Tarihi gerçekleri kabul edelim demek istiyor olmalılar. Ancak, kadın bedeni ve kıyafeti üzerinden politika yapmak, kadınların bulunduğu konumu daha da geriye götürmekten başka hiçbir işe yaramıyor.
Latife Hanım, gerçekten de Mustafa Kemal ile evlilik günlerine ilişkin bütün fotoğraflarında örtülü bir kadın olarak karşımıza çıkıyor.
Latife Hanım Mustafa Kemal Paşa ile evlenmeden önce peçe, çarşaf ya da başörtüsü takan bir kadın değildi; ailesinden de hiçbir kadın örtünmezdi. Ne var ki Milli Mücadele'nin lideri ile evlenmekle önemli sorumluluklar altına giriyordu.
Eşinin yanında bütün gezi ve toplantılara katılacağı için kılık kıyafetini de değiştirmesi gerekti. O günlerin Türkiye'sinde kadının örtülü gezmesi daha fazla kabul gördüğü için, o da üstünde eğreti duran bu kıyafetlere bürünmek zorunda kaldı.
Yıllar sonra bu fotoğraflar karşımıza çıktığında yanıltıcı bir tablo ile yüz yüze geliyoruz. Latife Hanım'ın bu fotoğraflardaki görüntüsünden hiç hoşlanmadığını biliyorum.
Savaşların ardından 1910'lu yıllarla birlikte örtünme konusunda bir gevşeme yaşandı. Kadınlar mağazalarda ve bürolarda kocalarının işlerini devraldılar. Kadınlar iş hayatına girince, çarşafın yerine başının etrafını saran ve ensesinde düğümlenen başörtülerine yöneldi.
Milli Mücadele'yi izleyen yıllarda kadınların kıyafetlerine ilişkin ılımlı bir politika izlendi, kadınlar zora sokulmadı. Zaten örtüsünü çıkarmış kadınların sayısı giderek çoğalıyordu.
Mustafa Kemal Paşa, Latife Hanım ile evlendikten hemen sonra İzmir'de yaptığı bir konuşmada, "örtünmenin kadını hayatından ayıracak şekle bürünmemesi" gerektiğini söylemişti.
Konya konuşmasında da (21.3.1923) "kadınlık meselesinde şekil ve kıyafet ikinci derecededir" diyerek kadınların kıyafet konusunda zorlanmayacaklarını anlatmaya çalışmıştı.
"Kadın erkeğin namusu" olarak kabul edildiği için bu konudaki politikalarda gayet dikkatli davranılmıştı.
Önce peçe hedef alındı...
İlk hedef peçeden kurtulmaktı, peçe kadının toplum içine katılmasına büyük bir engeldi. Latife Hanım bu yüzden hiç peçeli gezmedi. Dünya basını, onu "Peçesiz gelin" sıfatıyla tanıtırken bu ince noktaya dikkat çekiyordu.
1923 Şubat'ında evlendiklerinde Lozan Anlaşması imzalanmamış, Cumhuriyet ilan edilmemişti.
Latife Hanım Türk kadınlığının rol modeli olarak en önde dolaşıyor ve kadının toplum içine çıkması politikasına öncülük ediyordu.
Dikkat ederseniz fotoğraflarda ayak ayak üstüne atmış, ipek çoraplı, iskarpinli pozları vardır. Kıyafetleri de son derece şıktır. Pelerinler, uzun ceketler, değişik poşularla dolaşır.Binici pantolonu giyip çizmelerine mahmuz taktığı da oluyordu.
Latife Hanım'ın dünya basını tarafından pek övülen kılık kıyafeti, Türkiye'deki muhafazakar çevrelerin tepkisini çekti, bu fotoğraflar el ilanlarına basılarak propaganda malzemesi olarak kullanıldı.
Tek "başı açık" fotoğraf
Bu yüzden Latife Hanım'ın evliliği sırasında çekilmiş başı açık tek fotoğrafı, ailesi ve Mustafa Kemal ile birlikte poz verdikleri fotoğraf... Bu fotoğrafta da en geride duruyor. Sanki görünmek istemiyor. Ailenin bütün kadınları başı, boynu, kolları açık giysiler içindeler.
O ise yine boynuna kadar kapalı bir beyaz tayyör giymiş. Ancak arkadan topuz yapılmış saçları açıkta.
Gazete haberlerinden öğrendiğimize göre, ders kitaplarından çıkartılan da bu fotoğraf.
Kadınlara kıyafet yasağı kondu mu?
Kadınların kıyafetleri ile ilgili ilk düzenleme 1924 yılında yapıldı, öğretmenlerin derse peçe ile giremeyeceği karara bağlandı.
30 Ağustos 1925'te Mustafa Kemal Kastamonu'da yaptığı konuşmada, kadınların yüzünü gözünü peştamal altına gizlemesini eleştirerek "bir millet kızı bu vahşi vaziyete girer mi?" diyerek ilk kez açıktan görülerini ifade etmişti.
Ancak, Kasım 1925'te Şapka Kanunu çıkartılırken kadınlar için herhangi bir hüküm yine konulmadı. Bu tarihte Latife Hanım ile Mustafa Kemal ayrılmışlardı.
Kadının kılık kıyafeti ile ilgili düzenlemelerin bundan sonraki yıllarda yerel yönetimler aracılığıyla yapıldığını hatırlatalım.
Ders kitaplarında Latife Hanım nasıl bir fotoğrafla yer almalıdır sorusuna gelirsek... Latife Hanım'ı başörtülü kadının modeli olarak sunmak tarihi gerçekleri saptırmak olur. Ne yazık ki onun Mustafa Kemal ile başı açık yan yana bir fotoğrafına hiç rastlamadım.
Belki Cumhurbaşkanlığı arşivlerinde yapılacak bir tarama sonucu bilmediğimiz böyle bir fotoğraf bulunabilir.
Ancak, Latife Hanım'ın genç kızlığında ve boşandıktan sonra çekilmiş fotoğraflarında başının hep açık olduğunu hatırlatmakta yarar var.
Ancak, Latife Hanım, aslında ders kitaplarına sadece fotoğrafı ile değil, Türkiye'ye katkıları ile de anlatılması gereken bir öncü kadınımız. Onu tarihten silip atmamış olsaydık, fotoğrafının başı açık ya da kapalı olması böyle bir tartışmaya yol açmazdı. (İÇ/BA)