15 Mayıs Dünya Vicdani Retçiler Günü'nde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde yapılan Vicdani Ret forumunda, savaş, kadın ve militarizm, psikoloji ve kışlalarda yaşanan asker ölümleri gibi konulara da değinildi.
Kürt Vicdani Ret Hareketi'nden Kemal Acar, "savaş" kavramı üzerinden gelişen söylemlerde, "savaşın tanımına dikkat çekilmesi" gerektiğini söyledi.
Acar, "Biz savaş karşıtıyız. Kürdistan'da savaşın tek bir tarafı vardır, bu da devlettir. Buna karşı koyan bir halk vardır. Devletin yürüttüğü bu savaşta, taraf olmayacağız" diye konuştu ve ekledi:
"Savaşa ve iktidara karşıysak, söylem ve davranışlarımızın uygun olması için, bu savaşın aracı olmamak gerekir. Sadece zorunlu askerliğe değil, ordulaşmanın her şekline karşıyız."
Sayarı: Kadınlar savaşın hem görünen, hem görünmeyen öznesi
Anarşist Kadınlar adına konuşan Mine Sayarı, kadınların militarizmin hem görünen, hem de görünmeyen özneleri olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi:
"Görünen özneleriz, çünkü savaşa karşı varlığını etten kalkan haline getirmiş Kürt kadınlarının nefes aldıkları her an vicdani ret açıkladıklarını görüyoruz. Onların yaşadıkları ve savaşı reddettikleri her an, devletin inkar politikalarının yıkımı oldu."
"Diğer yandan savaşın görünmeyen özneleriyiz. Bizlere yıllarca öğretildiği gibi doğamız itibariyle pasif ve barışçıl olduğumuz için değil, politik birer özne olduğumuz için reddediyoruz."
Sayarı, "Dişi vatanda, erkek siyasi egemenlik kuranları lanetleyerek", militarizme karşı çıktıklarını, "Vatanın, milletin ya da atanın izinde değil, yaşamın izinde" olduklarını söyledi.
"Asker ölümleriyle ilgili açıklamalar çelişkili"
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'ndan (SGDF) Türkan Yıldız, "Kışlada Asker Ölümleri"ni ele aldığı konuşmasında, askeriyede yaşanan ölümlerde özellikle yoksul ailelerden gelen gençlerin ya da Kürt veya muhalif kişilerin öne çıktığına dikkat çekti.
Yıldız, ölen askerlerin önce "intihar ettiği", ardından "kaza kurşunuyla öldüğü" gibi çelişki açıklamalara veya sırtından giren iki kurşun ile ölen gençlerin "intihar ettiği"nin öne sürülmesine dikkat çekti.
TODAP: Askerler "travma" yaşıyor, tanısı konmalı
Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) adına konuşan Eda Eren, vicdani retçilere "Antisosyal kişilik bozukluğu" tanımları konduğunu hatırlatarak "Hukuki olarak giçbir anlamı olmayan bir tanım, konu anti-militarizm olunca egemenlerin nasıl da işine yarıyor. Politik olarak tanınmak istenmeyen vicdani ret kavramı, bireysel bir olguya indirgeniyor; böylesi bir kararın "sağlıklı zihinlerden" çıkamayacağı söyleniyor" dedi. Eren şöyle devam etti:
"Askerlik süreci bir travmadır. Sorgusuzca öldürmek, travmatize edicidir. Fakat askerlik sonrasında genelde "kaygı" tanıları konuyor. Durumun ortaya çıkmaması için "Travma sonrası stres bozukluğu" tanısı kasıtlı olarak konmuyor; ruh sağlığı çalışanları, askerliğin bireylerde yarattıklarına dikkat çekmeli ve bu tanıyı koymalı."
Forumda, askerlik süresince yaşanan hak ihlalleri ve işkenceye karşı Meclis İnsan Hakları Komisyonu'na başvuru konusunda destek sunan askerhaklari.com sitesi de tanıtılırken, "Bir Vicdani Ret Hikayesi" adlı kısa film, yönetmenleri Büşra Çiçek ve Yiğit Battal'ın katılımıyla gösterildi. (EÇ/ŞA)