Panel, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün gönderdiği konuşma metninin okunmasıyla başladı. Bakan Gül konuşma metninde "Gelenekler hiçbir şekilde cehaletimizi mazur gösteremez. Çocuklar babalar için özenle yürütülmesi gereken bir projedir" dedi.
Panelin açış konuşmasını Kadından Sorumlu Devlet Bakanı Güldal Akşit yaptı. Cinsiyet eşitliğinin sadece kadın penceresinden bakılarak sağlanamayacağını vurgulayan Akşit, toplumu ilgilendiren her sorunun çözümünde devlet ve sivil toplum kuruluşları aynı duyarlığı gösterirse aşılamayacak engel kalmayacağını kaydetti.
"Baba" figürü ve erkeklik rollerinin ele alındığı oturuma telefon bağlantısı ile katılan oyuncu Mehmet Aslantuğ ise dört yaşında kaybettiği babasından söz ederek başladığı konuşmasında, babasız büyümenin eksikliğini hep hissettiğini söyleyerek "'Babamla paylaştığım çok şey oldu' demek isterdim" dedi.
Kolaylaştırıcılığını Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu'ndan Prof. Dr. Sevil Atauz 'un yaptığı panelin ilk konuşmacısı Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülden Güvenç 'ti.
Değişen babalık tanımı
Endüstri devrimi öncesi ve sonrası değişen babalık tanımına değinen Güvenç, baba yoksunluğunun okul başarısızlığı, duygusal iletişim kuramama gibi sorunlara yol açtığını, böylece bireylerin daha pasif, bağımlı ve öfkeli hale geldiğini söyledi. "İdeal baba" imgesinden ve babaların çocukların hayatındaki öneminden de söz eden Güvenç, çeşitli ülkelerde baba-çocuk ilişkisi üzerine yapılan araştırma sonuçlarına dikkat çekti.
Panelin bir diğer konuşmacısı olan İsveç Sanayi, Çalışma ve İletişim Bakanlığı'ndan Monica Sivell de İsveç'te 1960'lı yıllardan günümüze kadar yasalarda yapılan değişiklikler ile cinsiyet eşitliğinin nasıl sağlandığını anlattı.
"Fotoğraf çekmek, ışıkla yazı yazmaktır" diyen Ulla Lemberg ise 49 fotoğraftan oluşan "Sevgili Çocuk" sergisinin 37 ülkede açıldığını, sergide yer alan fotoğraflarla baba-çocuk ilişkisini olumlu örnekler üzerinden anlattığını ifade etti. Panelin ikinci bölümünde, yaklaşık 30 yıldır çektiği fotoğraflardan oluşan bir seçki eşliğinde sunum yapan Lemberg, fotoğrafların öykülerine ve bugün kendisine hatırlattıklarına yer verdi konuşmasında.
Uluslararası Çalışma Örgütü'nün "eşit işe eşit ücret" ve "istihdama girişte eşitliğin sağlanması" sözleşmelerinden söz eden Türkiye Temsilcisi Gülay Aslantepe de bu sözleşmelerin Türkiye tarafından onaylandığına, fakat aile sorumluluğuna sahip çalışanlar ile ilgili 156 ve analığın korunması 183 sayılı sözleşmelerin onaylanmadığına dikkat çekti.
Kadınla erkek arasındaki uçurum derinleşiyor
Panelin son konuşmacısı İsveç Eğitim ve Kültür Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim Bölümü Sekreterya Görevlisi Tomas Wetterberg idi. Demokratik olmayan toplumlarda kadın-erkek arasındaki uçurumun giderek derinleştiğine dikkat çeken Wetterberg, akrabalık ve aile ilişkilerini/yapısını anlamak için öncelikle o toplumun kültürel evrimini bilmenin önemli olduğunu söyledi.
Wetterberg 1980'li yılların ortalarında İsveç'te ebeveynlik sigortasının yüzde 6 oranında babalar tarafından kullanıldığı, bu yıl ise bu oranın yüzde 80'e ulaştığını belirtti; 1994 yılında 480 güne çıkarılan çocuk izninin de çoğunlukla babalar tarafından alındığını aktardı.(AK/EÜ)