bianet'in görüştüğü Öndül il ve ilçe insan hakları kurullarının davet etmeleri ya da destek istemeleri halinde işbirliği yapacaklarını ifade etti; "İşkencenin önlenmesi için her girişimi olumlu karşılarız" dedi.
Ama, denetimlerin başarısının işkencenin cezasızlığının ortadan kaldırılmasıyla doğrudan bağlantılı olduğunu da ekledi.
Öndül: Bulguların ne olacağı önemli
Öndül işkencenin önlenebilmesi için izleme etkinliğinin "sivil denetim"in niteliklerine sahip olması gerektiğini vurguladı.
Bunun için ulusal bir insan hakları kurumunun olmasına, gözaltındaki kişinin hekiminin karakola girip gözaltında muayene yapabilmesine, işkencenin tespiti halinde bunun kamuya açıklanmasına, denetimin bildirimsiz yapılabilmesine ve gözaltı merkezinin her yerine ulaşılabilmesine gerek olduğunu söyledi.
"Kurulun karakol denetimindeki bulguları ne yapacağı önemli. İHB'ye bir yazışmayla duyurup bunu kapalı devre bir bilgi olarak mı sunacak, yoksa kamuya açıklayabilecek mi? Sivil izleme kamuya açıklamayı içermediği sürece anlam ifade etmez."
"İşkence tespit edilirse polislere ne olacak?"
Öndül işkencenin tespit edilmesinden sonra olacaklarınsa izleme etkinliğinin başarısının asıl göstergesi olacağını söyledi.
"Diyelim insan hakları kurulu işkenceyi o sırada, suç üstü tespit etti. Başbakanlık ya da İçişleri Bakanlığı o polise yargı süreci sonuçlanana kadar görevden el çektirecek mi, çektirmeyecek mi?
"Başbakan kendi korumalarına el çektiremedi"
"Başbakan işkence suçlaması altındaki kendi korumalarına geçici olarak işten el çektirememiştir. Hükümet herhangi bir işkence olayına, suçlamasına muhatap olmuş bir tek polisi bile idari tasarrufla açığa almış, 'Yargıda aklan gel, sonra görevine devam et' diyebilmiş değil. Oysa böyle bir yetkileri var. Bu yetkiyi hiçbir zaman işkence mağdurları lehine kullanmadılar."
İşkencenin cezasızlığında bu siyasi irade yokluğunun ve yargıdaki uzun davaların payı olduğunu söyleyen Öndül "Polisler 'Nasıl olsa bir dava 15 yıl sürüyor, beraat ederim' diye düşünüyor. Ne yürütme cezalandırıyor ne de yargı. Bir zamanlar Süleyman Demirel 'polisin elini soğutmamak lazım' demişti. Bu zihniyeti çok iyi açıklıyor. Oysa demokratik ülkelerde polisin eli hukukla soğutulur" diye konuştu. (TK/GG)