Mitolojide Lilith'le ilgili birçok hikâyeye rastlayabiliyoruz. Fakat en bilineni, Lilith'in Adem'le birlikte yaratıldığı; Adem'in iktidarına ve üstünlük taslamasına karşı çıkıp ondan kaçan kadın olması; güzelliği ile tanrıyı da büyüleyip tanrının gizli adını bilen tek kişi olması; sonrasında da bu sırrın sahibi olarak tanrıya istediklerini yaptırmasının hikâyesi...
Tarihin her döneminde olduğu gibi bugün de kadınlara yakıştırılmayan cesaretin ve gücün sahibi bir kadın Lilith. Güç ve cesaret sahibi kadınlara fettan, düzenbaz, cadı yaftalarının çok kolay yapıştırıldığı bir dünyada bir müzik grubunun adının Lilith olması manidar değil mi?
Grubun adını koyarken çok düşünmüşler. Kimisi, Lilith'in feminist bir imge olduğunu, bu kadar sert bir ismin uygun olmayacağını; kimisi ise tam tersine, kadınların en hüzünlü şarkılarının bile aslında bir isyan taşıdığını, acılarını, duygularını nasıl dile getirirse getirsin kadınların bir güce sahip olduğunu söylüyormuş.
Uzun hazırlıkların ardından Lilith çok hoş bir albümle karşımızda. Kadınların bir araya gelmesi pek kolay olmuyor. Lilith'in kadınlarının da öyküsü oldukça uzun. Gabriele Thierkopf (gitar-vokal) ve Şehriban Özdemir'in (bağlama-cura-vokal) 1999'da İstanbul'da birlikte bir şeyler yapmaya başlamasıyla grubun temelleri atılmış. Daha sonra Satı Sarıyar (vokal) katılmış topluluğa. 2002 yılında da Berlin'de Maviş Güneşer (bendir-vokal) ile Luise Blum (keman) de eklenince grup iki ülke arasında mekik dokuyan son halini almış.
Repertuarlarını kadınların yaşadığı her şeyin kadınların ağzından anlatıldığı şarkılardan oluşturmuşlar. Kadınlara sadece vokal yapmanın uygun görüldüğü müzik aleminde kadınların çalıp söylediği bir grubun çabası hepimiz açısından çok önemli.
Grubun bir özelliği de altı farklı dilden şarkılar söylemesi. Kürtçe, Türkçe, Yidişçe, Fransızca, Almanca ve Zazaca şarkılar albüm boyunca ülkeden ülkeye, duygudan duyguya sürüklüyor bizleri. Milliyeti ne olursa olsun her bir kadının tarih boyunca yaşadıkları, hissettikleri, acıları kulaklarımızda, kim bilir ne hikâyeler gizlidir bu ezgilerin ardında diye düşündürüyor.
Nitekim, "İki Dağın Arsında Kalmışam" şarkısının sözleri bu konuda iyi bir örnek. Şarkıda bir kadının, "öpmesi yok sevmesi yok konuşak," şeklindeki ifadesi herhalde yapılacak birkaç "kadın cinselliği" panelinin özet cümlesi gibi.
Günümüzde dahi kadınların kendi cinsellikleri, arzuları ve duyguları konusunda karşısındakilerden talepte bulunması hoş görülmezken bundan yıllar önce bir kadının isteklerini bir türküyle dile getirip kamuya mal etmesi gerçekten büyük cesaret. Lilith bir kez daha karşımıza çıkıyor böylece. Kızıldeniz'de tanrının ona verdiği kanatlarla uçan Lilith, Erzurum'a da uğruyor, Almanya'ya da...
Lilith'in mesajı
"Grubun kadın şarkıları yapması acaba kadınlara ne söylemeye çalışıyorlar, mesajları var mı?" sorularını uyandırıyor kafamızda. Ama gerek şarkılar gerekse grup üyelerinin bu konudaki cevapları oldukça açık.
Doğrudan bir mesaj vermediklerini ama başat mesajlarının kadınların bir araya gelmesinin bile ne kadar önemli olduğunu göstermelerinde yattığını belirtiyorlar. Enstrümanıyla, vokaliyle, şarkılarıyla böyle bir çalışmanın ortaya çıkmasının başka kadınlara da her konuda cesaret vereceğini düşünüyorlar.
Haksız da sayılmazlar. Kadınların kendilerine verilen rolleri reddetme şanslarının olduğunu, hapsedilen alanlardan, evlerden, kabuklardan çıkmanın yolunun açılabileceğini söylemeye çalışıyorlar hepimize. Müzik yaparken mesaj verme kaygısının öne geçmesinin yapılan sanatı zedeleyebileceğinin farkındalar. O nedenle kendilerini zorlamadan sadece bir araya gelmenin, birlikte şarkı söylemenin de dünyaya bir bakış açısı olduğunu dile getiriyorlar her fırsatta. Albümleri de bunun en iyi kanıtı...
Bu arada Lilith ne mi oluyor sonra? Tanrının gizli adını bilmesi sayesinde ondan aldığı kanatlarla Kızıldeniz'e gidiyor. Ama Adem'in onun bırakmaya niyeti yok. Adem'e dönmesi yolundaki tehditlere Lilith tanrının adını ifşa etme tehdidiyle cevap veriyor.
Baskılar karşısında son bir silahı daha var Lilith'in. Kadının doğurganlığının karşısına eğer kendisini rahat bırakmazlarsa doğacak bütün çocukları öldüreceğini söyleyerek çıkıyor bu defa. Tanrı uzlaşmak zorunda kalıyor.
Yapılan anlaşmaya göre, Lilith çölde yaşayacak, doğan bütün çocuklara ise Lilith figürlü boncuk takılacaktır. Böylece Lilith, ismini dünyanın her yerine kazıyor. Tanrı ise çaresiz, Adem'in kaburga kemiğinden Havva'yı yaratıyor. Lilith gibi asi olmasın diye. Adem'e itaat etsin, itiraz etmeyen bir kadın olsun diye. Bütün kadınlar öyle olsun diye... Karar bizim... (BD/BB)