Cuhmurbaşkanlığı seçimi, adayların hiçbiri ilk oylamada mutlak çoğunluğu sağlayamadığı için 28 Mayıs'ta yapılacak olan ikinci tura kaldı. İlk turda Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan yüzde 49,5 oy alırken, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ise yüzde 44,9 oy oranına ulaştı. ATA İttifakı adayı Sinan Oğan da yüzde 5,2 oranında oy aldı.
Erdoğan ile Kılıçdaroğlu'nun ikinci tura kaldığı cumhurbaşkanlığı seçimini Avrupa basını yakinen takip ederken, eurotopics, bazı analizleri derledi.
De Volkskrant: Seçmen istikrar istiyor
Hollanda merkezli De Volkskrant, Cumhur İttifakı'nın parlamento seçimlerinde çoğunluğunu korumayı başarması muhalefetin işini zorlaştıracak, diyor:
"Pek çok yurttaş ülkede siyasi istikrar istiyor. Cumhurbaşkanı parlamentoda çoğunluğa sahip olmazsa, Fransa'da 'kohabitasyon' olarak adlandırılan durum meydana gelir ve istikrar tehlikeye girer. Aynı 'kohabitasyon' senaryosu, Kılıçdaroğlu'nun ikinci turda cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda muhalefetteki Millet İttifakı'nı zor bir pozisyonda bırakabilir."
Guardian: Kılıçdaroğlu için yarış henüz bitmedi
The Guardian ise Kılıçdaroğlu'nun zorlu bir mücadeleyle karşı karşıya olduğunu düşünüyor: "Kılıçdaroğlu için yarış henüz bitmedi. Ancak görevde olmasının avantajı ve AKP'nin parlamento zaferinin getireceği ivmenin birleşimi, Erdoğan'ın otokratik yönetimini üçüncü bir on yıla uzatma olasılığının güçlü olduğu anlamına geliyor."
Revista 22: Erdoğan diasporaya güvenebilir
Romanya merkezli Revista 22'nin analizi ise şöyle: "Seçim sonuçları, hem Anadolu'da hem ülkenin kuzeyinde hem de diasporada geleneksel Erdoğancı kalelerin varlığını sürdürdüğünü gözler önüne seriyor.
Le Figaro: Otokrasiye mi geçilecek?
Fransa merkezli Le Figaro, Erdoğan'ın yeniden seçilmesiyle otoriter yönetim tarzını da bir nebze yumuşatabileceği görüşünde: "Seçim, Türkiye'nin en güçlü kişisinin halkından korktuğu ve onları susturmaya çalıştığı zamanlardaki kadar zayıf olmadığını da göstermiş oldu. Erdoğan'ın üçüncü dönemiyle birlikte otokrasiye mi geçilecek? Avrupalılar ve NATO'daki müttefikleri buna hazırlıklı olmalı, ancak Ankara'daki cumhurbaşkanının elde ettiği yeni meşruiyetle biraz yumuşamasından da şikâyet etmeyeceklerdir."
Polityka: Popülistlerle mücadelede bir sınav sahası
Polonya merkezli Polityka'da yer alan analiz şöyle: "Ülke muhalefeti, otokrasiyi savunan, liberal demokrasinin sunduğu özgürlükleri küçümseyen otoriter ve milliyetçi Erdoğan'ı yenerek, dünyaya bu tür siyasetçilerin alt edilebileceğine dair güçlü bir mesaj vermiş olacak. Bu durum, baştan itibaren koşulların eşitsiz olduğu, adil bir seçimden bahsedilemeyecek hallerde dahi geçerli. Türkiye ayrıca, popülist bir tahakkümün ardından devletin yeniden inşası bakımından önemli bir siyasi ve toplumsal sınav sahası haline gelecektir."
Naftemporiki: Erdoğan oldukça bunun bir anlamı yok
Atina merkezli Naftemporiki, seçmen nezdinde AB'yle ilişkilerin kilit önem taşıdığı kanısında: "Brüksel ile Türkiye arasındaki ilişkiler donma noktasına geldi. Brüksel'de yıllardır üyelik müzakerelerini canlandırmaya yönelik tek bir ciddi girişimde bulunulmadı. Türkiye'de iktidar aygıtının başında Erdoğan bulunduğu sürece, Avrupa Komisyonu açısından da bir anlamı yok bunların."
De Tijd: Ekonomiyi kim kurtarabilir?
Belçika merkezli De Tijd, yurttaşlar için en önemli şeyin genel ekonomik durum olduğu kanaatinde: "Ekonomik gidişat halk için en önemli mesele olmaya devam ediyor. Devasa boyuttaki enflasyon, Erdoğan'ın ilk yıllarındaki ekonomik başarısını yerle bir etti. Ekonominin nasıl yeniden rayına oturacağı belirsizliğini koruyor."
(NT)