağ’ın milletvekilliğinin düşürüldüğünü kabul etmek zorunda değiliz. Böyle bir olay yok hükmünde. Kişisel olarak 8 Mart tebriklerimi Yüksekdağ’a TBMM adresine göndereceğim.”
Kerestecioğlu: Bu ülkede kadın düşmanlığı yüksek
“Sorun, partimizin Halkların Demokratik Partisi’nin sesinin, mücadelesinin bütün ülkede yankı bulması. Bütün ülkede çoğulculuğu, demokratik işleyişi, inançların, halkların, kadınların, gençlerin özgürlük tutkularının insanlarda ses bulması.
“7 Haziran’da biz bunu gördük, 7 Haziran’dan sonra da bunun yaptırılmaması için, bu ülkenin daha özgür, daha demokratik, insanların bir arada yaşadığı ülke olmaması için nasıl elden gelenin yapıldığını gördük.
“Kendini bakan olarak niteleyen fütursuzca herkese söz söyleme haddini gören kişi, aslında bugüne dek kendisin ifadesiyle ‘patlamalar, çatlamalar’ konusunda hesap vermeli. Bu ülkede onlarca patlama oldu, onlarca katliam oldu. Şiddet nereden gelirse gelsin binlerce insanımızı kaybettik. Bakan olarak orada oturan insanın hukuktaki pozitif yükümlülük anlamında önleme, olduktan sonra da hesap verme sorumluluğu vardır. Kendi veremedikleri hesapları başkalarına soruyor ve saldırganlaşıyorlar.
“Bize yaşatmak istedikleri şey ikinci bir kendi mağduriyetleri durumu. Sanki bütün bunları yaşatanlar onlar değil. Hayatın her döneminde mağdur olmayı becerebiliyorlar, neredeyse ölenlerden hesap soracaklar. Biz buna teslim olmuyoruz. Birlikte olmamızın, ortaklaşa mücadele etmemizin sonucunda mutlaka kazanacağız.
“Figen Yüksekdağ şahsında, vurgu yapmak isterim; bu ülkede kadın düşmanlığı da ciddi biçimde yüksek. Aslında HDP’nin bu kadar fazla kadın sesinin çıktığı parti olmasına, bu kadar fazla kadının özgürlük, eşitlik amacıyla yükselmesine pek tahammül yok.
“Bu erkek egemen toplumda, yönetim sisteminde ve iktidarda, bu da ciddi endişeler yaratıyor. Bu nedenle bu kararın ilk olarak Figen Yüksekdağ’a uygulanmasının bir nedeni de kadın düşmanlığıdır. Kadınların daha fazla sesinin bir arada olma iradesinin yok edilmesidir. Dünyada da yükselen kadın mücadelesinden de, 8 Martlardan da, anti militarist mücadeleden de korkuluyor. Bunlara fazla duracak olanlar en fazla kadınlardır.
“Hukuk herkes içindir. Herkes için adalet filminden etkilenerek yaşadım, adaletin herkes için olmasını diledim, diliyorum, bundan sonrasında bunu başaracağımıza inanıyorum.” (BK)