Fotoğraf: Anadolu Ajansı
1 milyon 870 bin 705 öğrencinin gireceği, 7 Haziran'da yapılması planan ancak koronavirüs salgını nedeniyle 20 Haziran'a ertelenen Liseye Geçiş Sınavı'na (LGS) ilişkin tartışmalar devam ediyor.
Veliler, eğitim uzmanları ve sendikalar pandemi nedeniyle sınavın ertelenmesini talep ederken, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tedbir olarak çocukların kendi okullarında sınava gireceğini duyurdu.
43 gün sonra yapılacak olan sınava ilişkin bianet'e konuşan veliler Emine Sezer ve Nafız K., sınavın 10 gün ertelenmesinin bir şey değiştirmediğini söylediler.
"50 gündür sınavı düşünüyoruz"
Emine Sezer: "LGS'ye giren öğrenci sayısı bu yıl daha da artmıştı, bu zaten biz velilerde ve çocuklarımızda bir kaygı oluşturuyordu. Şimdi hastalık ortaya çıktı kaygılarımız daha da arttı. 50 gündür "sınav yapılacak mı, ertelenecek mi, nasıl yapılacak?" diye düşünüp duruyoruz.
"Milli Eğitim Bakanlığı, çocukların kendi okullarında sınava gireceğini söyledi. Bu bir tedbir değil bize göre, çocuğun okulu tanıması bir avantaj olabilir belki ama salgın koşulları için yeterli sayılacak bir tedbir değil. Maske de önlem değil. Diyarbakır sıcağında üç saatlik sınavda çocuk maskeyle nasıl oturacak? Öğrenciler arasındaki mesafe ne olacak, bir sınıfta kaç kişi olacak, bilmiyoruz.
"Bilim Kurulunun sınav çıklaması yok"
"Bilim Kurulu'nun sınava yönelik açıklaması da yok. Bu da biz velilerde kaygı yaratıyor, ne düşündüklerini bilmiyoruz. Hala hastalığa yakanalan insan sayısında artış var, vaka sayısı aza indiğinde de yapılabilirdi. Temmuz, ağustosta yapılabilirdi, mesela kızım sınavın eylülde yapılmasını istiyor. Önümüzü göremiyoruz, ikinci dalganın devam edip etmeyeceğini nasıl olacağını bilmiyoruz.
"Benim eşim öğretmen, kızıma yardımcı olduğu halde yine de kaygılanıyoruz. Sorular basit olursa, başarılı başarısız öğrenci ayırt edilemeyecek. Konular az olduğu için soruları çocukların anlayacağından çok daha zor yapabilirler, bu kez yine haksızlık olacak, bunlar hepsi bizi düşündürüyor.
"Bu yılımız LGS kaysıyla geçti"
"Üniversite sınavına giren öğrenciler, bu yıl yapamazsa bir daha ki yıl yerleşebilirler, en fazla bir yıl kayıp yaşarlar. Ama LGS aynı değil, telafisi yok. Çocuklarımız bu yıl yerleşemezse bu onların gireceği üniversiteyi, üniversitede okuyacağı bölümü bile etkileyecek.
"Kızım, sürekli sınavda başarısız olursa ne yapacağımızı soruyor. Fen Lisesine giremezse yine iyi bir üniversitede okuma şansı olup olmadığını soruyor. Çocuk kendini mahcup hissediyor. 'Ailem bana bu kadar emek verdi, başarısız olmamalıyım' düşüncesinde. Evde 24 saatin 12 saati sınavı konuşuyoruz. Bu yılımız LGS kaysıyla geçti.
"Çocuklarımızı at gibi yarıştırmaktan bıktık"
"Çocuklarımızın geleceği için kendimizi parçalarken, bu belirsizlik çocuklarımızı da bizi de çok yoruyor. Bu yaştaki çocuklara bu kadar yük çok fazla. Bir de biz çocuklarımızı at gibi yarıştırmaktan bıktık artık, çocukluklarını yaşamıyorlar.
"Sınavın 10 gün ertelenmesi bir şey değiştirmiyor. 7 Haziran ya da 20 Haziran fark eden bir şey yok. Sınava 10 gün kala kızımın maske ile soru çözmesine karar verdik. Yani çocuğa 10 gün öneceden işkenceye başlayacağız. Bir de çocuklar bu süreçte hiç dışarı çıkmadı, bu da bizi düşündürüyor, ya bir şey olursa diye düşünüp duruyoruz.
"Çocuklarımız bizim göz bebeğimiz, her şeyi onların daha iyi geleceği olsun diye yapıyoruz. Ben bu kararı verenlerin bizimle empati yapmasını istiyorum. Kendi göz bebeklerine bunu yaparlar mı?
"Okulların bir ay geç açılması bir şey kaybettirmez"
"Okulların bir hafta ya da bir ay geç açılması bir şey kaybettirmez. Telafi edilebilir ama çocuklarımızın sağlığını kaybetmesinin telafisi yok. Sadece salgına yakalanıp yakalanmaması da değil, başarısız olurlarsa psikolojik olarak çok etkilenecekler.
"Ayrıca beşinci sınıfa giden çocuğum da bursluluk sınavına girecek. Sınav 6 Haziran'da yapılacaktı ama şu an ne zaman yapılacağını bilmiyoruz, bir açıklama yapılmadı. Yapılacaksa bile ben o yaştaki çocuğun maske içinde saatler kalmasını nasıl sağlayacağım, bilmiyorum. Biz yetişkinler maskenin içinde yarım saat duramıyoruz, çocuklar nasıl kalsın.
"Konu sayısının az olması avantaj değil"
"Ben öğretmenim çocuğuma yardımcı oluyorum ama ders çalışmak için kaynağa ulaşamayan ailelerinden destek alamayan çocuklar var" diyen eğitimci Nafız K. ise şunları söyledi:
"Özellikle kırsal bölgelerde yaşayan ve yoksul ailelerin çocukları uzaktan eğitim sürecinden de eşit şekilde yaralanamadıkları için daha dezavantajlı duruma düşecekler.
"Benim için ilk önce çocuğumun sağlığı geliyor. Ergenlik dönemindeki çocuklardan söz ediyoruz, sürekli evdeler, arkadaşlarıyla iletişim kuramıyorlar bütün bunlar strelerini daha da arttırıyor.
"Ben oğlumu her ne kadar rahatlatmaya çalışsam da çocuk yine de stres yaşıyor, normal bir süreçten geçmiyoruz çünkü bunun çok farkında.
"Ayrıca, konu sayısının az olması bir avantaj gibi gösteriliyor ama değil. Başarılı öğrenciler bu durumda ön plana çıkamayacak, arada çok büyük bir fark olmayacak." (RT)