Akran zorbalığı, okullardaki en önemli sorunlardan biri. LGBTİ öğrenciler ise akran zorbalığına daha fazla maruz kalıyor.
2017’de Kaos GL dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre, Türkiye’de LGBTİ’lerin yüzde 57’si geçmiş okul yaşantılarında cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği konularında diğer öğrencilerin kendileriyle ilgili olumsuz yorumlar yaptığını ya da hakaret ettiğini “genellikle” duyduğunu belirtiyor. Katılımcıların yüzde 96’sı ise okullarında anti-LGBT ve cinsiyetçi hakaretleri (örneğin, kötü anlamda “bu gey gibi”) farklı sıklıklarda olsa da duyduklarını söylüyor.
LİSTAG’dan (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, İnterseks Aileleri ve Yakınları Grubu) Günseli Dum, homofobi ve transfobiye karşı mücadelenin okul öncesi eğitimden başlaması gerektiğini söylerken, LGBTİ çocukların ailelerine “Bir an önce doğru bilgiye ulaşın ve okul yönetimine bu doğru bilgileri ulaştırın” çağrısı yapıyor.
“Okula şunu anlatın: Benim çocuğum hasta değil, ahlaksız değil, bu bilimsel bir gerçek. Bu doğuştan geliyor ve benim çocuğumun bu okulda okumaya hakkı var, sizin göreviniz de çocuğumun hırpalanmasına karşı çıkmak. Diyalog olumsuzsa bir başka okula almak da çözüm oluyor. Çocukların üzülmesini istemiyorlarsa çekinmeyecekler ve konuşacaklar. Biz bir aile grubu olarak her zaman destek olmaya hazırız.”
“Transfobi ve homofobi karşıtı eğitim okul öncesinde başlamalı”
Dünden bu yana, ABD’nin Kolorado eyaleti Denver şehrinde yaşayan 9 yaşındaki Jamel Myles’ın intiharının okulda cinsel yönelimi nedeniyle maruz kaldığı akran zorbalığıyla bağlantısı tartışılıyor.
LİSTAG’dan Günseli Dum, Myles’ın intiharı hakkında “Çok yanımı yaktı” diyor, “Küçük yaşta bir çocuk annesine açılıyor ve annesi anlayışla karşılıyor. Çocuk da bunun doğal bir şey olduğunu düşündüğü için okuldakilerle de paylaşıyor... Avrupa ve ABD’de bazı yerlerde, çocuklara homofobi ve transfobi karşıtı eğitimler okul öncesinde verilmeye başlanıyor. Ancak söylediğim gibi sadece bazı okullar bunu yapıyor. Biz de LİSTAG olarak Türkiye’de bunu yapabilmek için çok çaba harcıyoruz ama bu konu bir devlet politikası olmalı. Bakanlıklar, yerel yönetimler bunu desteklemediği zaman çalışmalar çok yetersiz oluyor, birkaç okulla sınırlı kalıyor.”
“Okula çocuğumu ayrımcılıktan koruma görevlerini hatırlattım”
Günseli Dum, kendisinin de bir ebeveyn olarak çocuğuna yönelen akran zorbalığıyla mücadele ettiğini anlatıyor.
“10 senedir LİSTAG’ın içindeyim. LİSTAG’la ilk ilişkilendiğimde çocuğum 20 yaşına gelmişti. Ama 2008’de LİSTAG kurulmadan önce de benim çocuğum ilkokul, ortaokul, lise okudu. Özel bir okulda okudu. Onda feminen hareketler hissettiğimde uzmanlarla konuştum. Bunun bir hastalık olmadığını ve herhangi bir çocuk gibi büyümesi gerektiğini öğrendim.
“Biz şanslıydık; annesi olarak hızlıca doğru bilgiye ulaştım. Ayrıca çocuğum özel okulda okuyordu. Onu üzmedim, okulda onu üzmeye çalıştıklarında da hemen müdahale ettim.
“Mesela bir gün sınıftan bir arkadaşının annesi, ‘Sizin çocuğunuza okulda top diyorlarmış, haberiniz var mı’ dedi. Böyle bir şey duyunca şaşırdım ama ben o sırada konuyla ilgili bilgilenmiştim. Bunu söyleyen kişiye, okulla görüşeceğimi söyledim. O ise bana çocuğumu bir an önce bir psikiyatriste götürmemi tavsiye etti.
“Ertesi gün okula gittim, rehberlik öğretmeni ve okulun müdür yardımcısıyla görüştüm. ‘Biz de sizi çağıracaktık. Çocuğunuzla ilgili bazı şeyler var. Biraz çok hareketli, bazı feminen hareketleri var’ dediler. Benim de bu konu için okula geldiğimi, diğer öğrencilerin onunla alay ettiğini duyduğumu söyledim.
“Biz de çok üzülüyoruz, dediler. Üzülüyorlar ama bu konuda yaptıkları hiçbir şey yok. Onlara ‘Siz derslerde diğer çocuklarla şişko, gözlüklü diye alay edildiğinde öğrencileri uyarmıyor musunuz? Bu da aynı şey. Benim çocuğum eşcinsel de olabilir ama sizin göreviniz onun ötelenmesine, ayrımcılığa uğramasına karşı durmak’ dedim. Bunu diğer öğretmenlerle ve öğrencilerle de paylaşmalarını istedim. Daha sonra bir sorun yaşamadık. Dediğim gibi, biz şanslıydık.”
“Öğretmenler de dedikodusunu yapıyor”
Günseli Dum, Türkiye’de devlet okullarındaki durumun özel okullardakinden çok daha kötü olduğunu anlatıyor:
“Devlet okullarında anlattığım süreçler çok daha kötü yaşanıyor. Öğretmenler, öğretmenler odasında bunun dedikodusunu yapıyor ve akran zorbalığı uygulayan çocukları engellemiyorlar. Yaptıkları tek şey aileyi çağırıp, çocukları psikiyatriste götürmelerini söylemek. Piyasa da, doğruyu bilmeyen ya da doğruyu bilse de uygulamayan, ‘Biz bu çocuğu tedavi ederiz’ diyenlerle dolu. Çocuğu kabul etmek yerine değiştirmeye çalışıyorlar. Bazı okullarda ise olay ‘Çocuğunuzu okuldan alın’ noktasına gidebiliyor.”
TIKLAYIN - Liseli LGBTİ'ler: Öğretmenleri Dönüştürmek Akran Zorbalığından Daha Zor
“Aile kabullense bile, arkadaşlarının davranışları nedeniyle acı çekiyor”
Günseli Dum, LGBTİ çocukların aileleri tarafından kabullenilseler bile, akranlarının davranışlarından çok etkilendiğini anlatıyor:
“Özellikle trans çocuklar çok büyük sorunlar yaşıyorlar. Bu çocuklar da içine kapanıyor. Daha cinsellik nedir, bunu anlamaya çalışırken, bir de kendi duygularının ‘çok kötü, ayıp, ahlaksız’ olduğunu düşünmeye başlıyor. Ben niye böyleyim, diye kendini suçlamaya başlıyor, yani aile suçlamasa bile arkadaşları tarafından ‘anormal’ göründüğü için acı çekmeye başlıyor.
“Ortaokul ve lise çağında o kadar çok intihar olayı duyduk ki. Maalesef hiçbirinin nedeni haberlerde yer almıyor. Bize ulaşan çok sayıda aile, ‘Benim çocuğum iki kere intihara teşebbüs etti, demek ki bundanmış. Çocuğum bana söyleyemediği için kendini yok etmeye kalkışmış’ diyor. Bu maalesef çok fazla oluyor ve çok ciddi bir mücadele gerektiriyor. Ama derneklerin mücadelesi yetmiyor, bu konuda devlet politikası olması lazım.” (ÇT)
LİSTAG her ayın ilk Perşembe günü İstanbul ve İzmir’de, her ayın ilk Salı günü gönüllü psikiyatrların ve psikologların desteğiyle ücretsiz bilgilendirme ve paylaşım toplantıları düzenliyor. 0 546 484 82 85 numaradan Danışma Hattı’nı arayarak ya da [email protected] adresine e-posta atarak LİSTAG’a ulaşabilirsiniz. |