Laz Kültür Derneği'nin Başkanı Mehmedali Barış Beşli, hükümetin "demokrasi açılımı" adını verdiği, Kürt sorununun çözümü girişimlerini, "henüz içinin doldurulmadığını" saptasa da, önemli buluyor.
bianet'in sorularını yanıtlayan Beşli "Eğer bu açılım, Türkiye'de akan kanın durmasını sağlayacaksa, ne olursa olsun desteklenmesi gerekir, diye düşünüyorum. Bu, benim desteklemediğim bir iktidar olmasına karşın, kanın durması çok önemli" diyor.
Beşli'ye göre, Kürt sorunuyla Lazların sorunu farklı:
"Kürt sorunu, uluslararası ölçekte, barışın sağlanması için bir an önce çözülmesi gereken bir mesele. Her Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının en büyük özlemi bu olsa gerek. Hiçbir anne baba 18, 20 yaşındaki çocuğunun ölümünü kabul edemez. Gencecik insanların ölümü kabul edilemez. Bizim sorunumuzun temelleriyse, siyasi olmaktan çok kültürel. Dilimizin, kültürümüzün yok olmasıyla ilgili."
"Bu süreçten elbette biz de bir şeyler umut ediyoruz" diyen Beşli, hükümetin sivil toplum örgütleriyle görüşmeleri kapsamında kendilerine bir teklif gelmediğini, gelirse görüşeceklerini söylüyor ve ekliyor: "Bazı hatırlatmalarda bulunabiliriz. Türkiye'de sadece Türkler ve Kürtler yaşamıyor. Başka kültürel gruplar da var. Kısmen temsilcisi olduğumuz Lazların adına talepleri dile getirebiliriz."
Söylediklerinin "kişisel görüşleri" olduğunu vurgulayan, "Kan durduktan sonra bizim sorunlarımızı konuşmak çok daha kolay olacak" diyen Beşli ilk etapta yapılabilecekleri şöyle anlatıyor.
Yer adlarının iadesi: Cumhurbaşkanının "Norşin", Başbakanın "Potomya" demesinden, olumlu bazı değişikliklerin olacağı hissini taşıyoruz.
Doğu Karadeniz'de Lazca olan yer adlarının iadesi bizim eskiden beri var olan taleplerimizden. En kolayı bu. Aynı zamanda kazanımı da çok yüksek olur. Çünkü adlar o coğrafyanın yaşadıklarını anlatır, tanıklarıdır. Lazca yer adları kitabını hazırlıyoruz, yakında yayımlayacağız.
Rize'nin Pazar ilçesinin eski adı Atina'dır. Dedem hep Atina dedi. Hiçbir zaman Pazar demedi. Hele bir de Yunanistan'daki Atina'yla kardeş olsa ne güzel olur. Ben hâlâ köy adlarının yenilerini bilmem. Rize'nin Vitze ilçesinin adı, 60'lı yıllara kadar Viçe'ydi. Şimdi Fındıklı.
Kazım Koyuncu'nun köyünün şimdiki adı Yeşilköy. Eski adı Pançol. Hopa'nın bir köyü. Bir yerin adı değiştirildiğinde özgün bir ad vermek yerine, basmakalıp adlarla tek tip coğrafi kültür yaratılıyor. İnsanların dilleriyle, adlarıyla uğraşmamak gerek.
Okullarda Lazca öğretimi: Anadilimiz koruma altına almalı. Laz dili ve kültürünün korunmasıyla ilgili ısrarcıyız. Lazca, UNESCO raporuna göre Türkiye'de "kesinlikle tehlike altında" olan 15 dilden biri. Her dil gibi, Lazca da evrensel mirasın bir parçası. Devlet okullarında öğretilmesini istiyoruz. Tabii bu bugünden yarına olamaz. Altyapı ister. Bunun için üniversitelerde Kafkas kürsüleri kurmak gerekir. Anadilde eğitim talebimiz söz konusu değil. Bu çocukları Lazca'dan soğutabilir.
TRT'de Lazca yayın: TRT Şeş'in açılması çok olumluydu. Ama Lazca TV istediğimizde TRT bunu altyapı yetersizliğini gerekçe göstererek reddetti. Yaklaşık üç ay önce İdare Mahkemesi'nde buna karşı dava açtık. Kamu televizyon ve radyolarında Lazca yayın olmalı.
Lazlar kimdir?
Laz, Karadenizlilere verilen isimlerden biri değil. Lazlar kendi dili ve kültürü olan, Anadolu'nun kuzeydoğusu ile Gürcistan ve Abhazya'nın Karadeniz kıyılarında yaşayan Güneybatı Kafkasyalı ayrı bir kadim halk.
Bölgedeki Roma hakimiyetine kadar Pagan olan Lazlar bu tarihten itibaren ağırlıklı olarak Ortodoks Hıristiyanlığı benimsediler. Müslümanlaşmaları ise 16. yüzyılı buldu.
Türkiye'deki geleneksel coğrafyaları Rize'nin Pazar, Ardeşen, Çamlıhemşin ve Fındıklı ilçeleriyle Artvin'in Hopa, Arhavi ve Borçka ilçelerinden oluşuyor. Öte yandan Lazlar göçlerle Türkiye'nin hemen her köşesine dağılmış durumda. Milliyet'in 2007'de Tarhan Erdem yönetiminde KONDA'ya yaptırdığı bir araştırmaya göre Türkiye'de kendini Laz olarak tanımlayan 220 bin civarından insan yaşıyor. (TK)