Fotoğraf ve videolar: Ali Dinç
IPS İletişim Vakfı/bianet; sivil toplumun güçlendirilmesi, düzenli iletişim kanallarının oluşturulması ve birlikte çalışma olanaklarının artırılması hedefiyle insan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın, LGBTİ+, göçmen/mülteci, ekoloji, engelli hakları, hukuk ve medya alanında çalışan STK'lerle yapmaya başladığı görüşmelerin beşincisi Lambdaİstanbul - LGBTİ+ Dayanışma Derneği ile yapıldı.
1993 yılında kurulan Lambda, hiyerarşik olmayan, yatay bir örgüt. Gönüllüler Turgay Bayındır ve Öner Ceylan da kendilerini "en yaşlı gönüllü" olarak tanımlıyorlar. Türkiye'nin en eski LGBTİ+ hakları örgütlerinden biri olmasına rağmen yaş ortalamasına bakıldığında oldukça genç bir dernek.
"Genel baskılardan çekinmiyoruz"
Turgay Bayındır, Lambda'nın kurumsal ve proje bazlı çalışan bir yer olmadığını hatırlatıyor; "Taban örgütü olduğumuz için bizim amacımız bire bir kişilerle temas etmek."
Pandemi sürecinde derneğin ofisini kapatmak zorunda kalmışlar ve çoğu etkinliklerini online yapmaya başlamışlar. Yeni bir ofise geçmek için acele davranmamışlar. Bayındır bunun nedenini, özellikle seçim sürecinde derneklerin kapatılmasıyla ilgili yükselen söylemlere bağlıyor ve "Aslında genel baskılardan çekinmiyoruz. Ofisi tutup sözleşmeyi yaptıktan sonra kapatılma kaygısı var" diyor.
Pandemide online mekan"Pandemi döneminde "online mekan" diye bir şey yaptık. Haftanın üç günü akşam 19.00-21.00 arası online'dık. Bu bir etkinlik değildi. Bilgisayarları açıyoruz ve bekliyoruz, gelen geliyor. 2 yıl devam ettirdik. Çok kalabalık olmuyordu ama farklı nedenlerle gelenler vardı. "Evden çıkamadığı ve sosyalleşme ihtiyacı olduğu için gelenler. Bulunduğu şehirde LGBTİ+ derneği olmadığı için gelenler. Online etkinliği bir fırsat olarak görüyordu insanlar. Yurtdışından katılanlar daha çok oranın kültürüne adapte olamamış ve Türkçe konuşma ihtiyacı olanlardı. Onun dışında gerçekten soru sormak ve danışmak isteyenler de geliyordu. "Bir trans kadın vardı mesela. Bulunduğu şehir Karaman'da açılmamıştı. İlk seferden sonra 6 ay sürekli geldi. Neredeyse her etkinliğe geliyordu. Karaman'da LGBTİ+ derneği de yokmuş." | |
6-7 kişi için 30 polis
Hazirandaki Onur Ayında "Tea and Talk" etkinlikleri yasaklanmıştı Lambda'nın. "Biliyorsunuz zaten Hazirandaki tüm etkinlikler yasaklandı" diyorlar.
Bayındır şöyle devam ediyor:
"On yıldır düzenli yaptığımız etkinliğimiz birden 'tehlikeli' oldu, çok şaşırdık. Normalde 6-7 kişinin geldiği etkinlik için mekanın kapısına 30 polis gelmişti. Tedirginlik var tabii ama tehdit alan bir kurum yok bildiğimiz kadarıyla. Ama önceden tehditler oluyordu. Meclis tablosu, seçim sonuçları kötü etkiledi ve tabii ki haziran yasakları da..."
Lambda'nın arşivi dijitale aktarılıyorÖner Ceylan devam eden etkinlikler için çağrı yapıyor: "Lubunya camiasına etkinliklerimize katılmaları için çağrı yapalım buradan. Ayda ona yakın etkinlik yapıyoruz. Her Çarşamba günü Kadın+ Öykü Okuma etkinliğimiz var. KaosGL'nin 'Kadın Kadına Öykü Yarışması' var yıllardır süren. Kadın kadına aşk öyküleri. Onların arasından seçtiklerimizi okuyup üzerine konuşuyoruz. Tea and Talk'un da sayısını yükseltip ayda iki kere yapacağız. "Bir de arşiv projemiz var. 1987'den bu yana toplanan tüm belgeleri dijitale aktarıyoruz. Fotoğraflar, el ilanları da dahil. Bunun için bir sergi yapmak istiyoruz, görüşmelerimiz de sürüyor." | |
Bir çatı dernek olan ve bünyesinde 11 derneği barındıran Ayrımcılığa Karşı Gökkuşağı Derneği (AKGD) çağrısıyla haziranda bir toplantı yaptıklarını anlatan Bayındır, özellikle genel seçim sürecinde LGBTİ+'lara yönelik yükselen nefret söylemleriyle ilgili olarak şunları söylüyor:
"İnsanların çoğunda temel kaygı dernekler kapatılacak mı? Bizim için de tekrar ofis açalım mı açmayalım mı konusunda tereddütümüzün sebebi de bu. Neden saldırı olarak bizi seçtiler, bu söylemlerle oy alabileceklerini nasıl düşündüler bilmiyorum ama bu tehditler nereye kadar götürülebilir bu da şüpheli."
"Yalnız bırakıldık"
Öner Ceylan, "Aslında siz de farkındasınız" diyerek sözü alıyor:
"Şu an LGBTİ+'lara yönelik saldırılarda hareketimiz çok yalnız bırakıldı. Hem siyasiler hem de STK'ler yalnız bıraktı. Çok ciddi karşı söylem yok. LGBTİ+'ların sorunuymuş sadece gibi bir algı var. Bu durum kadınlara da sıçrayacak, sıçrıyor da zaten. Ondan sonra da tüm insan hakları hareketine sıçrayacak. Sanki bir avuç LGBTİ+ var ve önemli değil gibi görmezden geliniyor. Toplumsal hareketler içinde, 'yatak odalarında ne yaparlarsa yapsınlar' gibi bir düşünce hakim. Siyasi muhalefet zaten aynı. HDP ve CHP'nin gündeminde değil bu konu. Özellikle kaçınıyorlar bence. Biraz öncesinde aslında söylem gelişmeye başlamıştı, seçim öncesinde. Şu an suspuslar. Sanıyorlar ki yok olursak iktidar o söylemi bırakacak. Öyle olmuyor ama. Herhalde kadın meselesini kadın kolları ele alsın, LGBTİ+ meselesini belli kişiler konuşsun, biz daha "büyük" sorunlarla ilgileniyoruz zaten diyorlar."
Düzenli etkinliklerine ek olarak bu ay Trans+ Buluşmalarına başladıklarını aktarıyor Bayındır ve Ceylan.
Nefret söylemleri
Ceylan bir başka etkinlik dizisini şöyle anlatıyor:
"'Toplumsal cinsiyet karşıtı hareketler ve aile' başlıklı bir etkinlik serisi olacak. İki kere yaptık şu ana kadar. Seçim sürecindeki 'aile' merkezli propaganda yürüyüşleri olmuştu. Bu konu gündemimiz. Ne oluyor, son bir yıldır bize neden bu kadar baskı yapılıyor ve biz ne yapabiliriz bunları konuşuyoruz."
Aile odaklı LGBTİ+'lara yönelik nefret söylemlerinin aslında Batıdan ithal olduğunu belirtiyor Bayındır:
"Kendileri düşünüp şöyle bir şey yapalım demiyor kesinlikle. Macaristan, Polonya, Rusya, ABD'de seçimlerde çok işe yarayan bazı söylemleri oradan alıp buraya uyarlamaya çalışıyorlar. Sağcı politikacıların uydurduğu çeşitli nefret söylemleri var. Bu işin kuralları var, yazılmış. Önce bir düşman yaratılıyor, bu sizi eziyor deniyor, devamı geliyor. Ürettikleri nefret söyleminin nereye gideceği bilinmiyor. Ucunu kendileri de tutumazlar."
Barınma sorunu ve iltica başvuruları
Önümüzdeki yerel seçim sürecinde de bu nefret söylemlerinin olacağını tahmin ettiklerini belirten Öner Ceylan son olarak Lambda'ya gelen başvurularla ilgili şunları söylüyor:
"Aileler tarafından evden atılmalar, barınma sorunu gündemde. Hele ki barınma sorununun herkes için tavan yaptığı bu dönemde LGBTİ+'lar için çok daha büyük bir sorun bu. Ve tabii ki iş sorunu. İltica da çok gelen sorular arasında. Hem Türkiye'den gitmek isteyenler hem de başka ülkelerden gelmek isteyenler bize çok yazıyor. Trans geçiş süreci ameliyatlarına da kolay erişememe artan sorunlar arasında. Sigortalı olanların hakkıdır aslında bu ama, kürtaj bazı devlet hastanelerinde nasıl ki zora koşuluyor, geçiş ameliyatları için de aynı şey geçerli. Aslında hemen her zaman yurtdışında ameliyat olunuyor."
(AÖ)