Her linç haberinin öncesinde harekete geçirilen "hassasiyetler", sonrasında bir köşeye kaldırılıyor, icabında yeniden kullanılmak üzere.
Vatandaşların "hassasiyetleri" hazır ve nazır... Sıradan vatandaşından, unvanlı unvansız her kademedeki memur yurttaşına kadar herkes "hassas", dahası "çok hassas".
Eskiden asker uyumaz, acıkmaz, korkmaz derlerdi. Seferberlik toplumunda herkesin sefere hazır olmasının gereği olsa gerek "Her Türk Asker" doğar da derlerdi. Şimdilerde, herkes hassas, herkes seferi.
Seferi Seferihisar
En son seferi olan, "hassasiyeti" depreşen güzide yerleşimimiz, eskilerin ismiyle müsemma dedikleri Seferihisar ilçesinde oldu.
Gazetelerde okumuş, TV'lerde seyretmişsinizdir. Birkaç "vatandaş"' (5 kişi), bir grup başka "hassas vatandaşı" (1500 kişi) hassasiyetini depreştirmiş.
Olay malum, 22 Ağustos günü, İzmir'in Seferihisar İlçesine bağlı Ürkmez Beldesi'nde araba park etme tartışması, etnik bir histeriye dönüştü.
Daha önce Trabzon'da ve başka bir çok yerde yaşanan şeyler tekrarlandı. Yine olayın mağdurları tutuklandı.
Bu genel girişten sonra, İzmir'le ve Seferihisar'la ilgili bazı temel bilgileri vermek, olayın anlaşılması için yararlı olabilir.
İzmir
İzmir, Türkiye'nin en büyük üçüncü kenti. Kentin İ.Ö. 3000 yılında kurulduğu kabul edilmekte. 5000 yıllık tarihi boyunca çeşitli uygarlıkların gelip geçtiği kentin ismi de tarih boyunca değişikliklere uğramış. En bilinen eski ismi Smyrina.
Üç Milyon civarında nüfusu olan kent, karışık bir etnik ve dinsel mozaiğe sahip. Türkiye'nin batısında en yoğun Kürt nüfusun yaşadığı şehirlerden birisi.
Anadolu'nun bir çok yeri gibi, bir göçmen kenti. Mübadeleye kadar çok sayıda Rum, Ermeni, Yahudi ve bir miktar Levanten'in yaşadığı kentte, şimdilerde bunlardan kalan yok gibi.
Tahammül değil, kabul var
Gidenler ve gitmek zorunda kalanlar, geriye birlikte yaşamanın gerektirdiği hoşgörüyü bırakmışlardı. Bu şehrin insanları genelde hoşgörülü, kent bilinci gelişmiş ve demokrattır.
Farklılığa tahammül değildir çoğunlukla bu, farklılığı kabuldür. Farklılığın doğallığının doğal kabulü söz konusu olan.
Bu birlikte yaşama kültürüne, çatışmacı bir ortamı olmamasına rağmen, şehirde bazı milliyetçi ritüellerin ve sembollerin de ağırlığı hissedilir. Örnek olarak verilebilecek ritüel ve bir sembol bunca göreli demokrat şehrin çelişkisidir.
Genç Parti'nin "zaferi"
Sembol şudur; şehir de yoğun bir bayrak "sevgisi" vardır. Bayramlarda, başka hiçbir şehrin sokaklarında görmediğiniz kadar bayrak görürsünüz burada. Ritüelse, askere uğurlamalardaki abartıda görülür.
Askere sevk dönemlerinde, en çok tepeye zıplatılan ve en uzun süre bayraklı arabalarla şehirde dolaştırılan çocuklar muhtemelen buranın çocuklarıdır.
Genç Parti'nin, o pür milliyetçi söylemi ile en fazla oyu Ege Bölgesinden ve İzmir'den aldığı unutulmamıştır sanırım.
Bu İzmir girizgahından sonra biraz da Seferihisar'a bakmakta fayda var.
Seferihisar: iki mahalle, bir belde
İzmir'in merkez ilçeler dahil, toplam 28 ilçesi var. Bu ilçelerden birisi de Seferihisar. Seferihisar, İzmir'in batısında, merkeze 45 kilometre uzaklıkta bir ilçe.
İki beldesi, 9 köyü var. Merkez nüfusu 17.000 civarında, ilçenin toplam nüfusu ise bunun iki katı kadar.
Denizden beş kilometre içeride kurulmuş olan Seferihisar'ın, Teos ve Sığacık Mahalleleri ile Ürkmez Beldesi yaz turizmi yapılan tatil yerleri.
Narenciye ve zeytin
Turistik birkaç yerleşim yerine ve kıyılarına rağmen ilçe "turizm merkezi" değil. İnsanlar geçimlerini daha çok topraktan kazanıyorlar.
Yoğun şekilde narenciye üretimi yapılıyor. Bir diğer tarımsal üretim Zeytincilik.
Seferihisar merkezi, İzmir gibi kozmopolit değil. İlçe merkezinde çok az sayıda Kürt yaşıyor. Kürt nüfus daha çok Ürkmez gibi deniz kıyısı bölgelerde yerleşik.
Şehre entegre Kürtler
İlçedeki Kürtlerin büyük kısmı esnaflık yapmaktalar ve artık kente "entegre olmuş" durumdalar. Çoğu, memleketleri sorulduğunda doğdukları yeri değil, doydukları yeri söylerler.
Yerleşik olmayan Kürt nüfus ise, tatil ve kooperatif sitelerinde bekçilik, kapıcılık yapmakta ve inşaat işlerinde çalışmakta.
Sosyo-ekonomik durumu ve nüfus yapısı Seferihisar'a benzeyen bazı iç Ege beldelerinde geçmişte benzeri olaylar yaşanmış olmasına rağmen, Seferihisar'da bir çatışma ya da gerginlik yaşanmamıştı.
Mutlaka Türk-Yunan dostluğu
Bu bölgenin kent yöneticileri, her yaz muhtelif adlar altında, içinde "dostluk ve barış" kelimeleri geçen festivaller düzenlerler.
Her söz alan yetkili de, Ege denizinin barış denizi olmasından ve Türk-Yunan dostluğundan da mutlaka bahseder.
Hatta bazıları, dostluğun nişanesi olarak, olanağı ölçüsünde bir Yunanistanlıyı festivaline konuk etmek için uğraşır.
3 Kasım 2002 Seçimlerinde
Son genel seçimlerde, 18 bin seçmeninin bulunduğu Seferihisar'da yüzde 31.8 ile Cumhuriyet Halk Partisi birinci sırada.
İkincilik, yüzde 18.48 ile Genç Parti'ye, üçüncülük de yüzde 14.8 ile Adalet ve Kalkınma Partisi'ne gitmiş. Sonrasını, yüzde 9.97 ile Anavatan Partisi, yüzde 8 ile Milliyetçi Hareket Partisi, yüzde 6.52 ile de Doğru Yol Partisi izliyor.
Demokratik Halk Partisi DEHAP'ın da yüzde 3.45 oy aldığı görülüyor.
Partilerin genelde, Türkiye genelinde tutturdukları yüzdelerin burada büyük değişiklik gösterdiği görülüyor.
Belki bir gün Festivalsiz
Bu kadar çok "hassasiyetin" olduğu bu coğrafyada, Seferihisar'da yaşanan linç olayı şaşırtıcı değil belki. Ama, dostluk ve barıştan bahsedilen ve her daim hoşgörüsü ile övünen İzmir havalisinde "linç girişimi" aynı ölçüde şaşırtıcı.
Bilmem ki içimizdeki "kardeşlerimizi - dostlarımızı" ancak uzağa sürdüğümüzde, onlar bir sınırdan geçip pasaportla buraya geldiklerinde mi daha çok seviyoruz?
Belki bir gün, festival nişanesi olarak çağırma ihtiyacı olmadan, öldürmeden ve göndermeden de sevebiliriz insanları. Olur mu, kim bilir? (AK/BA)