*Türkiye’de LGBTİ+ ailesi olmak, ötekileştirilmek, dışlanmak, ayıplanmak, eleştirilmek, yok sayılmak demektir.
* Her şeyden önce savunduğumuz bir şey var. O da LGBTİ+ hakları, insan haklarıdır. Bu hakkı bile savunamayan muhalefet partilerini cesur olmaya çağırıyorum. Unutmasınlar ki cesaret bulaşıcıdır.
“Cesaret bulaşıcıdır” diyenler bu kez Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın hedefinde olan LGBTİ+’ların aileleri.
Erdoğan 22 Ekim Cumartesi günü Malatya’da katıldığı bir toplantıda, “Güçlü bir ailede LGBT diye bir şey olabilir mi?” dedi.
Erdoğan’ın bu söylemine tepki gösteren LİSTAG LGBTİ+ aileleri Türkiye’de LGBTİ+ ailesi olmanın ne demek olduğunu ve siyasi partilerden beklentilerini, bianet’e anlattı.
Ailelerin bir tepkisi de muhalefet partilerine: “Bize yapılan haksızlığa sessiz kalmayın.”
“LGBTİ+ ailesi demek yok sayılmak demek”
Türkiye’de LGBTİ+ ailesi olmanın aynı zamanda güçlü olmak ve birlikte olup koşulsuz sevmek olduğunu belirten Aslı Dülgeroğlu Meleş şöyle dedi:
“Türkiye’de LGBTİ+ ailesi olmak, ötekileştirilmek, dışlanmak, ayıplanmak, eleştirilmek, yok sayılmak demektir. El-aleme karşı, topluma karşı, sisteme karşı, çocuğunuzu korumak ve anlaşılmak için bitmeyen bir savaş vermek zorunda olmak demektir. Çocuğunuz için endişelenmek, sürekli çözüm üretmek zorunda olmak demektir.
"LİSTAG gibi aile gruplarının varlığı da bizleri kuvvetlendirmekte, birlik ve beraberliği iliklerimize kadar hissettiğimiz, bilgilenerek endişelerimizin bir nebze kurtulduğumuz bir sığınak olmaktadırlar.”
“Muhalefet tabanını kaybetmek istemiyor"
Muhalefetin de LGBTİ+ ailelere yönelik şiddete ve baskıya sessiz kalmasıyla ilgili Meleş, şunları belirtti:
“Rosevelt’in bir sözü var:’Politikada hiçbir şey kazayla olmaz. Olmuşsa, öyle planlanmıştır.’ Bu sessizliğin nedeni de tabii ki muhalefetin politik planlarıyla alakalı. Tabanlarını kaybetmemek, daha çok oy alıp iktidar olabilmek için izledikleri bu yol, aslında insan haklarını ve eşitliği yok sayan bir duruştur. LGBTİ+ hakları da insan haklarıdır ve her vatandaş gibi eşit haklara sahip olmaları gerekir.”
“Usandık”
Siyasi partilerin nefret söylemlerinden vazgeçip, sevgi dili kullanmaları gerektiğini belirten Meleş, şunları söyledi:
“Nefret söylemlerinden, yok sayılmaktan, kendimizi ifade edememekten artık usandık. Baskı ve korkutma politikalarından vazgeçmeleri, kapsayıcı ve yüzyılın değerlerine uygun bir duruş sergilemelerini, egemenliğin kendilerinde değil, millette olduğunu hatırlamalarını arzu ediyorum.
"Türkiye’de bulunan tüm LGBTİ+ aile grupları meclise bir çağrı yaptı: ÇAĞIRIN ANLATALIM! Sesimizin duyulmasını, aslında nasıl aileler olduğumuzu ve eşit yurttaş haklarına sahip olmak istiyoruz. İsteklerimizi mecliste ifade etmek istiyoruz. Siyasi partilerin bu talebimizi duyup, bize imkan tanımalarını talep ediyorum.”
“Muhalefetin LGBTİ+’lara da ihtiyacı var”
Muhalefetin içinde de LGBTİ+ karşıtlarının olduğunu belirten Ayfer Eraslan da şunları söyledi:
“Ne yazık ki muhalefetin içinde de belli etmeseler bile LGBTİ+ karşıtlarının olduğu aşikar. Malum yakında olası bir seçim var ve belli bir oy potansiyeli olan LGBTİ+ karşıtlarını karşılarına almak istemiyorlar.
"Sessiz kalmayı yeğlediklerini düşünüyorum. Oysa ki muhalefetin iktidara gelebilmesi için LGBTİ+ topluluklarının katkılarına da ihtiyaçları olduğu unutulmamalıdır.
"Tüm siyasi partilerin toplumun her kesimine özellikle de LGBTİ+’lara empati ile yaklaşmalarını ve onların sesi olmalarını bekliyorum. Çocuklarımızın görünür ve her yerde olmaları adına mücadele etmelerini istiyorum.”
Türkiye’de LGBTİ+ ailesi olmayı Neşe Tamer de şunları belirtti:
“Türkiye’de LGBTİ+ ailesi olmak, öncelikle kendine güvenen ve kendini seven ebeveynler olmak demektir. Biz LGBTİ+ ebeveynleri böylelikle çocuklarımıza ihtiyaçları olan özgüven ve desteği veriyoruz.
Kendini seven bir çocuk büyüdüğünde herkesi sever ve kapsar. Bizler çocuklarını koşulsuz seven aileleriz. Varoluşlarına saygı duyup, kendisiyle yüzleşme ve dönüşebilme cesareti bulmalarını sağlıyoruz.
"Her ne kadar bizi tanımlasa da, güvende ve emniyette hissettirse de, en nihayetinde sosyal çevremizin beklentilerine değil, çocuklarımızın beklentilerine kulak veren aileleriz. İşte biz LGBTİ+ aileleri böyle çocuklar yetiştiriyoruz. Aile bize göre böyle bir yerdir.” diye tanımlıyor.
“Her şeyden önce savunduğumuz bir şey var. O da LGBTİ+ hakları, insan haklarıdır. Bu hakkı bile savunamayan muhalefet partilerini cesur olmaya çağırıyorum. Unutmasınlar ki cesaret bulaşıcıdır.”
Erdoğan ne demişti?
Erdoğan, Malatya'da Sivil Toplum Kuruluşları ve Sektör Temsilcileri Buluşması'na katılmıştı.
Anayasa değişikliği çağrısını yineleyen Erdoğan, şöyle demişti: "Kanun teklifleriyle oyalanmak yerine anayasa değişikliğiyle kalıcı çözüme kavuşturalım, aile kurumunu daha da güçlendirelim. LGBT diyorlar, güçlü bir ailede LGBT diye bir şey olabilir mi? Bunun kimlerle nasıl iş tuttuğunu biliyorsunuz. AK Parti’nin böyle bir derdi yok. Bize güçlü aile lazım.”
LİSTAG hakkında
LİSTAG her ayın ilk Perşembe günü İstanbul ve İzmir'de, her ayın ilk Salı günü gönüllü psikiyatrların ve psikologların desteğiyle ücretsiz bilgilendirme ve paylaşım toplantıları düzenliyor.
0 546 484 82 85 numaradan Danışma Hattı'nı arayarak ya da [email protected] adresine e-posta atarak LİSTAG'a ulaşabilirsiniz.
* "Benim Çocuğum" belgeseli ile ilgili ayrıntılı bilgi için tıklayın.
* Bir Listag annesi olan Ulrike'nin mektubunu okumak için tıklayın.
İzleme Önerisi / Benim Çocuğum belgeseli
Türkiye coğrafyasının en önemli filmlerinden. Belgeselde, çocukları LGBT (lezbiyen, gey, biseksüel, trans) olan Türkiyeli bir grup anne ve babaya odaklanılıyor ve bu cesur ve ilham veren ebeveynlerin hikâyeleri seyirciye ulaşıyor.
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinden Can Candan’ın yönetmenliğindeki film birçok festivalde de gösterildi.
TIKLAYIN - "Cinsiyet kimliği üreme organlarıyla belirlenmiyor"
(MT/EMK)