Çarşamba günü 270 "seçim kurulu" oyunu garantileyerek Başkanlığını ilan eden Cumhuriyetçi Donald Trump, zaferi resmen onyalanmadan önce yaptığı konuşmada, "ülke[sini] her şeyden önde tutacağına" ve Amerika'ya "bir altın çağ" yaşatacağına and içti.
Trump 2016-20 arasındaki ilk başkanlık döneminde, ABD'nin bir çok stratejik müttefikine hakaretler ederek onlarla arasını açmıştı.
ABD haber ajansı Associated Press (AP) Trump'ın Beyaz Saray'a dönüşünün, küresel ticaretten iklim değişikliğine ve dünyadaki pek çok kriz ve çatışmaya varıncaya kadar her konuda büyük sonuçlara yol açacağını öngörüyor.
Trump'ın küresel vaatleri
Trump, ABD'nin güçlenen ekonomik ve stratejik rakibi Çin ile gümrük tarifeleri çekişmesini büyütmeye, bunu nasıl gerçekleştireceğini söylemese de İsrail ile Hamas ve Hizbullah arasındaki çatışmaları sona erdirmeye söz vermişti. Ayrıca, Rusya-Ukrayna savaşını göreve başladıktan 24 saat sonra bitireceğini iddia etmişti.
Bu arka plan üzerinde dünyanın dört bir yanındaki liderler ve aktörler Trump'ın ABD'nin başına geri dönüşünü değerlendirdi.
NATO gergin, Ukrayna kaygılı
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Trump'ı kutladı. "Çin, Rusya, Kuzey Kore ve İran'ın oluşturdukları hat" da dahil, "küresel ölçekte çoğalan zorluklar" karşısında "NATO'nun gücü sayesinde barışı ileri götürmek için yeniden onunla çalışmayı dört gözle bekliyorum" dedi.
Trump, ilk Başkanlığında Kuzey Atlantik askeri ittifakının diğer üyelerinin üzerlerine düşen yükleri karşılamamakla suçlamış, 2024 başlarında, yeniden başkan olduğunda ABD'nin savunma harcaması hedeflerini karşılamayan NATO üyelerini savunmayacağını söylemişti. Trump, Avrupalı müttefiklerinin ABD caydırıcılığına dayanmaktan çok kendi askeri harcamalarını artırmalarında ısrarlı. Ancak kimi Avrupalı liderler ve diplomatları, Trump'ın temelde NATO'ya bağlılık duyduğundan kuşkulular.
Rutte ise, Trump'ın üye devletleri savunma harcamalarını artırmaya ikna çalışmalarından övgüyle söz ederek NATO'nun artık "daha güçlü, daha büyük ve daha birleşik" olduğunu iddia etti.
AP'ye demeç veren düşünce kuruluşu Chatham House'un ABD programı direktörü Leslie Vinjamuri, "Avrupalılar için varoluşsal endişe, Ukrayna'ya ne olacağı, Avrupa'nın güvenliğine ne olacağı, Amerika'nın NATO'ya bağlılığına ne olacağı haline geldi." dedi. "Amerika, Avrupa'nın başı derde girdiğinde yanında olacak mı?"
Ukrayna sorunu
ABD, Rusya'nın işgaline karşı Kiev'in en büyük askeri destekçisi olsa da, Biden yönetimi Başkan Volodimir Zelenskiy'nin daha çok destek talebine karşı direniyordu. Zelenskiy de Rutte gibi Trump'ın "güç yoluyla barış" yaklaşımını memnuniyetle karşıladığını söyledi. Sosyal medyadan verdiği mesajda "Bunu birlikte uygulamaya koyacağımızı umuyorum. Başkan Trump'ın kararlı liderliği altında güçlü bir Amerika Birleşik Devletleri dönemini dört gözle bekliyoruz." dedi.
Rusya'nın resmi sessizliği
Başkan Vladimir Putin'in sözcüsü Dimitriy Peskov'un Rusya-ABD ilişkilerinin "tarihin en düşük noktasında" olduğunu ilan ettiği Moskova'dan hiçbir tebrik gelmedi. Kremlin sözcüsü, Trump'ın bu duruma gücenip gücenmeyeceği ve bunun Rusya ile ABD arasındaki zaten kötü olan ilişkileri daha da kötüleştirip kötüleştirmeyeceği sorusunu "Durumu daha da kötüleştirmek neredeyse imkansız; ilişkiler tarihin en düşük noktasında." diye yanıtladı.
Peskov, topu Trump'a atarak "Şu anda ABD yönetimi [Rusya'yla] taban tabana zıt. Ocakta [Başkanlık el değiştirdiğinde] ne olacağını göreceğiz," dedi.
Avrupa'dan gelen tebrikler derin bölünmeleri gizliyor
Avrupa liderleri, Trump'ın zaferi resmen ilan edilmeden de önce kimileri ötekilerden daha büyük coşkuyla tebrikte kusur etmemişlerdi.
Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer Trump'ın başarısını "tarihi bir seçim zaferi" olarak niteledi ve "İngiltere ve ABD['nin] en yakın müttefikler olarak, özgürlük ve demokrasi gibi ortak değerleri korumak için birlikte çalışmaya devam edecek[lerine]" teminat verdi.
Fransa'nın merkezci Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, "saygı ve tutkuyla" tebriklerini sundu. Sosyal Demokrat Alman Şansölyesi Olaf Scholz, Trump'ı tebrik etti ve "Donald Trump liderliğindeki bir yönetim altında birçok şeyin kesinlikle farklı olacağı" gerçeğine rağmen yakın bağların devam etmesini istediğini söyledi.
Aşırı sağcı hükümetiyle Trump'a siyaseten yakın duran İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, İtalya ve ABD arasında "şimdi daha da güçlendirece[klerinden] emin olduğu bir stratejik bağ" bulunduğunu söyledi.
Kaygılar...
Avrupa liderleri, atlantik ötesi ilişkinin tek tek politik şahsiyetleri aştığını vurgulamaya havesli olsalra da Trump'ın himayeci iktisat yönelişleri kaygı nedeni. Trump döneminin sonuna doğru Avrupa çelik ve alüminyumuna uyguladığı yüksek gümrük tarifeleriyle AB ekonomisini altüst etmişti.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB ve ABD'nin "halk[lar] arasındaki gerçek bir ortaklıkla bağlı olduğunu, [iki yandan] 800 milyon vatandaşı birleştirdiğini" vurguladı. "Vatandaşlarımız için hizmet vermeye devam eden bir transatlantik ortaklık üzerinde birlikte çalışalım." dedi.
Popülistler "memnun"
Bu arada, Avrupa'nın aşırı sağcı popülist politikacıları, kendi kumaşlarından birinin ABD'deki zaferini memnuniyetle karşıladılar.
Macaristan'ın milliyetçi Başbakanı Viktor Orbán, “Onu hapisle tehdit ettiler, mallarına el koydular, öldürmek istediler... ve yine de kazandı,” dedi. Orbán perşembe günü Budapeşte'de yaklaşık 50 Avrupa liderini Macaristan'ın AB Başkanlığı onuruna bir zirvede ağırlayacak.
Orta Doğu karışık, Trump'ın hamlelerini bekliyor
Trump, ilk döneminde İsrail ve Suudi Arabistan'ı uzlaştırarak Orta Doğu'yu yeniden şekillendirmeye çalışmıştı. Şimdi tüm gözler, Trump'ın İsrail'in bölgede Gazze'de Hamas ve Lübnan'da Hizbullah -ve iki militan grubun baş destekçisi İran- ile girdiği şiddetli çatışmalara nasıl müdahale edeceğine çevrildi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Trump'ın seçim zaferini "tarihin en büyük dönüşü" olarak niteledi.
Trump ve Netanyahu eski ABD başkanının ilk döneminde sıkı fıkıydılar, ancak Netanyahu'nun Biden'ı 2020'de kazandığı zafer için kutlaması bağları zedeledi,
Hamas ihtiyatlı bir tutum aldı: "Yeni ABD yönetimine ilişkin pozisyonumuz, Filistin halkımıza, meşru haklarına ve haklı davalarına yönelik pozisyonlarına ve pratik davranışlarına bağlıdır." şeklinde kısa bir açıklamayla yetindi.
Washington, şimdiye kadar başarısız kalan Gazze ateşkes görüşmelerinin kilit arabulucularının başında. İlk yönetimi sırasında Trump ile yakın bağları olan, bölgesel barış çabalarının başka bir önemli oyuncusu Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Sisi, Mısır'ın "bölgede barışı ve istikrarı korumak için [Trump ile] birlikte hareket etmeyi" dört gözle beklediğini söyledi.
Erdoğan "ortak çıkar ve değerler"i hatırlattı
ABD yönetimini genellikle dünya düzenine yön veren "üst akıl" olarak etiketleyen Recep Tayyip Erdoğan, Trump'a "Resmi seçim sonuçları ne şekilde tecelli ederse etsin, son dört yıllık Başkanlık döneminde, Türkiye-ABD ilişkilerinin ortak çıkar ve değerlerimiz temelinde gelişmesi için ortaya koyduğu samimi ve kararlı vizyon için teşekkür [etti]."
“Ülkelerimiz arasındaki tarihi dostluk, ortaklık ve müttefiklik ilişkilerinin bu güçlü zemin üzerinde daha da ilerletilmesi karşılıklı çıkarlarımızın bir gereği olup, Türkiye olarak önümüzdeki dönemde de bu yönde her türlü çabayı sarf edeceğimizden emin olmanızı isterim." dedi
Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa ve Nijerya Devlet Başkanı Bola Tinubu da dahil diğer Afrika liderleri de tebriklerini iletti.
Çin meydan okumaya devam ediyor
Çin hükümeti, Trump'ın zaferiyle ABD'ye yaklaşımının değişmediğini söyledi.
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mao Ning, "Çin-ABD ilişkilerine karşılıklı saygı, barışçıl bir arada yaşama ve kazan-kazan iş birliği ilkelerine uygun şekilde bakmaya ve yönetmeye devam edeceğiz." dedi.
Ancak yükselecek tarifeler ve Tayvan konusunda yoğunlaşacak bir çatışma olasılığına atıfta bulunan Çin'deki yorumcular karamsar bir yaklaşım sergiliyor.
Beycin'deki Çinghua Üniversitesi Uluslararası Güvenlik ve Strateji Merkezi Müdürü Da Vey, "Her şey karanlık değil, ancak fırsatlardan çok zorluklar var," dedi. "Zorlukların farkındayız. Fırsatlara gelince, onları henüz net bir şekilde göremedik."
Güney Çin Denizi'nde uzun zamandır süre giden egemenlik anlaşmazlıkları, ABD ve Çin rekabeti kapsamında Asya'daki fay hattını oluşturuyor ve görevi devralacak olan Trump için önemli bir dış politika derdi olmaya devam edecek.
Çin'in artan nüfuzu ve Kuzey Kore'nin nükleer programından kaygılı Asyalı liderler de, tebrik mesajlarında Trump'ın dikkatini çekmek için çırpınıyorlardı.
Tokyo: Daha üst seviyeler, Seul: "Daha parlak ittifak"
Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba, "Yeni Başkan Trump ile Japonya-ABD ittifakını ve ilişkilerini daha da üst seviyelere taşımak için yakın işbirliği yapmayı umuyorum" dedi. Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, Trump'ın "güçlü liderliği" altında Kore-ABD ittifakının "daha da parlayacağını" söyledi.
Ancak St. Andrews Üniversitesi'nde stratejik çalışmalar profesörü olan Phillips O'Brien, Japonya, Güney Kore, Tayvan ve hatta Avustralya dahil Washington'un Hint Yarımadası ve Pasifik'teki müttefiklerinin "artık ABD'nin savunmada güvenilir bir ortak olmasını bekleyemeyeceğini" söyledi.
Komşular iyi ilişkiler bekliyor
Bir kısmı Trump'ın ilk dönemindeki korumacı içgüdülerinin tesiri altındaki ABD'nin Güney ve Kuzey Amerikalı komşuları da belirsizlikle başa çıkmaya hazırlanıyor.
Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum, ülkesi, ABD'ye göçmen ve uyuşturucu akışını durdurmak için daha fazla şey yapmadığı takdirde Trump'ın, Meksikayla dış ticarete yüksek tarife uygulama tehditlerine rağmen Meksikalılara "kaygılanmak için hiçbir neden yok." dedi.
Daha önce Trump tarafından "zayıf" ve "dürüstlükten yoksun" olarak alay konusu edilen Kanada Başbakanı Justin Trudeau, X'te "Kanada ile ABD arasındaki dostluk dünyanın gıpta ettiği bir şey. Başkan Trump ve ben, ülkelerimiz için daha fazla fırsat, refah ve güvenlik yaratmak için birlikte çalışacağız." dedi.
Lula da...
Brezilya'nın solcu Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva, Kamala Harris'i desteklemesine rağmen Trump'ı tebrik etti.
Lula, X'te "Demokrasi halkın sesidir ve her zaman saygı duyulmalıdır." dedi.
(AEK)