Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Köksal Toptan hükümetin türban yasağını kaldırma girişimine karşı çıkan Yargıtay ve Danıştay'a yanıt verdi:
Yargı yasa koyucu değil: Yargı ancak normları; Anayasa ve hukuk devleti ilkelerine göre yorumlar. Burada da kendisini yasa koyucu yerine koyamaz, norm ihdas edemez, keyfiliğe yönelemez. İdari veya Anayasal yargının yasama erkinin usulüne uygun yürürlüğe koyduğu bir düzenlemeye karşı direnme hakkı olamaz.
Yasama yetkisi mutlaktır: Millet adına TBMM tarafından kullanılan yasama yetkisi mutlaktır. Bu yetkiyi kısıtlayabilecek, kullanımını engelleyebilecek veya gölgeleyebilecek hiçbir güç yoktur. "Meclis benim hoşuma gitmeyen bir yasa yaptı, buna uymam" veya "Uygulamam" denilemez.
İhsas-ı rey uyarısı: Hiçbir kurumun kendisini TBMM yerine koymaya hakkı yok. Yargının ileride önüne gelebilecek muhtemel ihtilaflar konusunda ihsas-ı rey olarak yorumlanabilecek davranışlardan kaçınması gerekir. Anayasa yasama, yürütme ve yargı erklerinin ayrılığı ilkesine dayanır. Erkler ayrılığı, bu üç kuvvetin uyumlu çalışmasını, birbirine müdahale etmemesini, üstünlük taşımamasını gerektirir.
İhsas-ı rey, bir hakimin önüne gelen bir dava ya da önüne gelme ihtimali olan bir dava hakkında yorum yapması, görüş açıklaması, tarafsızlığına gölge düşürecek şekilde kanaatini açıklaması anlamına geliyor.
"Yasama-yürütme, beyin ve kalpse, yargı da akciğerdir"
Yargıtay Birinci Başkanvekili Osman Şirin, Radikal'in haberine göre soruna anatomik yaklaştı:
"Üç erkten yasama ve yürütme, bırakın biri beyni, biri de kalbi kendilerine benzetsinler ve 'Bizim görevimiz beyin, kalp; onun işlevini yerine getiriyoruz' desinler. Biz yargıysa akciğerleriz."
Şirin dün (21 Ocak), Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Üyesi Yaşar Engin Selimoğlu'yla 8. Ceza Dairesi Üyesi Mehmet Hulusi Özek'in yaş haddinden emekliye ayrılmaları nedeniyle düzenlenen törendeki konuşmasında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı isim vermeden eleştirdi.
"Laikliki tartışmaya imkan bile verilmesin"
Emekliye ayrılan Selimoğlu da, laikliğin, Anayasa'nın 2. maddesinde tanımlandığını, laikliğin aynı zamanda Anayasa'nın 4. maddesiyle garanti altına alındığını hatırlattığı konuşmasında şunları söyledi:
"Bizler laik devletin, laik hukukun laik hakimleriyiz. Laiklik yoksa bizler de yokuz. Laiklik giderse biz de gideriz. O zaman sizlerin yerine kadılar gelir. O nedenle laiklik konusunu hiçbir platformda açmayın, tartışmayın, kimseye de tartışma imkanı vermeyin."
Üniversitelerdeki türban sorunu üzerinden gündeme gelen Fransız düşünür Baron de Montesquieu'nin, demokratik devlet yönetimini düzenleyen bir model olarak ortaya attığı "Kuvvetler Ayrılığı" ilkesi yasama, yürütme ve yargının birbirinden bağımsız işlemesi esasına dayanıyor.
Ne olmuştu?
Erdoğan'ın yaptığı "Siyasi bir simge olsa bile türban yasaklanmamalı" açıklamasının ardından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, siyasi partilerin laiklik gibi temel ilkeleri hedef alan girişimlerde bulunamayacağını belirtmişti. Erdoğan buna şu cevabı vermişti:
"Bu ülkede eğer kuvvetler ayrılığı ilkesi varsa herkes yerini bilmeli." (GG/TK)
* Fotoğraf: Radikal gazetesi.