Gelişmeler, akla "Kürt sorununda yeni bir evreye mi giriliyor" sorusunu getiriyor.
" Devlet Söyleminde Kürt Sorunu " kitabının yazarı, Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Sosyoloji Bölümü'nden Doç Dr. Mesut Yeğen, ve siyasi analist Kenan Kalyon, gelişmeleri bianet'e değerlendirdi.
Yeğen de, Kalyon da, Kuzey Irak'ın Kürt sorununda belirleyici rol oynadığını söylüyor. Ancak, Türkiye'nin ABD'nin vizyonu uyarınca şekillenen ortamda nasıl bir adım atacağının net olmadığına dikkat çekiyorlar.
Yeğen, Kürt sorunuyla ilgili "yeni bir aşamaya girildiği açık" diyor.
"Kuzey Irak meselesi Türkiye siyaset denkleminin bir parçası haline geldi. Kürt meselesi buna bağlı olarak çeşitli biçimler alabilir."
Kalyon da, "Kürt sorununun kendisinin yeni bir aşamaya geldiği doğru" diyor ve ekliyor:
"Devlet politikasında yeni bir evre mi açılıyor, derseniz, eski Kürt politikasının sürdürülemezliğinin her yönüyle ortaya çıkmasının ardından, bir çeşit arayış başlamış görünüyor. Türkiye, bir süreden beri Kürt politikası konusunda inisiyatif kaybetmiş durumda; tabir doğruysa arkadan nal topluyor."
Pazarlık sürüyor, asıl konular gündeme gelmiyor
Yeğen ve Kalyon, Kuzey Irak'ın da denkleme katıldığı, ABD'nin, Irak'taki Kürt toplumunun liderlerinin ve Türkiye'nin taraf olduğu bir pazarlık sürecinin yürüdüğünü, ancak Kürt sorununa dair asıl konuların gündeme gelmediğine dikkat çekiyor.
Yeğen, "Başbakan'ın konuşmaları bir sendelemeye işaret ediyor; üst kimlik alt kimlik söyleminin haklar alanına nasıl tercüme edileceği belli değil" diyor:
"Oysa bundan sonra konuşulması gerekenler basit. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, idari tasarrufun bir bölümünün yerel yönetimlere aktarılması, Kürtçe eğitim, Kürtçe yayın konularında, rejimin daha bir şey söylediğini duymadık."
Kalyonsa, "Genel af, dille ilgili haklar, köye dönüş gibi konular sadece bazı TV programlarında konuşuluyor. Şiddeti bitirme konusuysa, hiçbir biçimde genel afla ilişkilendirilmiyor. Bu en geri mevzide direnme siyasetidir" diyor.
Türkiye politikasını nasıl şekillendirebilir?
Yeğen, "kabaca üç Kürt coğrafyası"nın oluştuğunu söylüyor:
"Türkiye'de Kürtlerin yoğun olarak yaşamadığı batı illeri, Kürtlerin çoğunluk olarak yaşadığı Türkiye illeri ve Kuzey Irak. Bundan sonra Türkiye'de üretilecek Kürt siyaseti üçünü de hesaplayan bir yerden üretilmeli.
"Batı'da asimilasyonun devam ettirilmesini bekleyebiliriz; zaten doğal olarak işliyor. Doğu'da kolektif hakları kısmen düzenleyen bir yaklaşım beklenebilir. Kuzey Irak'ıysa, sosyal topluluğun bir parçası olarak algılayan bir yaklaşım olabilir."
Uluslararası nitelik kazanan Kürt sorunun "bütün cesametiyle Ankara'nın kapısına dayandığını" söyleyen Kalyon ise, sorunun esas olarak bir Türkiye sorunu olduğunu vurguluyor:
"Çünkü, büyük ağırlığıyla, Kürtler bu ülkede yaşıyor; en büyük Kürt nüfusu burada; en geniş Kürt coğrafyası bu ülkede. Kürt sorunu bir daha eski haline, Körfez savaşı öncesi statükoya geri döndürülemez. Türkiye Kürtleri de bunun farkında."
Kalyon, Türkiye'nin izleyebileceği siyasetin şu niteliklere sahip olmasını öneriyor:
"* Türkiye, dayatmalara bakmadan kendi adımlarını atmak zorunda.
* Türkiye içerideki süreci, muhatap bularak ilerletmek durumunda. Bu muhataplar, pekala, temsil niteliği olan seçilmişler -eski milletvekilleri, mevcut belediye başkanları- olabilir.
* Sorunun siyasi zemine taşınması, silahlı çatışmanın bütün meşruiyet temellerinin yok edilmesine bağlı. Kürtler açısından şiddeti gerekçelendirecek zeminin ortadan kaldırılması gerek; bu da genel aftır."
Kalyon genel affın Türkiye'nin Kürt sorunuyla ilgili inisiyatif almasını sağlayacağı görüşünde:
"Çatışma döneminden kalan bakiye dağda. Önlerine konan tek olanaksa, pişmanlık yasası. Bununla kimse dağdan inmez. Oysa bunların toplumsal, siyasal yaşama geri döndürülmesi lazım. Bunlar dağdan kendi başına indikleri taktirde, Türkiye de inisiyatif almaya başlayacaktır."
Kuzey Irak'ın belirleyiciliği
Yeğen, Kuzey Irak'ın ve Irak seçimlerinin denklemde "çok belirleyici olacağını" söylüyor..
"Ancak bunun nereye gideceğini bilmiyoruz. Kuzey Irak bağımsızlığa mı hazırlanıyor; FBI, CIA, Rice ziyaretleri bunu engellemeye mi yönelik; henüz bunu bilmiyoruz. Fakat defter henüz kapanmadı; bu belli.
"Türkiye için Kerkük'ün Kürt bölgesine bağlanmamasını sağlamak öncelikli görünüyor. Kürt seçmenlerin kayıtlarının silinmesi, Türkiye'nin baskısıyla alınmış bir sonuç olabilir.
"Barzani'nin yönettiği Kuzey Irak'ın eskisi kadar tehlikeli görülmediği açık. Barzani'yle Türkiye devleti arasında nasıl bir uzlaşma bağıtlandı, henüz bunu da bilmiyoruz."
Kalyon ise, "Kürt sorunu ve azınlıklar meselesi, ABD'nin "Büyük Ortadoğu" projesi için önemli bir öğe" diyor.
"Irak'ın geleceği ve Kuzey Irak'taki Kürt oluşumu konusunda, hem Barzani ve Talabani'yle, hem de ABD'yle süren bir pazarlık var. Beklentiler farklı.
"ABD pazarlıkta Irak'tan askeri güçlerinin bir bölümünü çekme planını gözetiyor. Bir yandan da Irak'ın bölünmesi ihtimali göz önüne alınıyor. Her iki ihtimalde de, Türkiye'yle Iraklı Kürtlerin iyi ilişkiler içerisinde olması ortamı yaratılmaya çalışılıyor.
"Iraklı Kürt liderler de Ankara tarafından tanınma anlamına gelecek bir adıma önem veriyorlar."
Yeğen: PKK ABD vizyonunun içinde yer almanın yollarına bakacak
Yeğen, bu yeni evrede, sırada "Kandil'e yönelik etkisizleştirme"nin olduğunu düşünüyor.
"Kandil'deki PKK varlığı, Kürt meselesinin tali bir boyutunu teşkil ediyor. Kandil'in etkisizleştirilmesi Kürt meselesini yatıştırmayacak; bu kesin. Ama bundan sonra ne adım atılacağına dair egemenler arasında bir uzlaşma sağlandığını söylemek güç."
"Galiba PKK'ye bölgede bir gelecek yok. İşaretler bunu gösteriyor" diyen Yeğen, pazarlığın PKK'nin bu duruma nasıl uyum sağlayacağı üzerinden yürüyeceğini düşünüyor.
"PKK de bu işaretleri alıyordur. ABD, PKK'ye Türkiye'ye karşı kullanmak üzere bir gelecek yok, diyorsa, PKK'nin geleceği olmaz.
"PKK ABD'nin vizyonuna karşı çıkacak olsaydı, bunu 98-99'da yapması gerekiyordu. Çünkü bugün Irak'ta ABD vizyonuna karşı çıkmak zor; PKK kan uyuşmazlığı nedeniyle diğer direnişlere de katılamaz. PKK El Kaide olamaz, ABD'nin vizyonunu içinde yer almanın yollarına bakacak."
Kalyon: PKK meselesi, ABD üzerinden halledilemez
Pazarlığın görünürde PKK üzerinden yürüdüğünü söyleyen Kalyon da, "Devlet KDP uzantılarından, Barzani'yle ilişkili güçlerden, aşiretlerden, korucu güçler devşirdi; yararlandı. Ama bunun eskisi gibi sürdürmesi mümkün gözükmüyor" diyor.
"Çünkü Barzani hareketiyle ve uzantılarıyla PKK arasında bir tür çıkar çekişmesi oluşmuş durumda. Barzani bütün Kürtler adına konuşma tutumunu sürdürdükçe, arada bir bağımsızlıktan ve kendi geleceğini belirleme hakkından söz ettikçe, en azından düşüncede ve Kürt birliği adına PKK'ye karşı himayeci davranmak durumunda."
Kalyon, "PKK meselesini ABD ve Kuzey Irak üzerinden halletme beklentisi hayli temelsiz" diyor ve nedenlerini şöyle açıklıyor:
"Barzani'yi ve Kürtleri, PKK'ye karşı eski çatışmacı çizgiye çekmek epeyce zor. Barzani, bunu kendi halkı için meşrulaştıramaz. ABD, Kürtleri uluslararası ilgi alanına alıyorsa, -Suriye, İran, diaspora Kürtlerini de kast ediyorum- bu gücü hesaba katmak zorunda; hesaba katıyor da.
"Dolayısıyla, bir pazarlık olacak, ama Türkiye'nin istediği gibi olmayacak. PKK'nin bir sandviç hareketiyle yok edileceği beklentisi temelsiz. Çözüm bir kere daha Türkiye'ye bakıyor. Barzani'yi güçlendirerek PKK'yi ezme siyaseti, nal toplamaya devam etmek olur." (TK)