Bugün (10 Kasım Perşembe) açıklanan nihai kararda, düşünce ve inanç, eğitim ve ifade özgürlüğü haklarının kısıtlanmadığı, ayrımcılık yapılmadığı ve özel hayatına müdahale edilmediği belirtiliyor.
1'e karşı 16 oyla: Eğitim hakkı kısıtlanmadı
Büyük Daire, düşünce ve inanç özgürlüğünü düzenleyen Sözleşmenin 9. maddesinin ihlal edilmediğine 1'e karşı 16 oyla; eğitim hakkını düzenleyen Ek 1 No'lu Protokolün 2. maddesinin ihlal edilmediğine yine 1'e karşı 16 oyla; özel hayatın gizliliğini düzenleyen Sözleşmenin 8. maddesi, ifade özgürlüğünü güvence altına alan 10. maddesi ile ayrımcılık yasağına ilişkin 14. maddesinin çiğnenmediğine ise oybirliğiyle karar verdi.
29 Haziran 2004'te aldığı bir kararla AİHM, düşünce ve inanç özgürlüğünün çiğnenmediğine hükmetmiş, diğer iddiaları görüşmeye gerek görmemişti. 27 Eylül 2004'te Şahin'in kararı temyiz etmesi üzerine dosya Büyük Daire'ye gönderilmişti.
Şahin gibi Türbanlılara eğitim yasağı getiren kıyafet yönetmeliğini inceleyen Büyük Daire, yönetmeliğin 2547 Sayılı Yasanın 13. maddesinde öngörülen yetkiler çerçevesinde rektör tarafından benimsendiğini hatırlattı.
Şahin'in "kıyafet yönetmeliği bu yasanın geçici 17. maddesine aykırı" savını değerlendiren Büyük Daire, yasanın iç hukukun onu mütalaa ettiği haliyle yürürlüğe konan metin olduğunu hatırlattıktan sonra, Anayasa Mahkemesi'nin de yüksek öğrenim kurumlarında kıyafete dair özgürlüğün mutlak olmadığını bildirdi.
Türbanın İstanbul Üniversitesi'nde 1994'ten beri, yani daha Şahin kaydını yaptırmadan önce yönetmeliğe bağlandığını da bildiren Daire, itilaf yaratan kısıtlanmanın Türkiye hukukunda yasal bir temeli olduğunu, kayıt öncesinde Şahin'in kıyafetin belirli bir yönetmeliğe bağlandığını, buna karşı gelmesi durumunda da ders ve sınavlara alınmayacağını öngörebileceğini açıkladı.
"Demokratik sistemin korunması için gerekli"
Daire, söz konusu türban kısıtlamasının temelde, başkalarının hak ve özgürlüklerini ve düzeni korunmak gibi meşru bir amaca hizmet ettiğini bildirdi.
Böylesi bir kısıtlanmanın gerekliliği üzerine de Daire, bunun laiklik ve eşitlik ilkelerine dayandığını belirtti. Anayasa Mahkemesi içtihatlarının laikliğin, özgürlük ve eşitliğin temel bir unsuru olduğunu gösterdiğini hatırlatan Daire, bu ilkenin Devleti, belirli bir din lehine tercih yapmasını yasakladığını ve onu tarafsız bir hakem rolü biçtiğini açıkladı.
Daire, böylesi bir laiklik tasavvurunun, Sözleşmenin alt değerleriyle uyumlu gözüktüğünü belirtti ve bu ilkenin gözetilmesinin de Türkiye'de demokratik sistemin korunması için gerekli olduğu tespitine yer verdi. Daire, Türk Anayasal sisteminin kadın haklarına da vurgu yaptığını hatırlatarak, cinsler arası eşitlik Anayasal sistem içerisinde yeri olan bir değer olduğunu bildirdi.
Büyük Daire, Türkiye'de tüm topluma kendi dini simgelerini ve dini kurallara dayanan kendi toplumsal kavramlarını dayatan aşırı siyasi hareketler bulunduğu tespitini de gözden ırak tutmadığını bildirdi ve başvurulan kısıtlama değerlendirilirken bu şartların da göz önünde tutulması gerektiğini açıkladı.
Türban yasağında neler yaşandı?
23 Şubat 1998'de İstanbul Tıp Fakültesi Rektörlüğü, beşinci sınıfta eğitim görürken Şahin'e, sakallı ve türbanlı öğrencilerin üniversite kurumlarına, stajlara alınamayacağı ve diğer çalışmalara katılamayacağını bildirdi.
Aynı gerekçeyle, Mart 1998'de yazılı sınavlara katılmasına, kayıt yaptırmasına ve derslere girmesine izin verilmeyen Şahin'e, üniversite yönetimince kılık kıyafet yönetmeliğine aykırı davrandığı gerekçesiyle de uyarı cezası verildi. Ancak bir af yasasının yürürlüğe girmesiyle, disiplin cezaları iptal edildi.
Ardından AİHM'ye başvuran Şahin, düşünce ve inanç özgürlüğü hakkının, eğitim hakkının kısıtlandığını, ayrımcılık yapıldığını, özel hayatına müdahale edildiğini ve ifade özgürlüğü hakkının da çiğnendiğini savundu.
Kararı veren Büyük Daire'deki hakimler arasında Türkiye'den Rıza Türmen de bulunuyor. Diğer üyeler, Luzius Wildhaber (İsviçre, Başkan), Christos Rozakis (Yunanistan), Jean-Paul Costa (Fransa), Botjan M. Zupancic (Slovenya), Françoise Tulkens (Belçika), Corneliu Bîrsan (Romanya), Karel Jungwiert (Çek Cumhuriyeti), Volodymyr Butkevych (Ukrayna), Nina Vajic (Hırvatistan), Mindia Ugrekhelidze (Gürcistan), Antonella Mularoni (San-Marino), Javier Borrego Borrego (İspanyol), Elisabet Fura-Sandström (İsveç), Alvina Gyulumyan (Ermenistan), Egbert Myjer (Hollanda) ve Sverre Erik Jebens (Norveç). (EÖ)