Sözüm Haritadan Dışarı / Şener Özmen (Lis Yayınları)
Neredeyse 12 yıl geçmişti birinci Irak ya da Körfez Savaşının üzerinden. İlkinde, Diyarbakır'da 20 daireli apartmanların ancak 3'ü veya 5'inde ölgün, ürkek, kamuflajlı ışıklar yanıyor. Evlerde kaçamayan birileri kalıyordu. Saddam Hüseyin'in Güneydoğu'ya savuracağı kimyasal bomba tehdidi bölgeyi boşaltmaya yetmişti.
Ama bu kez Mart 2003'tü. Ve yeniden Irak Savaşı kapıdaydı. Ne hikmetse! tedirginlikten, bırakıp gitmekten, bölgeyi boşaltmaktan eser yoktu. Aksine birileri "Acaba Amerika Birleşik Devletleri (ABD) askerleri bizim buralarda da konaklamak amaçlı yerleşirler mi?"nin hesabını kitabını yapıp çetelesini tutmadaydılar.
Ve bölgeye acayip gazeteci akını vardı. Gün geçmiyordu ki onların (yabancı gazetecilerin) "Ne olacak?", "Ne düşünüyorsunuz?", "Ne oldu?" sorularıyla bombardımana tutulmayalım. Anlaşılan Saddam'ın bombaları beklenirken yabancı gazetecilerin akınına uğrayıvermiştik. Yana yakıla günlüğüne 200-250 dolar ödemeyi göze alarak tercüman arıyorlardı. Otellerin de kapasiteleri iyiden iyiye dolmuştu.
İşte tam da bu süreci anlatmış kendi gazeteci gözlemleriyle Kuzey Cephesi* kitabında Nevzat Bingöl. Irak'ın 1930'lardaki Milletler Cemiyeti ile başlayan tarihsel süreç yol vermiş Kuzey Cephesi'ne.
1992 ile 2003 yılları arasında, şahların devrildiği, rejimlerin hızla değiştiği, toprakların tuhaf bir çocuk oyunu gibi parçalandığı bir haritanın üzerinde geçiyordu zaman. Ve işte yeni bir yap-boz oyunu başlıyordu "Haritanın Yırtılan Yerinde".
İlginç meslek gözlemleri var kitapta. Iraktaki rejim muhaliflerinin toplantısını izleyen 425 gazeteciden, özel ilişkileri nedeniyle meslektaşlarına ayak oyunları oynayanları özellikle iyi anlatılmış. El Ensar'la Röportaj, Bedir Tugaylarının görüntüleri ve savaş ortamında bile birbirlerini ti'ye almayı ihmal etmeyip yaşamı renklendiren görüntüler...
Aslında işin heyecanı belki de başından belli bir macera romanı gibi. Irak vizesi almak için kar, tipi, kış, kıyamette 19 saatlik bir Şubat ayı kara yolculuğunda otobüste "Deliyürek" filmini izleyerek başlanan Irak serüveni gerçekten Nevzat'ın Kuzey Cephesinde bir aksiyon yazılımına dönüşmenin ipuçlarını vermiş gibi.
Ve tabii ki, savaşın televizyon ekranlarına yansımayan görüntüleri. Savaşın göbeğinde bizlerin de televizyonlardan sıkça aşina olduğumuz talan görüntülerinin perde arkasını Musul'da Musullu bir kadın Ümmü Muhammed'in ağzından bakın nasıl anlatmış: "Ey Musullular, Musul, peygamberler kentidir. Alimlerin, bilginlerin yetiştiği aydın bir kentti Musul. Şimdi Ali Babalar(hırsızlar)'ın kenti olmuş. Musul yiğit insanların kentiydi. Şimdi korkakların kenti. Şu yaptığınıza bakın(yağma kastediliyor). Musul bu hallere düşecek kent miydi?" Sözler orada şok etkisi yaratır ve yağmacılar bir anda yurtsever kesilirler. İşte o ana tanıklık da gazeteciye düşer. Ve tabii ki belgelemek de...
Baştan sona serüven ve aksiyon gibi dedik ya! Musul'da meslektaşlarıyla birlikte arkadaşları kan revan içindeyken ve daha olayın şokunu üzerinden atamamışken olayın olanca heyecanıyla canlı yayına bağlanarak televizyonlara anlatışı gazetecinin mesleği ile ilgili bir başka dramatik öğesi..
Sonuç da Nevzat Bingöl'ün kitabı kısa bir zaman aralığına sığdırılmış mesleki, anılar manzumesi. Irak'a girişi ayrı dert, Türkiye'ye dönüşü ise apayrı bir dert satırlara yansıyan. "Sınırdaki köprüden biri yürüyor. Türkiye tarafına geçerken 'Ben, Şeyh Abdülkadir-i Geylani Hazretlerinin müridiyim. Bağdat'tan geliyorum. Pasaportumu kaybettim. Nüfus cüzdanım var' deyip elini kolunu sallayarak sınırdan Türkiye tarafına geçiyor." Oysa Bingöl'ün hem pasaportu var. Hem de kendi anlatımıyla Şeyh Abdülkadir-i Geylani'nin onuncu kuşaktan torunu. Ama yeterli değil ki, sınırdan geçemiyor öte yana, yani bu yakaya!
Ve köprü üzerinde hava güneşli güzel. Gazeteci arkadaşıyla üstlerini çıkarıp güneşleniyorlar. Yanlarında ise Erasmus'un Deliliğe Methiye kitabı. Belki de söz şu olmalı. "Bu kitap tam da bizi anlatıyor".
Şubat kışında başlayıp, Nisan ortalarında baharda sonlanan serüvenin 3 aylık akıcı hikayesi Nevzat Bingöl'ün Kuzey Cephesi. Belki de bu nedenle yayıncının yazarına anlattıkları ayrıca önemli: İstanbul'daki Fransız Enstitüsü "Irak Savaşını en iyi anlatan kitap olarak" kabul etmiş Kuzey Cephesini. (ŞD/BB)
*Nevzat Bingöl. Kuzey Cephesi. elma yayınları. Kasım 2003. İstanbul.